DÜNÜN 5'i BİRYERDESİ
SİYASETDüne ait haberleştirme fırsatı bulamadığımız 5 önemli olay. Şöyle: -CHP Kadın Kolları eşzamanlı basın açıklaması yaptı -Mahfi Eğilmez asgari ücreti hesapladı, bakın kaç lira önerdi -AKOM İstanbulluları uyarılar...Hava soğuyacak, sağanak var -Dünya Toprak Günü'nde Samsum'dan yükselen ses -Süleyman Bülbül: Deprem davalarında cezasızlık algısı tehlikeli -
CHP Kadın Kollarının hazırladığı 5 Aralık Kadına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınmasının 91. Yıldönümü nedeniyle tüm başkanlıklarda eş zamanlı olarak yaptığı basın açıklamasında “Çare eşitlikte ve eşit temsilde” dedi.
CHP Ataşehir İlçe Kadın Kolları tarafından yapılan basın açıklaması öncesinde konuşan İlçe Başkanı Av. Atakan Anıl Dizdaroğlu, kadının toplumdaki önemine değinerek, toplumda eşit haklara sahip olması gerektiğini vurguladı. Daha sonra İlçe Kadın Kolları Başkanı Hülya Çiçek, 5 Aralık Kadına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınmasının 91. Yıldönümü ile ilgili basın açıklamasını okudu. Toplantıda konuşan CHP YDK üyesi Aysemin Gülmez’de toplumdaki kadının önemine değinerek, haklarımıza sahip çıktığımız müddetçe eşit şartlar oluşur diyerek tüm kadınların her alanda mücadeleye katılmasının önemini vurguladı.
CHP Kadın Kolları Başkanı Hülya Çiçek tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
“ Bugün, kadınların siyasi ve toplumsal yaşamda eşit yurttaşlar olarak yer almasının dönüm noktası olan Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 91. yılını kutluyoruz.
Kadınlar; 1930’da belediyelerde, 1933’te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, 1934’te ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde seçme ve seçilme hakkına kavuşarak birçok ülkeden çok daha önce demokratik hayata adım attı. İşte bu; bir zihniyet devriminin, çağın ötesine geçen bir vizyonun adıdır. Bu vizyonun sahibi, kadını toplumun öznesi yapan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm devrimcileri bugün bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Bugün ise bu vizyonun ne kadar hayati olduğunu çok daha derin biçimde görüyoruz; çünkü biliyoruz ki gerçek demokrasi, ancak kadın-erkek eşitliği sağlandığında hayat bulabilir. Ancak Türkiye’de tablo eşitlikten çok uzaktır.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2025 raporuna göre Türkiye, kadınların siyasal güçlenme verilerinde 148 ülke arasında 139. sıraya gerilemiş ve aynı zamanda Avrupa’nın sonuncu ülkesidir. TBMM’de kadın temsili yalnızca %20, yerel siyasette ise %5 düzeyindedir. Bu veriler, Türkiye’nin demokrasi açığının en somut göstergesidir. Bu nedenle 5 Aralık, yalnızca bir yıldönümü değildir. Bugün, bir uyanış günüdür.
Bugün, “daha fazla eşitlik” talebini yükseltme günüdür. Bugün, kadınların siyasete eşit katılımı için kararlılıkla adım atma günüdür. Bu kararlılığı ortaya koyan parti: kadınları siyasetin vitrininde değil, karar mekanizmalarının tam merkezinde konumlandıran Cumhuriyet Halk Partisi’dir! Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in öncülüğünde, Eylül 2024 Tüzük Kurultayı ile Partimiz, kademeli artışla %50 eşit temsili güvence altına alan tarihi bir düzenleme yapmış; siyasette eşitlik için güçlü bir irade ortaya koymuştur. Yerel seçimlerde de bu irade sandığa yansımış; 1 Nisan 2024 sabahı itibariyle 35 kadın belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden seçilmiştir. Kadın belediye meclis üyeleri ve kadın büyükşehir belediye meclisi üyelerinin sayısı da ciddi biçimde artmış, yerel siyasette kadın temsili katlanarak büyümüştür. Bu doğrultuda bir kez daha görülmektedir ki: Eşit temsil ancak siyasi irade varsa mümkündür. Kadın varsa demokrasi vardır. Daha fazla kadın muhtar, kadın belediye meclisi ve büyükşehir belediye meclisi üyesi, kadın belediye başkanı ve kadın milletvekili için çare eşitliktedir, çare eşit temsildedir! Unutmayalım: Siyasette eşit temsil olmadan demokrasi eksiktir ve eşit siyaset ancak bizimle mümkündür. Biz kadınlar, her alanda var olmak için, eşitlik mücadelemizi büyütmek için omuz omuza yürümeye devam edelim! ÇARE EŞİTLİKTE, ÇARE EŞİT TEMSİLDE!”
Basın açıklamasından sonra katılan kadınlara Ataşehir İlçe Kadın Kolları Başkanı Hülya Çiçek tarafında çiçek takdim edildi ve günün anısına pasta kesildi.
Mahfi Eğilmez asgari ücreti hesapladı ve açıkladı: Daha aşağısı kurtarmazEski Hazine Müsteşarı Ekonomist Mahfi Eğilmez asgari ücrete ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Eğilmez “en az ” dedi ve asgari ücret için rakam verdi.
İktidarın “hedeflenen ” diyerek asgari ücreti baskılayacağı gündemdeyken eski Hazine Müsteşarı ve deneyimli iktisatçı Mahfi Eğilmez’den çarpıcı bir hesap geldi.
Milyonlarca emekçinin gözü kulağı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndayken masadaki “25-30 bin TL” bandındaki rakamların yetersizliği de dile getiriliyor. Ekonomist Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda kaleme aldığı “Asgari Ücret 2026″ başlıklı yazısında, TÜİK verileri ve OVP hedefleriyle reel bir hesaplama yaptı.
Eğilmez, ücret belirleme sürecinde tarafların pozisyonlarını hatırlatarak, “Bu konuda emekçi kesim temsilcilerinin açlık ve yoksulluk sınırlarını, işveren temsilcilerinin üretim maliyetlerini ve hükümet temsilcilerinin de bütçe imkânlarını dikkate alarak ortaya attıkları görüşleri var” dedi.
Eğilmez, 2025 yılında asgari ücretin hiç artırılmadığını ve yüzde 30’luk enflasyon karşısında 6.631 liralık bir alım gücü kaybı yaşadığını belirtti. 2026 yılı için Orta Vadeli Program’daki (OVP) yüzde 16’lık enflasyon hedefini de denkleme katan Eğilmez, formülü şöyle kurdu:
“Bu durumda 2025 yılı için belirlenen 22.104 liralık asgari ücrette 2025 yılı süresince ortaya çıkan satın alma gücü kaybını giderebilmek için 22.104 lirayı % 30 artırmak gerekir. Ardından elde edilen tutarı, 2026 yılında yaşanması beklenen yüzde 16’lık enflasyon kadar artırmak gerekir ki asgari ücretli, 2026 yılı başında alacağı ücrette, yıl süresince yaşanacak enflasyon nedeniyle ortaya çıkacak satın alma gücü kayıplarından etkilenmesin.”
Bu hesaplamaya göre asgari ücretin 33.333 liradan aşağı belirlenmemesi gerektiğini vurgulayan Eğilmez, enflasyonun yüzde 16’yı aştığı anda yeni zamların gündeme gelmesi gerektiğini dile getirdi.
Eğilmez’in analizindeki en çarpıcı nokta ise yoksulluk gerçeği oldu. Belirlenen bu “ideal” rakamın bile aileyi kurtarmadığını belirten Eğilmez, şu tespiti yaptı:
“Bu hesaplamada bile eşlerin ikisi de asgari ücretle çalışsa ellerine geçecek gelir (33.333 x 2 = 66.666 lira) 4 kişilik ailelerinin yoksulluk sınırını aşmasına yetmemektedir.”
Bilindiği üzere Türk-İş verilerine göre yoksulluk sınırı 97 bin lirayı aşmış durumda.
Sadece asgari ücretli değil, emeklilerin durumu da Eğilmez’in gündemindeydi. 16 bin 811 liralık en düşük emekli aylığının sefalet düzeyinde olduğunu vurgulayan ekonomist, “Bu ücret, açlık sınırının yarısı düzeyinde bulunuyor. Bu maaşların da yeniden düzenlenmesi ve asgari ücrete yakın bir düzeye çıkarılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Eğilmez ayrıca, asgari ücretteki artışın tüm ücret skalasına yansıtılmaması durumunda ücret dengesinin bozulacağı uyarısında bulundu.
Kaynak: 10Haber
İstanbullular dikkat: AKOM saat verip uyardıİstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), kentte hafta sonunda hava sıcaklıklarının ciddi oranda düşeceğini ve yağışlı havanın etkisini artıracağını açıkladı.
AKOM, bugün akşam saatlerinden itibaren İstanbul’da kuvvetli sağanak ve gök gürültülü yağışların beklendiğini açıkladı. Gün içinde 18 dereceye kadar yükselen sıcaklıkların akşam saatlerinden sonra 10 derecelere kadar ineceği belirtildi.
Sıcaklıkların hafta boyunca 6–14 derece aralığında seyredeceği, pazartesi ve salı günleri sağanak ve hafif yağış geçişlerinin süreceği ifade edildi. Perşembe günü ise yağışların sona ermesiyle havanın az bulutlu ve açık olacağı öngörüldü. AKOM, yağış sırasında dikkatli ve tedbirli olunması çağrısında bulundu.
Açıklamada yağışların kuvvetleneceği ve özellikle İstanbul başta olmak üzere ülke genelinin büyük bölümünde etkili olacağı vurgulandı.
AKOM’un değerlendirmesi şöyle:
-İstanbul başta olmak üzere yurdumuzun tamamına yakın bölümünde hafta sonu soğuk ve yağışlı havaların etkili olması bekleniyor.
-Hafta boyunca bahar değerlerinde (15-18°C) seyreden sıcaklıkların cumartesi akşam saatlerinden itibaren azalarak 10°C’ler civarına gerileyeceği, beraberinde kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağmur geçişlerinin yaşanacağı öngörülüyor.
Atakum’da düzenlenen panelde konuşan akademisyenler tarımsal toprakların hızla azaldığına dikkat çektiler
Atakum’da Dünya Toprak Günü nedeniyle düzenlenen panelde konuşan akademisyenler, ülkemizde amaç dışı kullanım nedeniyle tarımsal toprakların hızla azaldığına dikkat çekerek tarım ve toprak politikalarının düzenlenmesi gerektiğini söylediler.
*************
Atakum Belediyesi ve Atakum Kent Konseyi iş birliğinde, 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle ‘Sürdürülebilir Gelecek için Toprak Bilinci’ temalı panel gerçekleştirildi. Hasan Ali Yücel Gençlik Bilim ve Sanat Merkezinde düzenlenen panelde uzmanlar, ülkemizde ve dünyada hızla artan nüfusa rağmen tarımsal alanların amaç dışı kullanım nedeniyle gittikçe azaldığını belirttiler.
“ÜLKEMİZ SU VE TARIM TOPRAĞI YOKSULUDUR”
Programda Ziraat Yüksek Mühendisi Ender Pekşen ‘Kara Toprak’, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Zeki Acar ‘Toprak ve İnsan’ ve Prof. Dr. Orhan Dengiz de ‘Toprak ve Tarım’ başlıklarıyla sunum yaptı. Programın açış konuşmasını yapan Atakum Kent Konseyi Başkanı Tuncay Seven “Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından birisi toprak iken, amaç dışı toprak kullanımından dolayı ülkemiz su ve tarım toprağı yoksuludur. Her yıl binlerce dekar birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle işgal ediliyor. Biz artık günden güne toprağın fonksiyonlarını ve sürdürülebilir yaşam için önemini, tekrar kavramamız gereken bir noktadayız. Bu bağlamda üzerinden beslendiğimiz ve varlığını sürdürdüğümüz toprak konusunda, ülkemizin bir tarım ve toprak politikasının olmasının, toprakların amaca uygun kullanımının, hepsinden önemlisi ise toprağın öneminin topluma kazandırılmasını savunuyoruz.” ifadelerine yer verdi.
AŞIK VEYSEL ANISINA
Ziraat Yüksek Mühendisi ve Fotoğraf Sanatçısı Ender Pekşen, programda ünlü halk şairi Aşık Veysel’in Kara Toprak türküsünden adını alan fotoğraf sunumu gerçekleştirdi. Pekşen’in Samsun’un kırsalını fotoğraflarla anlattığı sunum, katılımcıların büyük beğenisini topladı. Aşık Veysel’in Kara Toprak türküsü eşliğinde köy yaşantısını anlatan kareler, seyircilere duygusal anlar yaşattı.
“YOK OLMADAN DEĞERİNİ BİLMEK GEREKİR”
Ondokuz Mayıs Üniversitesinde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Acar ‘Toprak ve İnsan’ başlıklı sunumunda tarihten müziğe ve edebiyata toprağın toplumsal kültürdeki yerini anlattı. Prof. Dr. Acar konuşmasında toprağın insanların kültürel kimliklerin oluşmasında son derece önemli olduğunu ifade ederek “Dünyada, savaşların büyük bir kısmı toprak yüzünden çıkıyor, sadece ülkeler arası savaşlardan bahsetmiyorum. Aile içi, insanlar arası örneğin miras nedeniyle, çıkan sorunların büyük kısmının toprak yüzünden olduğunu görüyoruz. Toprak bu kadar değerli bir şey. Vatan olarak toprak dediğimiz zaman Büyük Önderimizin Kurtuluş Savaşı sırasında söylediği ‘Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez.’ sözü, tüm insanlara toprağın değerini anlatıyor. Ayrıca, toprakla iç içe yaşayan insanların kültürel kimliklerinin oluşumunda en belirleyici unsurlardan biridir. Toprak, var oluşumuzdan yok oluşumuza kadar bizim için değerli olan bir şey. Kaybettiğimiz zaman, değerini anlıyoruz. O nedenle toprağın kıymetini aslında yok olmadan bilmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“ÜRETİM ORTAMI ELİMİZDEN GİDİYOR”
Ondokuz Mayıs Üniversitesinde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Dengiz ‘Toprak ve Tarım’ başlığıyla yaptığı konuşmada ”İnsanoğlu, gıdasının neredeyse yüzde 95’ini topraktan sağlıyor. Toprak tek cümleyle, karasal ekosistemin yaşam kaynağıdır. Baktığımızda ülkemizde ve dünyada topraklarımızın hemen hemen yüzde 33’ünü bozulmuş durumda. Bir yandan da insanoğlu çoğalmakta. Dünya şu anda 7,5-8 milyar nüfusa sahip. 2050 yılına yönelik hesaplamalar yapıldığı zaman, tarım üretimini yüzde 65 artırmamız gerekir. Ülkemiz yüzölçümü bakımından 78 milyon hektara sahip ve yüzölçümüne göre dünyanın 13. büyük ülkesi. Ülkemizde 1980’li yılların sonunda 28 milyon hektara ulaşan tarım arazileri, 2016 yılı verilere göre 24 milyon hektara düşmüş. Ülkemizde her yıl tarım arazilerinden 100 bin hektar alan, amaç dışı kullanımı nedeniyle farklı kullanım alanlarına dönüşmektedir. 85 milyon nüfusumuz var, tarım arazilerimizdeki süreç daha da geriliyor. Toprak bozulması nedeniyle su kıtlığı, gıda ve besin yetmezliği yaşanıyor. Güvenilir gıdaya ulaşmadaki süreçlerden bir tanesi üretim değil midir? Üretim ortamı, elimizden gidiyor.” cümlelerini kaydetti.
SÜLEYMAN BÜLBÜL: DEPREM DAVALARINDA CEZASIZLIĞA GEÇİT VERİLEMEZ
Hazırlayan: BRTAJANS
İlginizi Çekebilir