EŞİK: “Otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor”
SİYASETİsrail-İran gerilimi üzerine yazılı açıklama yayımlayan EŞİK, kadınların haklarının savaşlara meşruiyet aracı yapılmasına karşı çıktı. “Kadınların güvenliği değil, şirketlerin çıkarı gözetiliyor” denilen açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi göreve çağrıldı.
Eşitlik İçin Kadın Platformu'ndan (EŞİK) İsrail ve İran arasındaki savaşa yönelik yapılan açıklamada, “Yerel, dinsel ve kültürel değerler soslu ataerkiyi de, insanların güvenliğini değil ulusal ve ulusalüstü şirketlerin güvenliğini kollayan; halkların refahını değil bir avuç zengini gözeten otoriter devletlerin çıkarlarını önceleyen emperyal ataerkiyi de reddediyoruz. Otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor” ifadesi kullanıldı.
EŞİK, İsrail ve İran arasındaki savaşa yönelik yazılı bir basın açıklaması yayımladı.
Açıklamada, savaşın hakim olduğu bir dünya yerine eşitlik ve barışın ön plana çıktığı bir dünya istendiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Savaşların son bulduğu bir dünyada eşitlik ve barış içinde, özgürce yaşamak istiyoruz! ABD ve İsrail’in Ortadoğu’yu paramparça etme politikaları hız kesmeden sürüyor. İsrail, işgali altında olan Gazze’de bir buçuk yıldır tam bir soykırım uyguluyor. Lübnan ve Suriye’de sivilleri hedef alan hava saldırılarına devam ediyor. 13 Haziran 2025 günü de ABD desteği ile komşumuz İran’a yönelik büyük bir saldırı başlattı.
İran’a saldıranlar ve saldırıyı destekleyenler, İslamcı rejimin kadın karşıtı politikalarını kendi işgalci politikalarına meşruiyet kazandırmak için kullanıyor. Kadınları ve kadınların sorunlarını araçsallaştırmayın. Yerel, dinsel ve kültürel değerler soslu ataerkiyi de, insanların güvenliğini değil ulusal ve ulusalüstü şirketlerin güvenliğini kollayan; halkların refahını değil bir avuç zengini gözeten otoriter devletlerin çıkarlarını önceleyen emperyal ataerkiyi de reddediyoruz. Otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor.
Filistin, Ukrayna, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve daha sayamadığımız pek çok yerdeki savaşları çıkaran hükümetlerin; bu savaşlardan nemalanmaya çalışan hükümet ve şirketlerin; doğayı, toplumu, kadınları, LGBTİ+ 'ları ve tüm ‘öteki’ gördüklerini zapturapt altına almaya çalışan erkek egemen kurumların dünyada barış istemediğini görüyoruz.
"ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NE GERÇEK GÖREVİNİ HATIRLATIYORUZ"
Ataerkinin, kapitalist paylaşım savaşlarının, militarizmin, yayılmacı politikaların hiçbir versiyonunu kabul etmiyoruz. Bu nedenle; sadece savaşa değil; silahlanmaya, milliyetçilik, ırkçılık, cinsiyetçilik ve militarizme karşı daha güçlü bir ses çıkarmalıyız. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gerçek görevini hatırlatıyoruz.
Türkiye’de savaş tehdidi, ekonomik kriz, kadın kazanımlarına ve insan haklarına saldırı ortamında yaşamak istemiyor, şiddetsiz ve barışçıl bir ülkede yaşamak istiyoruz. Siyasi iktidarı, komşu ülkelerin iç işlerine müdahale etmemeye, Suriye’de, İran’da ve Türkiye’de etnisite, dini inanç, cinsiyet ve cinsel yönetim ayrımcılıklarına dayalı yönetim tarzını terketmeye çağırıyoruz. Ekonomik ve politik demokrasi, mor-yeşil-kamucu bir ekonomi istiyoruz.
Ülkenin iç barışının bir an önce sağlanması en yakıcı sorunumuzdur. Soyut vaadlerin ötesinde gerçek bir toplumsal barışın sağlanması için tüm siyasal ve toplumsal güçler ile birlikte şeffaf ve somut hedefler üzerine kurulu, somut ve etkili adımların atıldığı bir barış sürecinin örülmesini talep ediyoruz."
İlginizi Çekebilir