CHP'nin Ankara mitinginde Özel'in önemli mesajları
SİYASETCHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan'da "Vesayete karşı, demokrasi için! Kayyuma ve darbeye karşı, halkın iradesi için!" sloganıyla düzenlenen "Büyük Ankara" mitinginde yurttaşlara sesleniyor.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Ankara Tandoğan’da “Vesayet değil, siyaset! Kayyuma, darbeye hayır!” sloganıyla miting düzenledi.
Mitingde, bir süredir CHP'den istifa edeceği iddia edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş açıklamalarda bulundu.
Mitingde yaptığı konuşmada operasyonlara karşı "kararlılık" mesajı veren Yavaş'ın, konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"UNUTULAN HALKÇI BELEDİYECİLİĞİ YENİDEN TESİS ETTİK"
"2019’dan 2024’e kadar Ankara halkıyla birlikte çalışarak, hep beraber yöneterek, şeffaf yöneterek, katılımcı bir yönetim anlayışıyla beş yıl boyunca hizmet ettik. Yaptığımız belediyecilik doğru bir belediyecilikti. Unutulan halkçı belediyeciliği yeniden tesis ettik ve her tarafa adalet getirdik ve beş yılın sonunda bütün engellemelere rağmen Ankara’da oylarımızı yüzde 60’a, 3 olan belediye sayımızı da 16’ya çıkarttık. Ve mecliste de çoğunluğumuzu sağladık. Dolayısıyla yapılan engellemelere Türk halkının, Türk milletinin nasıl cevap verdiğinin örneği Ankara oldu. Bunu neden söylüyorum? Şimdi hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin, muhalefet belediyelerinin engellenmesinin sonu da en erken zamanda yapılacak seçimde mutlaka aynısı olacak. Hem mecliste muhalefet çoğunluğu sağlayacak hem de inşallah herkesin adaletinden güven duyduğu, sokaklarda özgürce gezdiği, gece kapısı üçte çalındığı zaman “Herhâlde sütçü geldi.” düşüncesinden başka hiçbir düşünceye sahip olmadığı güzel günlere hep beraber erişeceğiz inşallah.
"ADALET HERKESE EŞİT UYGULANSIN DİYORUZ"
İstediğimiz adalet. Başta Ekrem Başkan olmak üzere belediye başkanlarımız tutuklu. İddianameler hâlen hazırlanmadı. Bazı tutuklulukları anlamak mümkün değil. Çünkü tutukluluk istisna, tutuksuz yargılanma olması gereken şeydir. Hukukun genel kuralı budur. Bunlar tersine işliyor şu anda. Yine rahatsız olan belediye başkanlarımız var. Murat Başkan, Muhittin Başkan dâhil bunun adı artık eziyetten başka bir şey değildir. Evet bu devlete biz anayasayla bazı yetkiler verdik. Ancak tutuklanan bir kimse, belediye başkanı değil ne olursa olsun onun sağlığı, hayatı artık adalete emanettir. Dolayısıyla öncelikli olarak derhâl hepsinin tahliye edilmesi ve duruşmalarının da şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz. Adalet herkese eşit uygulansın diyoruz.
"BİRÇOK YOLSUZLUK DOSYASI VERDİK, HİÇBİRİSİ TUTUKLANMADI"
Bizler de Ankara’da eski döneme ait birçok yolsuzluk dosyası verdik. Bazı yargılanan bürokratlar da var. Bugüne kadar hiçbirisi tutuklanmadı. Hakkında iki tane kitap yazılacak dolusu yolsuzluk yazılan bir belediye başkanı hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Dolayısıyla, bakın basit bir örnek vereceğim. Ailece Ankara’ya çökmüşler. Eşinin vakfına onlarca otopark, gayrimenkul gelir getirsin diye verilmiş uzun süreliğine. Oğlunun birine televizyon, birisine futbol takımı verilmiş. Bunların da finanse edilmesi için yönetim kurulundaki insanların birçoğuna ihaleler verilmiş.
"HIRSIZA HIRSIZ OLDUĞUNU UNUTTURURSAN GELİR SİZE AKIL VERİR"
Geçenlerde Veli Ağbaba Meclis’te açıkladı. Hayatı boyunca 5 kuruş para kazanıp vergi vermemiş olan oğlu, bu çocuk hayatı boyunca çalışmamış, 600 milyonluk bir villa yapıyor. Villanın arsası, belediyenin parklarındaki birçok işletmeyi verdikleri şahıs. Yine inşaatı yapan şahıs da belediyeden bol miktarda iş almış, ihale almış şahıs. Bunlar adeta görmezlikten geliniyor ve yüzsüz bir şekilde diyor ki: “400 milyona istediğine veririm.” Yani artık utanma, arlanmayı da bir kenara bırakmışlar. Zaten meşhur bir söz var: Hırsıza hırsız olduğunu unutturursan gelir size akıl vermeye, temizlik taslamaya çalışır. Bu nedenle hukukun, adaletin herkese eşit işlemesini istiyoruz. Yalancı tanıklar, tutuklama tehdidiyle yaptırılan iftiraların hukukta asla yeri yoktur. Eğer gerçekten samimiyseniz, daha dün onlarca çocuğun ölümüne sebep olan yenidoğan skandalında cumhuriyet savcısını tehdit eden şahıs bugün tahliye edildi. Yani onun işlediği suç, iddia edilen suçtan daha mı hafif Allah aşkına? Ömür boyu içerde kalması gereken insanları salıyorsunuz.
Dolayısıyla şunu istiyoruz: Bakınız hukuktan şaşmayın. Adalet terazisi herkese eşit işlesin. Eğer böyle olmadığı takdirde Türk milleti yapılacak en erken seçimde bunu çok kötü şekilde ödetecektir. Ama seçime kadar yapılan bu adaletsizlikler Türk halkına fakirlik olarak dönüyor, açlık olarak dönüyor ve dolayısıyla dar gelirli insanlar bunun çilesini çekiyor. Dünya standartlarına baktığımız zaman hukukta, adalette, adalete güvende en son sıralardayız maalesef.
Dolayısıyla bir an evvel hukukun herkese eşit işlemesini istiyoruz. Tutuklu belediye başkanlarımızın istisnasız hepsinin serbest bırakılmasını istiyoruz. Açık yargılayın. Bakın belediye başkanları hakkında sistem şöyle işler: Şikâyet olur, mülkiye müfettişi gelir. Sayıştay gelir inceler, bir aksaklık eksiklik bulursa savcılığa intikal ettirir. Artık bu yolların tamamı kapatıldı. Direkt savcılık bütün dosyaları isteyip içinden acaba ne bulabiliriz diye Antalya’da ve İstanbul’da hareket ediyor.
"CHP'DE KALANLARA KELEPÇE, AK PARTİ'YE GEÇENLERE ROZET TAKILIYOR"
Bunun adı adalet falan değildir. Bayrampaşa Belediye Başkanımız en son kadiye uğrayan, partiye davet edilmiş. Yani İsmail Saymaz'ın dediği gibi CHP'de kalanlara, AK Parti'ye geçmeyenlere kelepçe, AK Parti'ye geçenlere rozet takılıyor. Bu mudur adalet? Evet, bugün buraya bu şikayetlerimizi dinlendirmek için, bunu iktidara duyurmak için yan yana geldik. Ve inşallah bu tür tepkilerimiz, demokratik tepkilerimiz devam edecek. Sonuna kadar, belediye başkanlarımız aklanıncaya, tahliye edilinceye kadar da bu ısrarlarımız devam edecek, sürdüreceğiz. Onların haklarına, hukuklarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Asla yalnız bırakmayacağız ve inşallah yapılacak en erken seçimde büyük bir çoğunlukla gerçek adaleti bu ülkeye, herkesin güven duyduğu, emin olduğu bir şekilde mutlaka, mutlaka kazandıracağız."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Tandoğan Meydanı'nda bir araya gelen yüzbinlere hitap ettiği konuşmasına başladı.
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Cumhuriyetin kurulduğu ve yüceldiği topraklardayız. Çankaya Köşkü'yle, Anıtkabir'iyle, meclisleriyle ve meydanlarıyla adeta cumhuriyetimizin yaşayan müzesine, atamızın şehrine hoş geldiniz.
"SERBEST SEÇİMLER İÇİN EYLEMDEYİZ"
Bugün bu tarihi meydanda yine tarih yazıyoruz. 1950'lerde Kıbrıs mitinglerinin, 1959'da büyük işçi mitinglerinin, 6. Filo'ya karşı bağımsızlık mitinglerinin yapıldığı meydandayız. 70 yıldır haksızlığa direnenlerin meydanındayız. Bugün de vesayete ve darbeye hayır demek için buradayız. Bugün de vesayet değil, siyaset demek için buradayız. Tandoğan Meydanı'nda dün akşam saatlerinde girişler planlandığında '500 bin kişi doldurabilir burayı' dedikleri arama noktalarını bugün altı kere ileriye aldınız. Milyonlar oldunuz, Tandoğan'a aktınız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada bir mitingde değil, elbette yine bir eylemdeyiz. Serbest seçimler için eylemdeyiz, demokrasi için eylemdeyiz. Bugün burada sadece Cumhuriyet Halk Partililer yok. İşçiler burada, emekliler burada, kadınlar burada, farklı partilerden demokratlar, sendikalar, sivil toplum örgütleri burada. Türkiye İttifakı'nın tüm renkleriyle kol kola bu meydandayız. Bugün vesayet değil, siyaset diyenler burada. Kayyuma, darbeye hayır diyenler, 19 Mart darbesinden sonra 54. kez bu meydanda direnenler burada.
Bu meydan dosta güven, olmayana kaygı veriyor. Tüm otokratlar meydanlardan korkar. Demokratlar meydanları doldurur, otokratlar oturdukları köşeden o meydanı izlerler ve titrerler. Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var, 12 metrelik hücrelerinden bu meydanla coşanlar, bu meydana inananlar da var.
ERDOĞAN'A SESLENDİ: HİÇ BÖYLE GÖRDÜN MÜ?
Bu meydana sarayından bakana sesleniyorum: Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı'nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün bulvarlar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor, görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar, zulümden yılmayanlar var. Bu meydan korkuyu evde bıraktı. Bu meydan direniyor, bu meydan mücadele ediyor.
Daha dün bu topraklarda Polatlı'da, Haymana'da yaşanan Sakarya Meydan Muharebesi'nin 104. yılıydı. Atatürk'ün 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatan toprağıdır' dediği tarihten 104 yıl sonra yine aynı topraklardayız. Bugün de yine Ankara'da, milli mücadele ruhunun filizlendiği bu meydanda verdiğimiz mücadelenin tek bir hatta değil, tüm vatan sathına yayıldığını ilan etmek için toplandık. Bir hat olarak sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ni savunmuyoruz. Bu hattı sadece Cumhuriyet Halk Partililer savunmuyor. Hepimiz, Türkiye'nin bütün demokratları, demokrasiyi, Atatürk'ten emanet cumhuriyeti, İsmet Paşa'nın iktidarı devriyle gerçekleşen çok partili rejimi savunmak üzere hep birlikte bu meydandayız. İyi ki birlikteyiz, iyi ki güçlüyüz, hep birlikte başaracağız.
"TANDOĞAN'DAN İLAN EDİYORUZ Kİ..."
Kayyuma karşı da sağdan sola hep beraber direniyoruz. Zeytini korurken de demokrasiyi korurken de Tandoğan'dan ilan ediyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin birinci partisidir, ana muhalefet partisidir. Ama ne muhalefetin patronudur, ne her şeyin sahibidir. Bu mücadelede tüm kardeş partilerimizle birliktedir, omuz omuzadır, hepsine müteşekkirdir.
Partimiz yıllarca darbelerin hedefi oldu, kapatıldı, genel başkanlarımız tutuklandı, hapse atıldı. Ama her zorluğu milletimizle birlikte yendik. 47 yıl sürdü, ikinci parti olduk, birinci parti olamadık, seçimleri kazanamadık. Ancak demokrasiden şaşmadık. Rakiplerimize darbe yapıldı, darbecilere değil, demokrasiye sahip çıktık. 47 yıl sabır gösterdik, millete güvendik.
47 yıl sonra 31 Mart seçimlerinde bir büyük başarıyı, biraz önce alkışladığınız büyükşehir belediye başkanlarımızla, il belediye başkanlarımızla, ilçe, belde belediye başkanlarımızla Türkiye nüfusunun yüzde 65'ine hizmet imkanını yakaladık. Ve o günden sonra, ilk konuşmamızdan itibaren, 'Bu savaş değil, bu bir yarıştı, bu gece bitti' dedik. 'Bu seçimin kazananı CHP'dir, kaybedeni yoktur' dedik. 'Kimseyi verdiği oya pişman etmeyeceğiz ama vermeyene 'Keşke ben de verseydim' dedirteceğiz' dedik. Hizmet dedik, yoksula sahip çıkmak dedik. 'Başkanların ceplerinde belediyenin kapısının, kasasının, şehrin altın anahtarı yok, CHP iktidarının anahtarı var' dedi
"KARŞIMIZDAKİLER BİZİM 47 YIL GÖSTERDİĞİMİZ SABRI 47 GÜN HAZMEDEMEDİLER"
İşte hâl böyle olunca, biraz önce sizi selamlayan, alkışlayan başkanlarımız İstanbul'da Ekrem Başkan, Ankara'da Mansur Başkan hep birlikte çalışarak, örnek hizmetlerle milletin gönlüne girince, yapılan anketlerde seçimin çok ilerisinde sonuçlar alınca karşımızdakiler bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, demokrasiye saygıyı 47 ay göstereceklerdi. O günden genel seçimlerin takviminin başlamasına 47 ay vardı. Değil 47 ay, 47 gün hazmedemediler. 47 gün yenilgiyi kabullenemediler. Daha ilk yenilgilerinde demokrasi direğinden indiler ve dünyadaki diğer otoriterleri örnek alan değil, aşan, onların cesaret etmediği işlere kalkışan bir saldırıya giriştiler. Önce seçimli otoriterlik kuranlar, şimdi seçimsiz bir diktatörlüğe geçmenin hevesi içindeler. Atatürk'ten miras cumhuriyete, demokrasiye, sandığa saldırıyorlar. Çok partili rejime saldırıyorlar. Bu iktidar demokrasi istemiyor. Biliyorlar ki demokrasi olsa sandıktan çıkamayacaklar. Biliyorlar ki adalet olsa kendi suçlarını aklayamayacaklar. Biliyorlar ki barış olsa bu milleti kutuplaştıramayacaklar. Ama and olsun ki adaleti de, demokrasiyi de, barışı da biz getireceğiz. Bu meydanlar getirecek, bu eylemler getirecek, bu direniş getirecek.
"FETÖ İLE ORTAK OLDULAR, ANAYASAYI DEĞİŞTİRDİLER"
Önce iktidar oldular, cumhuriyetin tüm kazanımlarını, fabrikaları, şirketleri özelleştirdiler. 'Sıcak para' dediler, başka bir şey demediler. FETÖ ile ortak oldular, devletin tüm kadrolarını ele geçirdiler. 2010 referandumuyla FETÖ ile birlikte anayasayı değiştirdiler. Yargıyı, orduyu, polis teşkilatını ele geçirdiler. Balyoz'daki, Ergenekon'daki zulümleri bu ülkeye yaşattılar. Hatırlayın, bu ülkenin Genelkurmay Başkanına, namuslu subaylarına, amirallerine, generallerine, bu ülkenin bilim insanlarına, iş adamlarına uydurdukları bir kumpasla lekeler sürdüler, kumpaslar kurdular. O tarihlerde bizler 'Ergenekon kumpası, Balyoz kumpası' derken, 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, mahcup olacaksınız, darbeyi savunuyorsunuz' diyorlardı. Sonra şımarttıklarının darbesine maruz kaldılar ve çıkıp 'Milletim de Rabbim de affetsin' dediler."
Ellerini FETÖ sabunuyla yıkadılar, güya o günahtan, o kirden kurtuldular. 17-25 Aralık belgeli hırsızlıklarının üzerini örttüler. Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki: 'Para milletin cebinden mi çıkıyor yolsuzluk olsun?' Yani diyor ki: 'İş adamlarından toplanan destek paraları var, bunlar yolsuzluk değil. Devletin kasasından çıkmıyor.' Ayakkabı kutularından çıkan paraları önce FETÖ'cüler koydu dediler, üç ay sonra faiziyle geri istediler.
"BU ÜLKEYİ KAOSUN İÇİNE SOKTULAR"
7 Haziran - 1 Kasım arasında bu ülkeyi büyük bir kaosun içine soktular. Her yerde patlayan bombalardan medet umdular. Yüzlerce can giderken anket yaptırdılar ve dönüp tekrar iktidarlarını sağlamlaştırdılar. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, OHAL koşullarında, öncesinde, sırasında, sonrasında dünya kadar şaibeyle, mühürsüz oylarla anayasal sistemi değiştirdiler.
40 yıllık terörün 23 yılının da oldukları halde kendilerini vatansever, barış isteyenleri hain, terörist ilan ettiler. İşlerine gelince müzakere ettiler, işlerine gelince sivil siyaseti hedef gösterdiler. Ama hep barışın umudunu da siyasete alet ettiler. Gün geldi akan kandan medet umdular, gün geldi kanı durduracağız diye siyaset yapmaktan umut buldular.
"KUMPASÇILARA KARŞI BİZ KAZANACAĞIZ"
Karşılarında tarihsel bir tutarlılık içinde, iki şeyin renginin olmadığını bilen, ananın gözyaşında renk aramayan, Kürt'ün anasıyla Türk'ün anasını ayırmayan, işçinin alın terinde renk aramayan, Alevi'siyle, Sünni'siyle, sağcısıyla, solcusuyla, bütün emekçilerine sahip çıkan, bu ülkenin yarınlarını eşitlikte, adalette gören bir birliktelik var. O yüzden bu kumpasçılara karşı biz kazanacağız. Bu meydan kazanacak, Türkiye'nin demokratları kazanacak.
Partimiz 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olmuştur. AK Parti kurulduğu günden itibaren ilk kez yenilmiştir. Milletin kararına saygı duyması, hatayı kendinde araması, bizimle hizmette yarışması gerekirken en kötü yola, en berbat yola tenezzül etmiştir. Millete umut vadedemeyen iktidar, milleti korkutarak, baskı altına alarak ayakta kalmayı tercih etmiş, bunu denemektedir.
Bugün Türkiye'de demokrasiyle göreve gelen bir iktidarın demokrasi direğinden inmesinin ve ülkeyi sandıkla değil, baskıyla yönetme tercihinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Ne yazık ki iktidara demokratik olarak tehdit olan kim varsa bugün iktidarın hedefindedir. Bir kişi ve onun yanındakiler iktidarda kalsın diye milletimiz ağır bedeller ödemektedir.
"CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ EKREM İMAMOĞLU'DUR"
İşte bu anlayış, Cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğimiz 23 Mart tarihine giderken, bundan dört gün önce 19 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nu gözaltına almış, tam dört gün gözaltında tutmuş, 23 Mart tarihi 15 buçuk milyon seçmenle kendisi Cumhurbaşkanı adayı gösterilirken onu demir parmaklıklar arkasına koymuştur. Buradan hep birlikte seslenmek isteriz ki bizim Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'dur.
Eşinden ayrı, tek çocuğu olan kadın bürokratlarımıza önlerine iddianameler dikilmekte, 'İmza at, Silivri'ye gitme, evladına kavuş' denmekte. Bu iftiraya direnince uzaktaki cezaevlerine gönderilmekte, 28 kişilik koğuşa 42. olarak yatırılmakta, nöbetleşe uyutulmakta, geri çağırılıp 'At artık imzayı' denmekte. Anneler, eşler, kardeşler, kayınbiraderler sırf iftira atmak istemeyenleri yıldırmak için, hasta evlatlar sırf babaları tehdit için, şantaj için içeride tutulmakta. İş adamlarının şirketlerine el konmakta, 'Dededen, babadan gelen şirketi geri istiyorsan, iftiraya imza at' denmektedir.
"BU DAVA SİYASİDİR"
Aynı FETÖ borsası kurulduğu gibi İBB borsası kurulmuş, adalete araması gerekenler borsalarda pazarlıklara tutuşmuştur. Bunun için bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki Tayyip Erdoğan bundan 180 gün önce şöyle dedi: 'Göreceksiniz, bir aya kalmaz, birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin gözüne bakamayacaklar.' Şimdi buradan, milyonların içindeyim, on milyonların önündeyim, Ankara'nın ve Türkiye'nin gözünün içine bakarak söylüyorum: Bu dava siyasidir, iddialar iftiradır, arkadaşlarımız masumdur, yapılan darbedir, geleceğin Cumhurbaşkanına, iktidarına darbedir. Direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz.
"MANSUR YAVAŞ BAŞKANIMIZA DA ÖZEL BİR TEŞEKKÜR ETMEK İSTERİM"
Arkadayken gördüm, ucu yok, bucağı yok. Muhteşem bir buluşmada milyonlar olarak Ankara'dayız. Elbette her birinize ayrı ayrı teşekkür ederken bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı, 19 Mart darbesinden beri hep birlikte verdiğimiz büyük mücadelede Ekrem Başkan'ın en önemli yol arkadaşı, ona en çok sahip çıkanlardan biri Mansur Yavaş Başkanımıza da özel bir teşekkür etmek isterim.
Milleti bu darbeye razı edemediler. Ülkenin yüzde 75'i, dört kişiden üçü bu yalanlara inanmıyor. Bu davaların siyasi olduğunu, bunların iftira olduğunu biliyor. Kendimize güvenimizden hâlen daha yazılamayan iddianamelerin ne kadar boş, söylenenlerin ne kadar yalan olduğunu biliyoruz ve büyük bir özgüvenle tekrarlıyoruz: Buyurunuz, bir iki gün daha açılacak Meclis'te yasal düzenlemeyi yapalım, TRT'de bir kanalı bu mahkemeye tahsis edelim, isteyen bütün özel televizyonlara yayını verelim, iftiralar da canlı yayında atılsın, cevapları da canlı yayında verilsin. Hodri meydan.
"378 İHALEDEN 75'İ CHP'DEN, 303'Ü AK PARTİ'DEN AMA KİMSEYE DOKUNMUYORLAR"
Partimizin belediye başkanlarını sürekli tehdit edenler, yıllar önce gelmiş, müfettişler incelemiş, temiz raporlarını vermiş, yıllar sonra bir suçtan suçlu aramak yerine bir kişiyi suçlu ilan edip ona suç bulmak için didik didik yapanlar artık siyasete doğrudan müdahale noktasındadır. Aynı iş adamı, aynı iş adamı 378 kez ihale almış. Bunların 75'i CHP'den, hepsinde soruşturma, başkanlar içeride, 303'ü AK Parti'den kimseye dokunmuyorlar.
MHP'nin Kütahya Belediye Başkanı aynı kişiye ihale vermiş. Alın onu da getirin, içeri atın, Silivri'de tutun demiyorum. Dosyasını ayırıp Kütahya'ya yolluyorlar ama bizim Adanalı belediye başkanımızı İstanbul'a getirip Silivri'de yatırıyorlar, dosyalarını yollamıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi'nden bu iş adamlarının kimi kendinden önce, örneğin Gaziosmanpaşa, kendinden önce ihale alınmış, AK Partililerin oylarıyla gelmiş. O ihalenin hesabını bizden sorup hapse atıyorlar.
Ama diğer taraftan çalıştığı CHP'li belediyelere gidip 'Sen de çalışmışsın, ya AK Parti'ye katıl ya Silivri'ye yatır. Ya AK Parti'ye katılacaksın ya Silivri'ye atılacaksın' diyorlar. Biliyorsunuz bu tehditlere direnen kahramanlar olduğu gibi topuklu bulup tabanları yağlayanlar oluyor.
AKP’ye gidenler tarihteki yerini aldı. Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu’ya “Ya AKP’ye katılacaksın ya hapse atılacaksın” dediler. Haysiyetsizlik yapmam dedi, dün sabah gelip aldılar. Mutlu gibi, İmamoğlu gibi direnenler tarihteki yerini alıyor. AKP’ye geçecek haysiyetsizliği gösterenleri tarih yazacak. Onlardan hepimiz hesap soracağız.
Değişen yerlerde sandığı getir: Erdoğan her türlü hileye yol vermiştir. Dün rozet taktığı belediye başkanvekilinin ses kayıtlarında olduğunu bilmeden, AKP ses kayıtçılara kucak açmıştır. Erdoğan’a sesleniyorum, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Beykoz, Aydın seni istemiyor. Türkiye seni istemiyor. Düş yakamızdan be adam. Erdoğan’a sesleniyorum. Kendine güveniyorsan, ben güveniyorum, partini güveniyorsan 2 Kasım’da getir sandığı, millet versin kararı. Hodri meydan. Cesaretin varsa, kaptı kaçtı siyasetçi değilsen, siyasi yan kesicilikten medet ummayacaksan; Bayrampaşa’ya, Aydın’a gel, koy sandığı, millet versin kararı. Seni gidi siyasi yan kesici. Milletin vermediğini zorla almak darbecilerin işidir. Türkiye’ye demokrasiyi getiren parti senin gibi cuntacıya meydan okuyor, hodri meydan.
Yargı kolları kurdular: Erdoğan partisiyle seçim kazanmak yerine, yeni bir yol kurmuştur. Bu yolun adı yargı kolları kurmuştur. Yargı kolları başkanı Akın Gürlek’tir. Adliye koridorlarında çalışan yargı kolları başkanı etrafındakiler AK Toroslar çetesi olarak anılmaktadır. Bu çete siyasi partiler sistemine tehdittir. İYİ Parti’ye de DEM Parti’ye de, en küçüğünden en büyüğe siyasete tehdittir. Bugün Erdoğan partisine güvenmiyor, onlarla seçim kazanacağına inanmıyor. Karşımızdaki akıl, tüm siyasete tehdittir. CHP olarak çok bedel ödedik, öderiz, ödemeye devam ederiz. Bugün iktidara risk oluşturan CHP’dir. Bugün CHP’yi yutan yarın diğer yapıları yutacaktır. Tüm sanatçıları, iş adamlarını, herkesi hedef alacaktır. AKP’li, MHP’lilere seslenelim. Diyelim ki biz teslim olduk, bir daha hatrını sorarlar mı? Demokrasinin tarafında olunursa ülkeler büyür.
AKP ve MHP’lilere seslendi: Türkiye tek adamın elinde işgale sürüklendi. O gün ölüm fermanına rağmen Anadolu’ya geçenler kurtuluşu örgütledi. Türkiye’nin kurtuluşu demokratik parlamenter sistemdir. Tek adama değil, millete güveneceğiz. Bugün AKP’lilere, MHP’lilere sesleniyorum. Komşularınıza, akrabalarınıza, kardeşlerinize, iyi insanlara sahip çıkın. Kötülüğün yolunu kapayın. Kötülüğün sonu hepimize felaket.
İstanbul’a atanan kayyum: Milletin desteğini alamayınca partimize saldırı başlattılar. Hapiste canımıza, dışarda evimize kast ediyorlar. İstanbul il başkanlığı binamıza, kongresine, il başkanımıza dava açtılar ama İstanbul il başkanlığımızı teslim alamadılar. Her fırsatta bir meczup bulup, bir iftirayla partimize saldırdılar. Kayyum taleplerini bütün mahkemeler reddetti ama 9 kapıdan kovulanlar onuncusunu buldu. Kimi buldular? 5 yıl boyunca İBB, AKP’deyken eşi belediyede çalışan, Ulaştırma Bakanlığının davalarını alan birisi hakim yapıldı. Karı-koca hakim yapıldılar. Hemen İstanbul Gaziosmanpaşa’ya atandılar. Uygun mahkemeye yerleştirildiler. Talimatı almış bir mahkeme. Normalde davayı Ankara’ya gönderecekken kabul etti. İşlemini yaptı, İstanbul il başkanlığına kayyum atadılar. Erdoğan “Şikayetçi CHP’li” diyor ya… Şikayeti hazırlayan senin adliye koridorlarındaki çeten, hazırlığı yapan yargı kolları başkanın. Mahkeme eski üyen. Atadığınız kayyum heyetini polis eviyle babaevine sokmaya çalışıyorsunuz. Biz kimseyi sokağa çağırmadık. Siz orayı kapattınız, insanları sokakta bıraktınız. Erdoğan’a açıkça söylüyorum. Onun mürekkebinden dökülen İçişleri Bakanı müsvettesine söyüyorum. CHP’nin babaevine kimse el uzatamaz. O uzanan elleri babaevinin gerçek sahipleri pişman eder.
Kolay lokma değiliz: CHP, kolay lokma değildir. Herhangi bir parti değildir. Sizin gibi konjonktürün değil; tarihin, milli mücadelenin partisidir. Sesimiz milletin sesidir. Hangi adımı atarsanız atın, bizden geri adım görmeyeceksiniz. Ne bir adım geri atar, ne bir santim eğiliriz. CHP’nin bir adım geri atması bu millete yüz yıl geri adım attırır. Bu millete diz çöktürtmeyeceğiz. Size teslim olmayacağız. Bunun için bu meydanı dolduran milyonlarla açıkça söylüyorum. Bugün hedefte olan sadece CHP değil, Türkiye’deki demokrasidir. Demokrasiyi tüm demokratlarla savunuyoruz. Biz Türkiye İttifakı’yız. Hep birlikte yürümeye devam edecek miyiz? Yolumuz uzun, zor ama sonu güzel. İktidara yürüyor muyuz? Haydi o zaman, yürüyelim arkadaşlar."
KALABALIKLA SLOGAN ATTI
Özel konuşmasının sonunda Mansur Yavaş, Dilek İmamoğlu, Hikmet Çetin ve Ümit Erkol ile el ele meydanı selamladı.
Ardından da “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı attı. Özel ayrıca, A Milli Basketbol Takımı’na destek için 12 Dev Adam marşı eşliğinde yurttaşlarla Türk bayrağı salladı.
‘KENDİ RAKİPLERİNİ SEÇMEK İSTİYORLAR’
CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, İmamoğlu’nun mitinge gönderdiği mesajını kalabalıkla paylaştı.
İmamoğlu, mesajında şu ifadeler yer aldı:
“Ülke saraydan değil, Meclis’ten yönetilsin istedik. Kendisini milletin üzerinde görenler tarihin her döneminde oldu. Milletimiz onların hepsine haddini bildirdi. Mevcut iktidara da bildirecek. Kurdukları masalarda kendi belirledikleri rakiplerle yapılacak bir seçime milleti razı etmeye çalışıyorlar. Milletin seçilmiş temsilcilerine diz çöktürmeye çalışıyorlar. Başaramayacaklar. Atatürk’ten aldığımız sorumlulukla direneceğiz. Seçimlerin anlamı kalmazsa geriye yıkım kalır. Bu yıkıma müsaade etmeyeceğiz.”
Haber Kaynak: Cumhuriyet
Görseller: BRTAJANS (TV'den)
İlginizi Çekebilir