Soner Yalçın yazısı: Donu gevşek devlet
GÜNDEMDiyeceğimi sona saklayıp, bazı bilgiler sıralayayım: Türk iktisat tarihi kaynakları arasında ne şiir-roman-hikaye-edebiyat, ne de türküler-deyişler-destanlar kullanılıyor. Oysa, devlet baskısı veya toplumsal eşitsizlikler vd. bu hayli faydalı tanıklıktan öğrenilebilir...
Ekonomi tarihine, sadece devletin belgeleri üzerinden değil, halkın gözünden de bakılması şart...
Genellikle şu anonim dörtlüğü bildiğinizi tahmin ediyorum:
“Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı”
Halk “donu gevşek” Osmanlı’yı savurgan/müsrif görüp, tüm mali yükün omzunda olduğunu böyle dile getirdi.
Bizim tarihimizde türküler-deyişler, halkın gerçek tarihine ışık tutması açısından önemli işlev görür; resmi tarih dışında da bir hayat yaşandığını anlatır.
Osmanlı döneminde köylülerin en başlıca şikayet konusu; kendilerinden alınan öşür/aşar vergisi ve bunları toplayan mültezimlerin-tahsildarların gaddarlıkları idi.
Bu çekilmesi zor dert ne çok deyişe türküye konu oldu:
“Deminden kuşluk öşürcüler geldiler
Zahirem samanımı bütün aldılar
Bir tek yaba ile beni saldılar
Değirmen mi, tohum mu kaldı Zahirem”
Osmanlı Devleti vergilerinin sert tahsil şekli halkı canından bezdirdi. Şikayetlerin dile gelmesi kaçınılmazdı:
“Tahsildarlar çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Döşeği yorganı mezatta gezer
Hasırdan serilir çulumuz bizim”
Ana konuma geleceğim, izin verin birkaç kelam daha edeyim:
Adil olmayan zulmedici dayatma
Osmanlı’nın duraklama ve gerileme dönemindeki mali politikası, zaten yoksullaşmış köylünün sırtına ağır yükler bindirdi. Halk şaşkındı:
“Dağa çıksam ayısı var, kurdu var
Düze insem sıtması var, derdi var
Köye insem tahsildar var, vergi var
Şaştım anam bu salgının elinden”
Ve: Osmanlı vergi politikaları zamanla deyişlerin türkülerin sertleşmesine sebep oldu.
“Kova kova çapulama kum doldu
Silahlarım senin için dün doldu
Öşürcüler bizim köyden kovuldu
Düşmanlarım dumanlara boğuldu”
Osmanlı sarayı halka kapalıydı; padişah keyfi sefa peşindeydi. Her mali darlığa düştüğünde tek çözüm yolu olarak, vergi toplamayı sürdürdü.
Halkın göğe ulaşmış feryadını duyan yoktu kendinden başka...
Pek adil olmayan sert vergi dayatmaları Osmanlı’da kimi zaman ayaklanmalara neden oldu. Birkaçını hatırlatayım:
Yavuz Sultan Selim döneminde başlayıp, Birinci Ahmet dönemine kadar süren (1519 Celali, 1526 Baba Zünnun, 1527 Kalender Çelebi, 1598 Karayazıcı gibi) Celali isyanları bunlardan ilkiydi...
Sadece köylü değil, ya esnaf ayaklanması da oldu: 1730 Patrona Halil.
Ya Aydın yöresindeki 1829 Atçalı Kel Mehmet isyanı?
Ya Balkanlardaki 1841 Niş isyanı, 1850 Vidin isyanı?
Ya Anadolu’daki 1906-1907’deki Erzurum isyanı, Kastamonu isyanı, Sinop isyanı? (Ki bunlar 1908 Temmuz Devrimine sebep oldu!)
“Öşürlü’yü aciz ettik
Çok söyledik taciz ettik
İki türkü haciz ettik
Darıldın mı Koca Şeytan”
En sonunda Mustafa Kemal’in liderliğinde gerçekleştirilen 1919 Anadolu ihtilali ile, Osmanlı saltanatı yıkıldı; öşür/aşar kaldırıldı!
Bunları niçin yazdığıma geleyim:
Duygusal travma
Sanıyorum Mehmet Şimşek şu gerçeği bilmiyor:
Geçmişten günümüze Türk halkının duygusal travmasıdır, vergi!
Sanıyorum Mehmet Şimşek siyasetten pek anlamıyor; kimi zaman insan faktörünü pek göz önünde bulundurmuyor!
Uzmanlığı nedeniyle ekonominin tekniğe, uygulamasına inanan-güvenen teknokrat kimliğinde ısrarcı!
Önceki gün, “polisiye tedbirlerle” vergi toplanacağını açıklaması kendi partisinden bile tepki aldı.
Kuşkusuz her devlet vergi toplar.
Kuşkusuz her devlet vergi denetimi yapar.
Kuşkusuz her devlet kayıt dışı ekonomiyle mücadele eder.
Meselem bu değil…
Meselem siyasi iktidarın, halkın tarihini-duygusal travmasını bilmemesidir. Her söz bin farklı şekilde ifade edilebilir.
Ekonomi sadece matematik değildir.
Keza:
Mehmet Şimşek çok iyi biliyor ki, ülkede ekonomik kriz var. Ki zaten bu sorunu çözmesi için bakanlık görevine getirildi.
İnsanların geçim zorluğu çektiği bu zorlu süreçte, “vergi” sözünü defaatle ifade etmek ne derece doğru?
Psikolojik olarak tehdit gibi anlaşılacak konuşmayı yapmadan önce, halkın geçmişte “vergi” sözünü duyunca neler hissettiğini bilmek gerekmiyor mu?
Mesele sadece vergilerin toplanması değil, haksız ve keyfi kullanımının halkın tepkisine yol açtığı görülmüyor mu? “Şalvarı şaltak” görüyor devleti!
Bir vergi türü olan “peşkeş” kelimesi zamanla “rüşvet” anlamında kullanılması gibi nice örnekler var bu tarihte…
Mehmet Şimşek siyasi psikoloji dersi almalıdır.
Uzatmayayım:
Bizim tarihimize yabancı olabilir Mehmet Şimşek, iyi bildiğini tahmin ettiğim klasik ekonominin kurucusu Adam Smith’in sözüyle yazıma nokta koyayım:
- “Çok ağır vergi konulması ve vergileme yetkisinin kötüye kullanılması halkın vergiye karşı isyanını meşru kılar.”
Diyeceğimi sona saklayıp, bazı bilgiler sıralayayım:
Türk iktisat tarihi kaynakları arasında ne şiir-roman-hikaye-edebiyat, ne de türküler-deyişler-destanlar kullanılıyor. Oysa, devlet baskısı veya toplumsal eşitsizlikler vd. bu hayli faydalı tanıklıktan öğrenilebilir...
Ekonomi tarihine, sadece devletin belgeleri üzerinden değil, halkın gözünden de bakılması şart...
Genellikle şu anonim dörtlüğü bildiğinizi tahmin ediyorum:
“Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı”
Halk “donu gevşek” Osmanlı’yı savurgan/müsrif görüp, tüm mali yükün omzunda olduğunu böyle dile getirdi.
Bizim tarihimizde türküler-deyişler, halkın gerçek tarihine ışık tutması açısından önemli işlev görür; resmi tarih dışında da bir hayat yaşandığını anlatır.
Osmanlı döneminde köylülerin en başlıca şikayet konusu; kendilerinden alınan öşür/aşar vergisi ve bunları toplayan mültezimlerin-tahsildarların gaddarlıkları idi.
Bu çekilmesi zor dert ne çok deyişe türküye konu oldu:
“Deminden kuşluk öşürcüler geldiler
Zahirem samanımı bütün aldılar
Bir tek yaba ile beni saldılar
Değirmen mi, tohum mu kaldı Zahirem”
Osmanlı Devleti vergilerinin sert tahsil şekli halkı canından bezdirdi. Şikayetlerin dile gelmesi kaçınılmazdı:
“Tahsildarlar çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Döşeği yorganı mezatta gezer
Hasırdan serilir çulumuz bizim”
Ana konuma geleceğim, izin verin birkaç kelam daha edeyim:
Adil olmayan zulmedici dayatma
Osmanlı’nın duraklama ve gerileme dönemindeki mali politikası, zaten yoksullaşmış köylünün sırtına ağır yükler bindirdi. Halk şaşkındı:
“Dağa çıksam ayısı var, kurdu var
Düze insem sıtması var, derdi var
Köye insem tahsildar var, vergi var
Şaştım anam bu salgının elinden”
Ve: Osmanlı vergi politikaları zamanla deyişlerin türkülerin sertleşmesine sebep oldu.
“Kova kova çapulama kum doldu
Silahlarım senin için dün doldu
Öşürcüler bizim köyden kovuldu
Düşmanlarım dumanlara boğuldu”
Osmanlı sarayı halka kapalıydı; padişah keyfi sefa peşindeydi. Her mali darlığa düştüğünde tek çözüm yolu olarak, vergi toplamayı sürdürdü.
Halkın göğe ulaşmış feryadını duyan yoktu kendinden başka...
Pek adil olmayan sert vergi dayatmaları Osmanlı’da kimi zaman ayaklanmalara neden oldu. Birkaçını hatırlatayım:
Yavuz Sultan Selim döneminde başlayıp, Birinci Ahmet dönemine kadar süren (1519 Celali, 1526 Baba Zünnun, 1527 Kalender Çelebi, 1598 Karayazıcı gibi) Celali isyanları bunlardan ilkiydi...
Sadece köylü değil, ya esnaf ayaklanması da oldu: 1730 Patrona Halil.
Ya Aydın yöresindeki 1829 Atçalı Kel Mehmet isyanı?
Ya Balkanlardaki 1841 Niş isyanı, 1850 Vidin isyanı?
Ya Anadolu’daki 1906-1907’deki Erzurum isyanı, Kastamonu isyanı, Sinop isyanı? (Ki bunlar 1908 Temmuz Devrimine sebep oldu!)
“Öşürlü’yü aciz ettik
Çok söyledik taciz ettik
İki türkü haciz ettik
Darıldın mı Koca Şeytan”
En sonunda Mustafa Kemal’in liderliğinde gerçekleştirilen 1919 Anadolu ihtilali ile, Osmanlı saltanatı yıkıldı; öşür/aşar kaldırıldı!
Bunları niçin yazdığıma geleyim:
Duygusal travma
Sanıyorum Mehmet Şimşek şu gerçeği bilmiyor:
Geçmişten günümüze Türk halkının duygusal travmasıdır, vergi!
Sanıyorum Mehmet Şimşek siyasetten pek anlamıyor; kimi zaman insan faktörünü pek göz önünde bulundurmuyor!
Uzmanlığı nedeniyle ekonominin tekniğe, uygulamasına inanan-güvenen teknokrat kimliğinde ısrarcı!
Önceki gün, “polisiye tedbirlerle” vergi toplanacağını açıklaması kendi partisinden bile tepki aldı.
Kuşkusuz her devlet vergi toplar.
Kuşkusuz her devlet vergi denetimi yapar.
Kuşkusuz her devlet kayıt dışı ekonomiyle mücadele eder.
Meselem bu değil…
Meselem siyasi iktidarın, halkın tarihini-duygusal travmasını bilmemesidir. Her söz bin farklı şekilde ifade edilebilir.
Ekonomi sadece matematik değildir.
Keza:
Mehmet Şimşek çok iyi biliyor ki, ülkede ekonomik kriz var. Ki zaten bu sorunu çözmesi için bakanlık görevine getirildi.
İnsanların geçim zorluğu çektiği bu zorlu süreçte, “vergi” sözünü defaatle ifade etmek ne derece doğru?
Psikolojik olarak tehdit gibi anlaşılacak konuşmayı yapmadan önce, halkın geçmişte “vergi” sözünü duyunca neler hissettiğini bilmek gerekmiyor mu?
Mesele sadece vergilerin toplanması değil, haksız ve keyfi kullanımının halkın tepkisine yol açtığı görülmüyor mu? “Şalvarı şaltak” görüyor devleti!
Bir vergi türü olan “peşkeş” kelimesi zamanla “rüşvet” anlamında kullanılması gibi nice örnekler var bu tarihte…
Mehmet Şimşek siyasi psikoloji dersi almalıdır.
Uzatmayayım:
Bizim tarihimize yabancı olabilir Mehmet Şimşek, iyi bildiğini tahmin ettiğim klasik ekonominin kurucusu Adam Smith’in sözüyle yazıma nokta koyayım:
- “Çok ağır vergi konulması ve vergileme yetkisinin kötüye kullanılması halkın vergiye karşı isyanını meşru kılar.”
Kaynak: NEFES gazetesi/8,05,2025
İlginizi Çekebilir