CAHİT IRGAT Biyografisi

Cahit Irgat kimdir?
21 Mart 1915’te Lüleburgaz’da doğdu. Edirne ilkokulu Vefa Ortaokulu ve Edirne Öğretmen Okulu’nu okudu. Son sınıfta Ankara Devlet Konservatuvan’na geçti, orada dört yıl öğrenim gördü. İstanbul’da resmi ve özel tiyatrolarda aktörlük yaptı, filmler çevirdi.Öyküler, tiyatro yazıları da yazdı, bir de roman (Geri Dönemezsin, 1948) yayımladıysa da şairliğiyle tanındı. Romantik ve egzotik ilk şiirleri Cahit Saffet imzasıyla Varlık (1 Nisan 1935) ve başka dergilerde çıktı. Sonradan (1942), kitaplarını oluşturan toplumcu şiire geçti; bunların hemen hemen hepsinde kötümser, öfkeli, büyük insan topluluklarını, sosyal gerçekleri aradığı, deştiği görüldü.
Çok genç yaşta ölen evladı Mustafa Irgat (1950-1995) ile tiyatro oyuncusu Zeynep Irgat, İngiliz Edebiyatı Profesörü Mina Urgan’la evliliğinden olan çocuklarıdır.
1940 kuşağı içinde Nâzım Hikmet şiirinin biçimsel yönden etkisinden uzak duruşuyla kendine apayrı bir yeri kazandırdı. Çoğunlukla kısa şiire ilgi duydu. Kimi şiirleri bu kısalık içinde birbirini izleyen, sayılarla birbirine bağlanan şiirler halindedir.
Onun şiirleri Asım Bezirci‘ye göre: “Nâzım Hikmet’in şiirinden çok; Garip şiirine, bu şiirin gülümsetici, ironiye dayalı özelliklerine yakındır. İçerik yönünden de Garip anlayışının çok ilerisinde bir öze sahiptir.”
Cahit Irgat’ın Eserleri
Şiir:
-
Bu Şehrin Çocukları 1945
-
Rüzgarlarım Konuşuyor 1947
-
Ortalık 1952
-
Irgatın Türküsü 1969
Roman:
-
Geri Dönemezsin (1947)
-
İnsan Kafesi (kitaplaşmadı, Milliyet gazetesinde dizi halinde yayımlandı (1971)
Anı
-
Çok Yaşasın Ölüler (Akşam gazetesinde yayımlandı, temmuz-ağustos 1968)
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
SON YALNIZ
Kaç bin alkış, gözyaşı ucu
Sarmaş dolaş arkadaşlık pabucu
Aynaların bu kaçıncı öpüşü
Bu gece mi bu yağmurun yağışıBir oyuncu geçiyor iki büklüm sus
Yaşadığı günlerin doruklarından
Kala kala bir yağmur gözlerinde biriken
Aynalarca uykusuz
BİR DALDA İKİ SALINCAK
Yürümüş otlar dizine Kentin ışıkları gözüne Herkes cümbüşüne sazına İlmik senin boğazına
Vardı elbet bir merhaban bu kente Geldiler gördüler mi sallandığını acaba Salıncaklar kuruldu şimdi başka ağaca Dirin kaça, ölün kaça
Ne dört kitap, nice mezhep, nice din Bu ağacı insana insan diye gösterin
BÜTÜN ŞEHİR ŞAHİTTİR
Başımı rakı değil döndüren
Bu öğle sıcağında
Ekmek kokusundan da güzel
Alnının ter kokusu.Ver meyveni mürdüm ağacı
Arzum gibi yağ yağmur
Bütün şehir şahittir
Bu kadını sevdiğime.
BİR GARİP YALNIZLIK
Çalmasın kapımı kimseciklerim Boş bulut yıldız yalnızlığında Çok uzun gözlerinin içindeyim Çalmasın kapımı kimseciklerim
Çok uzun gözlerinin içindeyim Sonsuzluğumu içiyorum bebeklerinden Körkütük zehir zıkkım Çalmayın kapalı kapım
Küflü bir akşamüstü terli Uludum arınmamış camlarda Ne telefon ne kapı zili Çalmasın ben evde yokum
Çok uzun gözlerinin içindeyim Çalmasın kapımı kimseciklerim