İstanbul
10 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.22
  • EURO
    44.23
  • ALTIN
    4045.6
  • BIST
    9.168
  • BTC
    94584.048$

CHP Beyazıt Mitingi'ni telefon ışığında yapıyor

CHP Beyazıt Mitingi'ni telefon ışığında yapıyor
CHP, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerine devam ediyor. Bu mitinglerde yeni adres, tüm Türkiye'ye yayılan İmamoğlu protestoların çıkış kaynağı olan Beyazıt oldu. Beyazıt'a partinin ışık kaynakları sokulmayınca alandaki binlerce kişinin telefon ışıkları görsel ve anlamlı bir şölen oluşturdu

CHP, Genel Başkan Özgür Özel'in İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla, her hafta İstanbul'un bir ilçesinde düzenleneceğini duyurduğu mitinglerini sürdürüyor.

"Millet İradesine Sahip Çıkıyor" olarak adlandırılan mitinglerde yeni adres, Beyazıt meydanı oldu. Saat 20.30'da başlayan mitingde, İmamoğlu'nun üniversite öğrencilerine gönderdiği mektup  okundu.

 EKREM İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri'de tutuklu bulunan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu.

İmamoğlu, mesajında şunları belirtti:

"Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular. Meydan meydan umudu dayanışmayı, iyiliği, güzelliği çoğaltan yoldaşlarım. Bu akşam İstanbul'un tarihi meydanlarından birinde demokrasi nöbetindeyiz. İstanbul'un muhafızları olarak Beyazıt Meydanı'nı, tarihi dokusuna uygun olarak yeniden İstanbullulara kavuşturduk. Bunun için çok kıvançlıyız. Hepiniz Hoş geldiniz.

Dün 6 Mayıs'tı. Tarihimizin en kara günlerinden biridir. Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden, tam bağımsız bir Türkiye için mücadele ederken hayattan koparılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı rahmetle anıyorum.

Üç fidanı koparanlar, halkın tam bağımsızlık ve demokrasi talebini boğmak istiyorlardı. Bu amaçla hukuku hiçe sayıldı, iktidar sahipleri ne istiyorsa yargı ona hükmetti. Ama bu büyük adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yara hiç kapanmadı. Tam bağımsız demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi hiç sönmedi. İktidar sahipleri, bu milleti sizden bizden diyerek bölmek, vatandaşlar arasına kanlı bir duvar örmek istiyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını karşı karşıya koyup, milleti birbirine düşman etmeye çalıştılar. Uzun yıllar boyunca siyasi kamplara ayrıldık. Birbirimizin acılarını yeterince hissedemedik. Demokrasi ve adalet temelinde buluşup bir büyük dirilişi gerçekleştiremedik. Asker ya da sivil tüm darbeciler bu ayrışmadan yaralandılar. Hep bu bölünmeden güç aldılar.

Bir başka 6 Mayıs da 2019 yılında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettiler. Sandıktan bizim çıkmadığımız sandık geçerli sayılmaz dediler. Ama 23 Haziran'da demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine hep birlikte büyük bir demokrasi tokadı attılar.

Bir başka 6 Mayıs da 2019 yılında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettiler. Sandıktan bizim çıkmadığımız sandık geçerli sayılmaz dediler. Ama 23 Haziran'da demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine hep birlikte büyük bir demokrasi tokadı attılar.

2024 seçimleri, Türkiye'nin geleceğini milletin sandıkta gerçekleştirdiği demokrasi ve adalet ittifakının belirleyeceğini ortaya koydu. Milletimizin bize gösterdiği teveccüh, iktidarı korkuttu. Bu sebeple siyasi tarihimize kara bir leke olarak kalacak olan operasyonlara başladılar. Önce 30 yıllık diplomamı savcılık baskısıyla, yetkisiz bir kurula iptal ettiler. Ardından da dün yine hukuksuz bir girişimle sistemden sildirdiler.

Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır. Tekrar ediyorum. Cumhuriyet tarihimizde hiçbir siyasetçi rakibinden bu kadar çok korkmamıştı. Hiçbir siyasetçi, rakibinin korkusundan bu kadar hukuk ve ahlak dışı işlere tevessül etmemiştir. Tarihimizde, hiçbir siyasetçi korktuğu rakibini saf dışı bırakmak için devleti ve hukuku bu kadar ayaklar altında almamıştır.

Devletin verdiği resmi diplomanın siyasi amaçlarla, zorla hukuku çiğneyerek geçersiz saydığı bir ülkede altında devletin imzası, mühürü olan bütün belgeler değerini yitirir. En başta Türk liramız değerini yitirir. Paramız işte bu yüzden pul oldu. Türkiye Cumhuriyeti devletini kendi kişisel mülkü sanan bir şahıs devletimizin verdiği belgeleri, kendi siyasi ikbali için gerektiğinde geçersiz ilan edebildiği için paramızın kıymeti de düşüyor. Böyle giderse, paramızın değeri daha da düşecek. Çünkü devleti milletin koruyucusu değil, milletin kazanılmış haklarına karşı bir konumda tutmak istiyorlar.

Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok temel bir fark vardır. Siyasetçiler, milletin gözü önünde olmaya, rakipleriyle milletin önüne çıkmaya can atarlar. Rakipleriyle sandıkta yarışmak, milletin huzurunda canlı yayınlarda tartışmak isterler. Çünkü gerçek siyasetçiler millete saygı duyar, milletin fikrini esas alır, milletin fikrini kendi fikirlerini anlatarak etkilemeye çalışır. Vesayetçiler ise siyasi rakipleriyle milletin önünde yüz yüze gelmekten korkar, kaçarlar. Siz hiçbir vesayetçiyi televizyonlarda siyasi rakibiyle milletin önünde tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler; rakiplerinin karşısına çıkmaya ne akılları yeter ne yürekleri. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar ama hâlâ benden ödleri kopuyor.

Günlerdir, “Benim mahkememi televizyondan canlı yayınlayın, millet gerçekleri görsün.” diyorum; tek kelime edemiyorlar. “Tabii yayınlarız.” da diyemiyorlar, “Asla yayınlanamaz.” da diyemiyorlar. Susup kalıyorlar. Çünkü bunlar artık siyasetçi değil; bunlar vesayetçi… Bunlar, milletin gözü önünde olmaktan korkarlar; bunlar her işlerini milletten gizli yapmak isterler.

Seçimi çaldılar. Diplomayı çaldılar. Özgürlüğü çaldılar. 60 milyar doları yaktılar. Ama şunu unutmayın: Millet, tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Acı çekeceğiz, bedel ödeyeceğiz ama umudumuzu hiç kaybetmeyeceğiz. Güler yüzümüzü hiç soldurmayacağız. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için genç ömrünü ortaya koymuş evlatlarımıza, 19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye korku dağlarını yıkarak gelen, o günden beri meydanlarda demokrasiye, geleceklerine sahip çıkmak için… Gençlerimize sözümüz var: Bu ülkeye adalet gelecek. Bu ülkeye özgürlük gelecek. Bu ülkeye eşitlik gelecek.

Ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak.
Ekrem İmamoğlu, Silivri Zindanı."

ALİ MAHİR BAŞARIR: AYDINLATMA CİHAZLARIMIZI ALANA SOKMADILAR

CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Beyazıt Meydanı'nda  Halk TV'ye yaptığı açıklamada, CHP'nin aydınlatma cihazlarının alana alınmadığını açıkladı.

ÖZGÜR ÖZEL KARANLIK BEYAZIT MEYDANI'NDA BİNLERE SESLENDİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, miting alanında toplanan yüz binlerlerce yurttaşa seslenen konuşmasına Nazım Hikmet'in "Hürriyet Kavgası" şiiriyle başladı. CHP liderinin okuduğu şiir şöyle:

"Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.

Beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır."

Özgür Özel, okuduğu şiirinin ardından Silivri'de tutuklu bulunan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na selam gönderdi.

"Bu meydan 40 bin kişilik bir meydan" diyen Özel, "Otoparka dönmüştü. Gençlerin talebiyle Ekrem başkan tarafından bugün gördüğünüz bu mehteşem ortamı İstanbul Üniversitesi geri kazandı. Bugün buradan bu büyük coşkuyu gölgelemek isteyen birileri, bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için herşeyi yaptı. Şimdi Ekrem başkanının sizlerle Saraçhane'de her söylediğinizde o küçücük hücresinden biraz da gözleri nemlenerek izlediği o büyük koroyu bir kez daha Ekrem başkan için göreve davet ediyorum" diyerek herkesi telefon ışıklarını açmaya davet etti.

Özel, meydanda 160 bin kişinin olduğunu açıkladı.

Özel'in çağrısının ardından yakın tarihte hayatını kaybeden Volkan Konak'ın seslendirdiği "Yiğidim, aslanım" parçasıyla bu muhteşem görüntüler ortaya çıktı.

Özgür Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“19 Mart darbesine giriştiklerinde, ne olacaksa bu akşam olacak dediğimizde ve darbenin hedefinde olan kayyım atamanın peşinde olanların hedefinde olan, Saraçhane'nin önüne tüm İstanbul'u davet ettiğimizde onlar, bir araya gelmeyi, toplanmayı, yürümeyi yasakladılar. Onlar vapurları iskelelere bağladılar, metroları kapattılar, tarihi yarım adaya gelen bütün köprüleri kaldırdılar. Otobüsleri 10 kilometre sokmadılar. Ve şunu biliyorduk, bir şey olacaksa bu akşam olacak. İşte o gün bu meydanda olanlar oldu. Darülfünun, İstanbul Üniversitesi önündeki barikatları yıkarak Saraçhane'ye geldi, Saraçhane'yi kurtardı. Onların cesaretinin ve bu yüce çatının kim kötülüklere, kim hatalara alet ederse etsin, hangi beceriksiz eller, bu kadim kurumun geleneğini kirletmeye çalışırsa çalışsın, İstanbul Üniversitesi başkadır, işte buradadır.

"İSTANBUL'UN İRADESİNE SALDIRMAYI BİZE SAVAŞ İLANI KABUL EDİYORUM"

Bir gün Ankara'dan İstanbul'a atanan buraya gelen ve eski görevi bir siyasi görev olan birisi tarafından o operasyonlar başlatılınca sordular nedir bu diye... Dedim ki bu yapılanları belediye başkanlarımızı alıp da içeriye tıkmaları, bu kayyum atamaları, bu İstanbul'un iradesine saldırmayı bize savaş ilanı kabul ediyorum. Çünkü biz barışçıyız ama uysallığımıza, iyi niyetimize, yüreğimizin temizliğine, aklımızın iyiliğine güvenip de kimse ama kimse bizi ezmeye kalkmasın.

"BİRİLERİ KAVGAYA DAVET ETTİ, DAVETLERİ KABULÜMÜZDÜR"

Eğer bizi kavgaya davet ederseniz o zaman işler değişir. Birileri bizleri kavgaya davet etti, davetleri kabulümüzdür. Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini, biliriz öylece yaşamasını, öylece ölmesini. Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için.

Buraya, bu kapının önüne bütün Türkiye'den diploma almaya geliyorlar. Biz de bugün buraya alın teri ile alınmış, haksızlıkla saldırılmış bir diplomayı geri almaya geldik.

"SEÇİM ZAMANI GELİNCE TAYYİP BEY DİYOR Kİ..."

Seçim zamanı gelince Tayyip bey çıkıp diyor ki "Aman ha CHP'ye, muhalefete, solculara oy vermeyin. Gelilerse bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler, vatanı böldürecekler.' Seçim geliyor geçiyor. Müezzin abimin promosyonunu yine Özgür Özel konuşuyor. Al sana Tayyip Erdoğan. Her mücadelenin yanında olan CHP ve bu meydanda onurla, gururla bayraklarını kaldıran muhalefet partileri, burada bizimle birlikte olanlara, sendikalara, tüm ilçelerden gelen genç üyelerine selam olsun. Hoş geldiniz, şeref verdiniz, mücadelemize güç verdiniz."

"EĞER AK PARTİLİYSEN ZAMAN AŞIMI OLUYOR, RAKİBİYSEN 31 YILLIK İŞLEM İPTAL OLUYOR"

Eğer AK Partilinin birinin kızıysan o zaman 16 yıl önceki işlem zaman aşımı oluyor. Eğer Erdoğan'ın rakibiysen 31 yıllık işlem gelip buradan iptal oluyor. Buradan yargı mensuplarına açık bir çağrıda bulunuyorum. Biz bu hukuksuzluğa karşı elbette hakkımızı arayacağız. Gerekli davaları açtık, açacağız.

Tüm yargı mensuplarına sesleniyorum. Bu millet vereceğiniz doğru kararların namuslu kararların, hukuki kararların arkasında duracaktır. Biz sizden bir şey, bir ayrıcalık değil sadece tarafsızlık ve eşitlik bekliyoruz. Hukuktan yana tavır almanızı bekliyoruz ve geçmişte haksızlık, hukuksuzluk yapanların iktidarın sözüyle cübbesine düğme dikenlerin, iktidar için karar verenlerin bir gece nasıl kaçtığını unutmadık. Bu ülkede doğru, dürüst, adil karar verenler başı açık, anlı dik, ömürlerinin sonuna kadar bu kararın gururunu yaşayacaklar. Ama Erdoğan'ın sırf rakibi oldu diye bu kul hakkını yiyenlere geçit verenler ömürleri boyunca bu yükü sırtlarında taşıyacaklar."

"BU MÜCADELEDEN KORKANLAR BİZE ELİ KANLI BİR EVLAT KATİLİYLE MEKTUP YOLLADILAR"

Bu mücadeleden korkanlar, muhalefet evine dönsün isteyenler, asla ve asla teslim olmayacağımızı görünce, bize bir mektup yadılar. Mektubu da eli kanlı bir evlat katiliyle yolladılar. Şunu söylüyorlar, bak diyorlar, kafamızı bozarsanız, direnmeye devam ederseniz, bak ne yapıyorum. Sana bir katili yolluyorum. Onun şimdiki çıplak ellerini, senin gözüne kadar getiriyorum, bu diyor evladına acımamış, sana mı acıyacak. Bu diyor bir çocuğunu değil ikisini öldürmüş. İki kere düşün, aklını balına topla diyor. Ve diyor ki bundan sonra biz planımızı uygulayacağız, Türkiye'nin geleceğine biz karar vereceğiz, siz boyun eğeceksiniz. İşte o mektuba bir cevap vermek icap ediyordu. Mektubu, aldım, okudum, anladım ve mektuba cevabım Beyazıt meydanıdır.

"EĞER AK PARTİLİYSEN ZAMAN AŞIMI OLUYOR, RAKİBİYSEN 31 YILLIK İŞLEM İPTAL OLUYOR"

Hulusi Akar beyin kızı Chicago Üniversitesi Biyoloji bölümünde okumuş. 2003'te Hacettepe Tıp'a geçiş yapmış. 2009'da bitirmiş, diplomayı almış. Diploması usulsüz diye şikayet edilmiş, Danıştay karar vermiş, 'İdarenin kendi hatasından kaynaklanan işlemler 60 gün içinde geri alınabilir. Bundan sonra işlemin iptalinden söz edilemez. Bu kararı sonra Cimer'e sormuşlar. Hacettepe Rektörlüğü YÖK'ün yaptığı soruşturmayı referans göstererek şu yanıt vermiş, 'Zaman aşımına uğraması nedeniyle cezai ve idari yönden bir işlem yapılmasına mahal bulunmuyor.'

Eğer AK Partilinin birinin kızıysan o zaman 16 yıl önceki işlem zaman aşımı oluyor. Eğer Erdoğan'ın rakibiysen 31 yıllık işlem gelip buradan iptal oluyor. Buradan yargı mensuplarına açık bir çağrıda bulunuyorum. Biz bu hukuksuzluğa karşı elbette hakkımızı arayacağız. Gerekli davaları açtık, açacağız.

"İKTİDARIN SÖZÜYLE CÜBBESİNE DÜĞME DİKENLERİN BİR GECE NASIL KAÇTIĞINI UNUTMADIK"

Tüm yargı mensuplarına sesleniyorum. Bu millet vereceğiniz doğru kararların namuslu kararların, hukuki kararların arkasında duracaktır. Biz sizden bir şey, bir ayrıcalık değil sadece tarafsızlık ve eşitlik bekliyoruz. Hukuktan yana tavır almanızı bekliyoruz ve geçmişte haksızlık, hukuksuzluk yapanların iktidarın sözüyle cübbesine düğme dikenlerin, iktidar için karar verenlerin bir gece nasıl kaçtığını unutmadık. Bu ülkede doğru, dürüst, adil karar verenler başı açık, anlı dik, ömürlerinin sonuna kadar bu kararın gururunu yaşayacaklar. Ama Erdoğan'ın sırf rakibi oldu diye bu kul hakkını yiyenlere geçit verenler ömürleri boyunca bu yükü sırtlarında taşıyacaklar.

 Geçtiğimiz günlerde Bakırköy Kadın Cezaevi’nde ziyaret ettiğim Esila’ya bir kez de buradan selam olsun. Şöyle söylüyor Esila:
“Her sabah Nazım’ın Bu Memleket Bizim şiirini okuyarak başlıyorum. Biliyorum ki her türlü zorluğa rağmen bu vatana bin güzellik mümkün. Adaletin en kısa sürede tecelli edeceğine olan inancımı koruyorum. Sizler gibi ben de tahliye gününü sabırsızlıkla bekliyorum.”
Hem Esila için hem de 44 genç arkadaşımız için Beyazıt’tan hep birlikte haykırıyoruz:
Gençlere özgürlük!

"14 MİLYON 800 BİN İMZA TOPLADIK"

Dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasında 14 milyon 800 bin imza topladık. Buradan açıkça söyleyelim, bu imzalar toplanıyor, güvenli şekilde depolanıyor, arşivleniyor. Noter çağrılacak, tutanak tutulacak ama hiçbir imzaya Saray’ın, Tayyip Erdoğan’ın ya da ona ulaştırılabilecek kimsenin eli değmeyecek.

İmzalar bizim namusumuza emanettir. Her birinizin il, ilçe binalarından, internetten, meydanlardan, AVM önlerinden, kalabalık mekanlardaki CHP’nin imza topladığı stantlardan boş birer kağıt, 25’er imza alıp hızla onları doldurup getirmenizi bekliyoruz.

Buradan hep beraber son sözümüz şudur ki; ant olsun ki mücadeleyi bırakmayacağız. Sonuç almadan ne eve döneceğiz, ne sokakları boşaltacağız. Her gün daha kararlı, daha güçlü olacağız. Biz haklıyız, biz başaracağız, biz kazanacağız. Hepinize teşekkür ediyorum ve hep birlikte tekrar ediyoruz, 'Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!'"

 

Kaynak: www.halktv.com.tr

Görseller: BRTAjans/Alâettin Bahçekapılı

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.