İstanbul
02 Ekim, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    41.14
  • EURO
    48.33
  • ALTIN
    4443.9
  • BIST
    11.372
  • BTC
    115944.00$

CELAL SILAY Biyografisi

CELAL SILAY

Celal Sılay kimdir?

 

 

1914'te Bursa'da doğdu. Bursa Işıklar Askeri Lisesi'nin ilk ve orta bölümlerini bitirdi. İstanbul'da Hayriye Lisesi'nde ve İstiklâl Lisesi'nde öğrenimini sürdürdü. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin Felsefe Bölümü'nde okudu.

1940-1951 arasında Vatan, Tasvir-i Efkâr, Her Hafta, Her Gün ve Ticaret Postası gazetelerinde çalıştı.

1952-1955 arasında Yeni Memleket gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1957-1958'de Yeni Gazete'de ve 1959-1960'ta da Her Gün gazetesinde Ahmed Selâmi Sel takma adıyla köşe yazıları yazdı. 1944'te dört sayı boyunca İşte ve 1956-1957 yıllarında da on beş sayı boyunca Esi dergilerini yönetti.

1952-1956 arasında toplam otuz sayı olarak çıkan Doğu ve Batı ile 1963-1971 arasında toplam yüz beş sayısıyla okuyucuyla buluşan Yeni İnsan dergilerini o kurdu. Ayrıca Yeni İnsan Yayınları'nın da kurucusudur.

Ahmed Selâmi Sel şairin 1957-1958'de Yeni Gazete'de ve 1959-1960'ta da Her Gün gazetesinde köşe yazıları yazarken kullandığı takma adıdır. 7 Eylül 1974'te aramızdan ayrıldı.

Celal Sılay Eserleri

Şiir

  • Çöl Yolcuları (1934)

  • Dört Kapı (1934)

  • Lâcivert Işıklar (1934)

  • Ebedi Renkler (1936)

  • Mısralar (1937) [Bu kitap aynı yıl yeniden Hüsran Filizleri adıyla yayımlandı.]

  • Merhamet Şiirleri 1939-1943 (1943)

  • Acaba (1945)

  • Sonra? (1946)

  • Boşlukta Duran Taş (1948)

  • Zaman ile Yarış (1956)

  • Adamca (1959)

  • Doğa (1965)

  • Aşk Dialektiği (1967)

  • Şimdi Geldin Şimdi Gittin (1968)

  • Küpe Destanı (1968)

  • İlişki Deyimleri (1969)

  • Karşın (1971)

  • Hüsran Filizleri: Toplu Şiirler (2000) Yapı Kredi Yayınları

  • Ayrılamam senden(1996)

Deneme

  • Değinmeler (1966)

  • Kişi-Birey (1967)

  • Yorum (1968)

  • Söz-Eylem (1969)

  • Üçüncü Dönem (1969)

Öykü

  • Zorunla Somut (1969)

Celal Sılay Şiirlerinden Örnekler

NERDE

Küçük bir kız gördümdü çok eskiden
Annesinin dizi dibinde,
Bir de incir diktiydim hasta iken,
Üç yapraklı mı, dört yapraklı mı ne.

Küçük kız da büyüdü o incir de,
Ama yüreğimin erinci nerde?

Romeo'yu onca kaygılandıran
O kuş seslerini düşünürüm de
Sabaha karşı bir korudan
Tarla kuşu muydu, bülbül mü diye

Tarla kuşunu da dinledim, bülbülü de
Ama yüreğimin erinci nerde?

Geç kaldığımda oldu belki
Laternaları dinlerkene,
Periler yeryüzüne indirmiş geceyi,
Çerağlar içinde yanmış gökkubbe

Gökkubbeyi de bilirim perileri de
Ama yüreğimin erinci nerde?

YANYANA

Bu gürül gürül otların başında
Ağacın gölgesine değdi değecek
Tam şeftalinin kokusu başlarken
Öpüşmeye kıl kadar bitişik
Akarsuyun burnunun dibinde

Bu zulüm, bu haksızlık, bu işkence