CELAL NURİ İLERİ Biyografisi
CELÂL NURİ İLERİ kimdir?
(1882-1936)
II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet devrinin tanınmış gazetecisi, fikir ve siyaset adamı.
Gelibolu’da doğdu. Babası, mektupçuluktan valiliğe kadar çeşitli hizmetlerde bulunduktan sonra 1908’de Meclis-i A‘yân üyeliğine seçilen Mustafa Nuri Bey, annesi de Mesnevî mütercim ve şârihi Âbidin Paşa’nın kızı Nefise Hanım’dır. Celâl Nuri’nin çocukluğu babasının görevli olarak bulunduğu Gelibolu, Sakız ve Canik’te geçti. İlk öğrenimini taşra mekteplerinde ve özel hocalardan gördü. Orta öğrenimini Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde yaptı. Daha sonra Mekteb-i Hukuk’a devam etti ve II. Meşrutiyet’in ilânından önce buradan mezun oldu.
Çalışma hayatına avukat olarak başlayan Celâl Nuri’nin asıl faaliyet gösterdiği alan gazeteciliktir. Gazeteciliğe 1909’da Ebüzziyâ Tevfik ile birlikte Currier d’Orient’da başladı. Celâl Nuri 1911 yılı sonlarına kadar çalıştığı, Ebüzziyâ’nın ayrılmasından sonra adı Le Jeune Turc olan bu gazetede fikir hürriyeti, Avrupa’ya karşı Osmanlı hukukunun müdafaası, Rus aleyhtarlığı ve ittihâd-ı İslâm taraftarlığı konularında birçok yazı yazdı. 1912 yılından itibaren yoğun bir yazım faaliyetine girerek, Tanin ve Hak gazeteleriyle İctihad mecmuasında makaleler yayımlarken bir yandan da bunlardan yaptığı seçmeleri kitap haline getirdi. Aynı yıl Rusya ve İskandinavya’ya bir seyahat yaptı; 1913’te ilk Türk yazarı olarak kuzey kutbuna gitti. Celâl Nuri, 1914 yılı başlarında Abdullah Cevdet ile aralarında çıkan bir fikir tartışması yüzünden İctihad’dan ayrıldı ve Hürriyet-i Fikriyye mecmuasında yazmaya başladı. Aynı yıl yaklaşık iki ay süren bir Amerika seyahatine çıktı. 1916’da İkdam’ın başyazarlığını yaparken bir yandan da Edebiyyât-ı Umûmiyye Mecmuası’nı çıkardı. Bütün fikrî ve ilmî enerjisini üzerinde toplayacağı Âtî gazetesini 1 Ocak 1918’de yayımlamaya başladığında artık meşhur bir yazar, tecrübeli bir gazeteci ve usta bir polemikçi olmuştu. Hükümetin basın hürriyetini sınırlayıcı teşebbüsleri karşısında tenkit dozunu iyice arttırınca Âtî 10 Şubat 1919’da kapatıldı; fakat hemen ertesi gün İleri adıyla yayımına devam etti.
Celâl Nuri tenkitlerini Hürriyet ve İtilâf Fırkası’na da yöneltince o günlerde bu fırkanın umumi kâtibi olan ve Sabah gazetesinde yazan Ali Kemal’le aralarında bir tartışma başladı. Bu polemik, Celâl Nuri’nin yurt dışına çıkmasına ve yaklaşık dört ay kadar Roma’da kalmasına sebep oldu. Ali Kemal’in Dahiliye vekilliğinden ayrılması üzerine 24 Temmuz 1919’da İstanbul’a döndü. 22 Kasım 1919 tarihinde Gelibolu’dan mebus seçildi; böylece 1935 yılına kadar devam edecek siyasî hayatı da başlamış oldu. Son Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı’nın aldığı Mîsâk-ı Millî kararının müsveddesini kaleme alan Celâl Nuri (İleri, nr. 1358, 11 Teşrînisâni 1337), İstanbul’un işgaliyle basın üzerindeki baskılar iyice artınca işgalciler tarafından Malta’ya sürüldü. 3 Kasım 1921’de Malta’dan İstanbul’a döndü ve Ankara’ya geçip Gelibolu milletvekili sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. 10 Şubat 1922’de Kānûn-ı Esâsî Encümeni reisliğine seçildi. Buradaki çalışmalarıyla Kānûn-ı Esâsî’yi, gerekli değişikliği yaparak Cumhuriyet’in ilânını mümkün kılacak duruma getirdi.
Lozan Antlaşması’ndan sonra kanunsuz yollarla İstanbul’a dönen Rum ve Ermeniler’e kolaylık sağlayan ve Yunus Nadi, Kılıç Ali gibi bazı mebusların adlarının da karıştığı “iş komitesi” hakkında yaptığı neşriyattan sonra gelişen olaylar üzerine İleri 30 Kasım 1924’te kapatıldı. Adı 1928 yılına kadar herhangi bir gazetede görülmeyen yazarın bu süre içinde tek yayın faaliyeti, 1926’da yayımladığı Türk İnkılâbı adlı eseridir. 1928’de İkdam’da yeniden yazı hayatına dönen Celâl Nuri, harf inkılâbının gerçekleşmesinde ve tutunmasında önemli rol oynamıştır. 1934’te soyadı kanunu çıkınca gazetesi İleri’nin adını soyadı olarak seçti. 2 Kasım 1936’da İstanbul’da öldü.