İstanbul
17 Eylül, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    41.14
  • EURO
    48.33
  • ALTIN
    4443.9
  • BIST
    11.372
  • BTC
    115944.00$

İmamoğlu mesajıyla, Özgür Özel konuşmasıyla Bahçelievler'de

İmamoğlu mesajıyla, Özgür Özel konuşmasıyla Bahçelievler'de
CHP, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi düzenliyor. CHP'nin bu haftaki adresi Bahçelievler oldu. Bahçelievler mitinginde İmamoğlu'nun mesajını seçilmiş CHP İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Ardından CHP Lideri Özgür Özel alanı dolduranlara seslendi.

İSTANBUL/BAHÇELİEVLER- Bahçelievler Mitingi için yurttaşlar alanda toplandı. Mitingde tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu.

İmamoğlu'nun mesajı şu şekilde:

“2019’dan bu yana, siyasi parti gözetmeksizin, İstanbul’un tüm ilçelerine eşit oranda hizmet ettik. Bunun en iyi örneklerinden biri de Bahçelievler’dir. Açtığımız metro hattımız, kreşlerimiz, bölgesel istihdam ofisimiz, büyük altyapı yatırımlarımız ve çok yakında açılacak olan yeni metro istasyonlarımızla, Bahçelievler’e hak ettiği değeri verdik. Daha önce örneği görülmemiş desteklerle, dar gelirli hemşerilerimizin yanında olduk. Sizin paranızı, yine sizin hayatınızı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için harcadık. Bizler, hiçbir ayrım gözetmeden, vatandaşa en iyi hizmeti sunmaya çalışırken, iktidar sahipleri; ayırmacı, kayırmacı politikalarıyla ülkemizi bir uçurumun kıyısına sürükledi. Ekonomide bir uçurumun kıyısındayız. Demokraside, adalette, eğitimde, sağlıkta, dış politikada bir uçurumun kıyısındayız.”

“MİLLET, ADALET DUYGUSUNU YİTİRMİŞ BİR İKTİDARI ZAMANINDA YOLA GETİRMEZSE…”

“Ya milletçe birbirimize güvenerek, birbirimize tutunarak hep birlikte selamete, huzura, refaha kavuşacağız ya da bir avuç insanın kişisel emellerinin kurbanı olacağız. Bunun ortası yok. Yok. Ya bu iktidarı, hukuk ve demokrasi içinde hareket etmeye mecbur bırakacağız ya da bir baskı ve zorbalık rejiminde gençlerimizin, çocuklarımızın hayatları kararacak, umutları tükenecek. Hukuk ve demokrasi dışına çıktığı halde, milletten en ciddi şekilde uyarı görmeyen iktidarlar, hep daha fazla zalimleşirler. Yalnız siyasi rakiplerine karşı değil, iktidardan refah, adalet, güvence bekleyen tüm vatandaşlara karşı daha fazla zalimleşirler. Bugün ülkemizde yaşanan budur. Tarihte ve günümüzde örnekleri çoktur. Millet, adalet duygusunu yitirmiş bir iktidarı zamanında yola getirmezse, o iktidar sahiplerinin ülkeye yapacakları kötülükler, verecekleri zararlar misliyle katlanarak artar. Onun için hep söylüyorum: Ya adalet ya sefalet. Ya adalet ya esaret.

“HASAN BAŞKANIMIZ; BASKIYA, ŞANTAJA, TEHDİDE BOYUN EĞMEDİĞİ İÇİN BU HUKUKSUZ OPERASYONA MARUZ KALMIŞTIR”

“Bu iktidarın, adalet duygusu, adalet arzusu kalmamıştır. Bu iktidarın, son sözü milletin söylemesine tahammülü kalmamıştır. Bu iktidarın, rakipleriyle sandıkta mertçe yarışma niyeti yoktur. Milletin kendilerine vermediği yetkiyi, kontrolleri altındaki yargı aracılığıyla gasp ediyorlar. Belediye başkanlarını, meclis üyelerini tehdit ederek, şantaja maruz bırakarak kendi partilerine geçmeye zorluyor, seçimle alamadıkları belediyeleri, bu kirli yolla elde etmeye uğraşıyorlar. Bayrampaşa’nın gururu Hasan Mutlu Başkanımız ve çalışma arkadaşlarına da yapılmak istenen budur. 30 yıl sonra halkçı ve icraatçı belediyecilikle tanıştırdığımız Bayrampaşalıların gönlünde taht kurmuş Hasan Başkanımız; baskıya, şantaja, tehdide boyun eğmediği için bu hukuksuz operasyona maruz kalmıştır. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, kendisini millet iradesinin üstünde görenlerin, kirli akıllarıyla milli iradenin temsilcilerine diz çöktürmeye çalışanların önünde boyun eğmeyeceğiz. Ne bu milletin temsilcileri geri adım atacak ne de aziz milletimiz.”

“BU ÜLKENİN GELECEĞİ SİZİNLE AYDINLANACAK”

“Mücadelemiz; çok partili demokratik rejime son verme niyetini açıkça ortaya koymuş bir avuç insana karşı, 86 milyonun demokrasi, adalet ve hürriyet mücadelesidir. Mücadelemiz; herkesin hak ettiği gelire ve yaşam standartlarına kavuştuğu, emeğinin, yatırımının karşılığını aldığı, kendini güvende ve güvencede hissettiği bir Türkiye kurma mücadelesidir. Bu mücadelede duraklamaya, ayrışmaya yer yoktur. Durursak, duraklarsak, bölünür ayrışırsak, milletçe tüm tarihsel kazanımlarımızı yitirir, çok büyük bir yıkımla baş başa kalırız. Onun için, bugünkü mücadele azim ve kararlılığımızı dalga dalga büyütmeye devam edeceğiz. Ülkemize adaleti, hürriyeti ve refahı getirene kadar asla durmayacağız. Milletime inancım, güvenim sonsuzdur. Sizleri çok seviyorum. Değerinizi bilin, kendinize güvenin. Kim ne planlar ne kumpaslar kurarsa kursun, son sözü siz söyleyeceksiniz. Bu ülkenin geleceği sizinle aydınlanacak. Umut sizdedir. Umut millettedir! Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

CHP LİDERİ ÖZGÜR ÖZEL YURTTAŞLARA SESLENİYOR

 

Silivri'de tutuklu belediye başkanlarını ziyaret ettikten sonra alana gelen CHP Lideri Özgür Özel, mitingte yaptığı konuşmasına AKP'nin rantçı belediyeciliğine dikkat çekerek başladı.

AKP idaresindeki Bahçelievler'de yeşil alan olmadığından bahseden Özel, bir dahaki seçimde Bahçelievler'i alacaklarını belirtti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde: 

"Bugün 19 Mart darbesinden sonra darbeyi gerçekleştirenlerin hevesini kursağında bırakanlar, Saraçhane'yi dolduranlar, 55. kez eyleme gelmişler, hoş gelmişler. Bir tarafta rantçı AKP belediyeciliği bir tarafta halkçı Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliği!

İstanbul'un seçilmiş il başkanını ne kayyuma teslim ederiz ne de iktidarın yargısına teslim ederiz. Sonuna kadar arkasındayız! 

Aziz İhsan Aktaş denilen bir iftiracı, AKP'nin yargı kolları başkanı tarafından kullanılıyor. AKP'nin yargı kolları başkanı kim biliyor musunuz? Akın Gürlek!

fsasf-001.jpg

Zeydan Başkan 12 yıl önce belediyeyi ilçe belediyesi Seyhan'ı AKP'den almış. Aldığı sırada bir ihale varmış. Normal ödemeler yapılmış. Günü gelince bitmiş bir daha da iş verilmemiş. Kendine sorarsan ortak değiliz diyor. Savcı onlar ortak ben biliyorum diyor.

Güya Aziz İhsan Aktaş'ın ortağı 12 yıl önce Zeydan Karalar'dan ödeme almış. Onun için Zeydan Karalar içeride yatıyor. Ama Bahçelievler'in belediye başkanı daha geçen sene daha geçen sene iki parça halinde önce kamyonları sonra şoförleri için ihale yapmış.

Toplam 843 milyonluk ihale vermiş. Hakan Efendi'ye dönüp de soran yok. Yazıklar olsun böyle ikiyüzlülüğü. Buradan açık söylüyorum. Eğer Zeydan Karalar ya da Avcılar Belediye Başkanım gencecik kardeşim Utku Caner Çaykara ya da Gaziosmanpaşa'da biricik gencecik kardeşim Hakan Bahçetepe bunların ifadesiyle hapiste yatıyorsa Bahçelievler Belediye Başkanı'nın 50 kere müebbet alması lazım. 50 kere müebbet alması lazım.

AK Parti öyle bir düzen getirdi ki artık dayanacak gücümüz kalmadı. Erdoğan fakir sevmez, zengin sever. Ama bir bakalım Erdoğan'ın haline; Türkiye'de resmi yoksulluk sınırı 88 bin lira. Bütün Türkiye'de durum aşağı yukarı aynı, 88 bin liranın alında alanlar yüzde 95 dedim resmi rakam da yüzde 88. Bakın Erdoğan 88 bin liradan az alanı ya da 22 bin lira asgari ücret alanı sevmiyor ama 700 milyar lira zenginlerin vergisini sildi. Senin cebinde kalsın diyor, hazineye girmiyor. Hepimizin cebinden alıp zenginlerin cebine koydu.

Hasan Mutlu, bu partiye emeği olan tertemiz bir belediye başkanı. Dengeleri değiştirmek için bizim arkadaşlarımızı tutuklamak marifetiyle belediyemize çökmek istiyorlar. Hasan Mutlu '4 kez Cumhur İttifakına geçersen operasyonu durdururuz, yoksa seni içeri alacaklar' dedi. 

Eşinin de tanık olduğu bu telefon görüşmeleri, Hasan Mutlu Bey dakikasıyla söylüyor. Abdullah Özdemir savcılığa suç duyurusunda bulunsun diyor. Hasan Bey suç duyurusunda da bulundu, savcılığa da söyledi.

AK Partili bir yönetici 'Hasan Mutlu Başkanım Allah senden razı olsun, belediye AK Partideydi. Otoparkın ücretini elden alırlardı, beni de kazıklamışlardı. Savcılık çağırırsa gidip anlatırım" dedi. Abdullah Özdemir, bu kişi Bayrampaşa'da sizin yöneticiniz Kaan Yürür. Suçlanan İsmail Gemici. 

“FAKİRİ SEVMİYOR, ZENGİNDEN ALACAĞI VERGİYİ SİLİYOR”

 

“Bahçelievler’in yiğit insanları, çok kritik birkaç konuya geleceğim ama oraya gelmeden önce esas yakıcı sorunumuz, bütün memleketin sorunu şu mutfaktaki yangını bir konuşalım. Çünkü bozuk düzende sağlam çark olmaz. AK Parti öyle bir kara düzen getirdi ki artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Ben meydan meydan geziyorum, meydanlara soruyorum, ‘Erdoğan sizi seviyor mu?’ diye. Seviyor mu? Niye? ‘Çünkü fakiriz’ diyor. Bu ilk vallahi nerede çıktı tam bilmiyorum. Bayburt’ta olabilir. Böyle AK Parti’nin güçlü olduğu bir yerde. ‘Erdoğan’ı seviyor musunuz?’ dedim. ‘O sizi seviyor mu?’ dedim. ‘Hayır.’ ‘Niye?’ dedim. Bağırdı birisi, ‘Fakiriz biz’ dedi. Erdoğan fakir sevmez, Erdoğan zengin sever. Ama bir bakalım Erdoğan’ın durumuna. Türkiye’de resmi yoksulluk sınırı, 88 bin lira. Evine 88 bin liradan az girenler bir el kaldırsın göreyim. Meydana bak. Meydan boşuna ‘Fakiriz’ diye bağırmıyor. Bütün Türkiye’de durum aşağı yukarı aynı. ‘88 bin liranın altında alanlar, yüzde 95’ dedim ben meydanda. Resmi rakam da yüzde 88 falan. Memleketin yüzde 88’i bu sınırın altında maaş alıyor, evine öyle bir gelir giriyor. Bakın Erdoğan 88 bin liradan az alanı ya da 22 bin lira asgari ücret alanı ya da 16 bin lira emekli maaşı alanı sevmiyor. Ama 700 milyar lira zenginlerin vergisini sildi bu sene. 700 milyar lira kesinleşmiş vergi. Yani alacak cebine koyacak parayı, ‘Almam’ diyor. ‘Senin cebinde kalsın. Hazineye girmesin’ diyor. Bu sene kur korumalı mevduata 2,5 trilyon lira para aktardı, hepimizin cebinden alıp zenginlerin cebine koydu. Bu yılın ilk yedi ayında 1,5 trilyon lira sadece faize ödedi. Bu ödediği paraların her birisi… ‘Emekli maaşını asgari ücret yapalım’ diyorum ya. ‘Hayır’ diyor. Onun için lazım paranın 100 katını buraya harcıyor. ‘Asgari ücreti 30 bin lira yapalım’ diyoruz. ‘Hayır’ diyor. O paranın 120 katını buraya harcıyor. Ya da ‘Köylülerin bütün borçlarını silelim’ diyoruz. ‘Hayır’ diyor. O paranın 100 katını buralara harcıyor.”

“EMEKLİ, AYDA ALTI ÇEYREK ALTIN KAYBETTİ”

 

“Sadece asgari ücretliye zam verirken bir seferde üç kazık birden atıyor. Normal enflasyonu değil, TÜİK’i takip ediyor. TÜİK‘in gerçekleşen enflasyonunu değil, hedeflenen enflasyonunu veriyor. ‘Ülke büyüdü’ diyor, büyümeden pay vermiyor. Asgari ücretliyi 22 bin lirada, emekliyi 16 bin lirada tutuyor. İnadına… Bakın kızıyor. Geçen gün yine diyor ki ‘Elinde hesap makinesi varken bilmem neyi hesapla.’ Ben onu çıldırtmak için Türkiye’nin neresinde isem… Trabzon Trabzon, Rize Rize, Artvin Artvin, Urfa Urfa, Manisa Manisa, Edirne Edirne… Nerede olursam bir kuyumcu dükkânı gördüm mü giriyorum. Hesap makinesini çeviriyorum, diyorum ki ‘Her hesap şaşar ama altın hesabı şaşmaz.’ Doğru mu? Bakın, Erdoğan geldiğinde, 2002’de en düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altın alıyormuş. Bugün 5,5 çeyrek altın alıyor. Arada 9 çeyrek altın memurda kayıp. Erdoğan geldiğinde asgari ücret 7 çeyrek altın alıyormuş, şimdi 2,5 çeyrek altın alıyor. Asgari ücretlinin cebinden 4,5 çeyrek altın kayıp. En düşük emekli maaşı 2002’de 8 çeyrek altın alırmış, şimdi sadece 2 çeyrek alıyor. En büyük hasar emeklide. Bugün 2 çeyrek altın alan maaş, Erdoğan’dan önce 8 çeyrek alıyormuş. Basit hesap: 16 bin lira yerine Erdoğan olmasaydı 65 bin lira maaş alıyor olacaktı emekliler. Şimdi buradan bütün emeklilere, bütün asgari ücretlilere soruyorum. Bir tane çeyrek altın alsan, eve varsan baksan düşmüş. Deli çıkmaz mısın? Koşmaz mısın? ‘Ben bunu nerede düşürdüm?’ diye aramaz mısın? Bir şey düştüğü yerde, kaybedildiği yerde bulunmaz mı? Bu kadar maaşlardan kaybı, bir ayda 6 çeyrek altını. Bakın bir çeyrek değil 6 çeyrek. Bir emekli değil her emekli, bir sefer değil her ay kaybediyor. Nerede kaybettik bunu? 3 Kasım 2002’de seçim sandığında. Nerede bulacağız? Önümüze gelecek ilk seçim sandığında.”

 

“MEMLEKETİ ŞAHA KALDIRACAĞIZ”

 

“Memleketin anasını ağlattılar, deyim yerindeyse anasını ağlattılar. Avrupa’da enflasyon yüzde 2. Türkiye’de yüzde 33. 27 Avrupa Birliği ülkesinde toplam 13 milyon işsiz var. Türkiye’de tek başına 13,5 milyon işsiz var. O yüzden öyle bir hale geldi ki memleket, artık bu iktidardan kurtulmadan belini doğrultması mümkün değil. Peki, çare ne? Çare hiç şüphe yok demokrasi ve adalet. Sadece şuna bakalım: 19 Mart darbesi yapıldı, borsa yüzde 9 düştü. Rezervler eridi. Yabancı sermaye kaçtı. Ardından bu kötü seyir devam ediyor, Cumhuriyet Halk Partisi’ne saldırı var. Davanın 30 Haziran’dan 15 Eylül’e ertelendiği gün, borsa yüzde 5,5 değer kazandı. Gidiyor, gidiyor, gidiyor. 15’i gelirken kötü haberler yaydılar. En sonunda 2 Eylül günü İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atadılar. Yüzde 6,5 düştü. Ardından Ankara’da kurultay davası. Hep birlikte takip ettik. Kurultay davası ekimin sonuna ertelendi, borsa yüzde 6 değer kazandı. Yani memlekette CHP’ye kötülük yapıldığı için değil demokrasiden sapıldığı için, bir siyasi parti bastırılmaya, susturulmaya uğraşıldığı için, sandık yerine kayyımlardan medet umulduğu için, yani dünyanın gözü önünde ülke otoriterleştiği için para kaybediyor. En ufak demokratikleşme umudunda ülke bir anda toparlanıyor. Buradan, Bahçelievler’den söz veriyoruz. Ant içiyoruz, ilk seçimi kazanacağız. Memleketi şaha kaldıracağız, söz veriyoruz.”

 

“BİR DİPLOMASIZ VAR, O BİLMİYOR; DİPLOMASIZ ERDOĞAN”

 

“Şundan emin olun, ben Sosyalist Enternasyonal’in İkinci Başkanı olarak 77 ülkedeki 89 partiden imza almışım. ‘Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’de iktidara gelip de Avrupa Birliği’ne tam üyelik yürüyüşünü başlatınca, biz bunu destekleyeceğiz, en büyük destekçisi olacağız’ diyor. Ben size şunun sözünü veriyorum: İktidara geleceğiz. Gençler size söz olsun, yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa olacak. Ama bunu bilmek için yani demokrasiyle ekonominin ilişkisini bilmek için ortalama bir genel kültür yeter de bunu iyi bilmek için bunu tahsil etmek lazım. Tahsil etmek için bir üniversite bitirip, bir diploma almak lazım. Bunu Ekrem Başkan çok iyi biliyor da birisi bilmiyor. Bir diplomasız var, diplomasız. O bilmiyor bunu. Diplomasız Erdoğan.”

 

“HİÇBİR ÇOCUK BOŞ BİR BESLENME ÇANTASI İLE OKULA GİTMEYECEK”

 

“Bugün sadece diplomasız değil, milletin halinden anlamayan bir vicdansızlığın elinde memleket perişan oldu. Bir yanda ‘Sıfırladın mı oğlum paraları?’ diyenler, öbür tarafta oğlunu sıfır lira harçlıkla okula gönderenler. Kantinler ateş pahası. Simit 20 lira, ayran 20 lira. Kaşarlı tost 80 lira, çocuğun cebinde metelik yok. O yüzden söz veriyoruz, ant içiyoruz ki, bu memlekette hiçbir çocuk babasından yoksulluk miras almayacak. Hiçbir çocuk okula giderken boş bir beslenme çantası ile gitmeyecek, hiçbir çocuk kantinin önünde başkasının aldığı tosta bakmayacak. Bunun sağı yok, solu yok, AK Parti’si, MHP’si, DEM’i yok. Kürt’ün de Türk’ün de çocuğu aç, babası işsiz. O yüzden bu memlekete mutlaka ve mutlaka adaleti getireceğiz. Gelir adaletini getireceğiz. Vergi adaletini getireceğiz. Sosyal adaleti getireceğiz.”

 

“YETER Kİ KORKMAYIN SİZ O REİSTEN”

 

“Memlekette belediye başkanlarımız içeride, örneğin Beyoğlu Belediye Başkanı. Beyoğlu’nun zengininden çok fakiri var. ‘Genel Başkanım’ diyor. Hanımefendinin biri geldi de aradan, biz emekli kafede açılış yapıyorduk. ‘Sebiller için teşekkür ederim’ dedi. Anlamadım ben. Dedim ‘Ne oldu başkan, ne diyor?’ Dedi ki İnan Başkan, ‘Beyoğlu’nun zengininden çok fakiri var. Zil çalıyor, çocuklar teneffüse çıkıyor. Parası olan şişe suyunu dikiyor. Parası olmayan gidiyor, tuvalette çeşmeye dayanıyor.’ ‘Sen ne yaptın?’ ‘Başkanım’ dedi, ‘Bütün okullara gittim arıtma cihazlı su sebilleri taktım. Zenginin çocuğu da aynı suyu içiyor, fakirin çocuğu da aynı suyu içiyor.’ Ben bunu örnek proje yaptım. Bütün Türkiye’ye dağıttım. Örneğin Tuzla’da Eren Ali geçen hafta dedi ki ‘Tüm okullarım bitti Genel Başkanım’ dedi. Ama bazı okul müdürü korkuyor. Bazı ilçe milli eğitim müdürü korkuyor. Buradan bir kez daha okulların açılış haftasını takip eden bu mitingde bir kez daha söylüyorum. Bütün silkelemelerine rağmen, yani AKP ve MHP’nin yaptığı borçları faiziyle bize ödetiyorlar. Buradan Türkiye’deki bütün okul müdürlerine sesleniyorum. İsteyen okullar, Cumhuriyet Halk Partili belediyeye başvurun. Ücretsiz su sebili bizden. Kapıyı açık tutun. Çocuklara sıcak yemek, öğle yemeği ya da ücretsiz beslenme çantası bizden. Okulun temizliği bizden. Yeter ki korkmayın siz o reisten.”

 

“YUSUF TEKİN’E ANLATIR GİBİ ANLATACAĞIM”

 

“Eğitim demişken… Tabii kaliteli eğitim meselemiz var. Memlekette kaliteli eğitime ulaşmak da sadece maalesef durumu iyi ailelerin çocuklarına nasip oluyor. Zengin çocukları özel okullarda, gariban çocuklar tüm eksiklikleriyle devlet okullarında. En kritik bakanlığın başına, en liyakatsiz kişiyi oturttular. Cemaatlerle işbirliği yapıp, devletin parasını pulunu çarçur etmenin peşinde. LGS’de soruları çaldırıyor, susuyor. Öğrencilerin hakkı yeniyor, susuyor. Şimdi de çıkmış vatandaşla alay eder gibi diyor ki ‘600 bin liraya bile özel okul var, oraya versin çocuğunu.’ Şimdi bu Yusuf Tekin geçenlerde millete ‘Geri zekalı’ dedi ya, şöyle dedi ‘Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum, yine anlamıyorlar.’ Şimdi müsaadenizle, ben Yusuf Tekin’e anlatır gibi anlatacağım. Müsaadenizle. Allah’ın adamı. Hasbelkader Milli Eğitim Bakanı. Bu memlekette asgari ücretin bir yıllık toplamı 265 bin lira. Yani bir asgari ücretlinin, o dediğin okula öğrenci yollamak için 2,5 yıl çalışması lazım. Memurlar için diyorsan en düşük memur maaşını bir yıl biriktirsen, 570 bin lira oluyor. Yani bir memur bir yıllık maaşıyla çocuğun bırak servisini, yemeğini, kırtasiyesini, giyimini, sadece okul ücretini bile ödeyemiyor. Milletin aklıyla alay eden Yusuf Tekin’e anlatarak söylüyorum. Bu memlekette kaliteli, ucuz, temiz, ücretsiz eğitim CHP iktidarıyla mümkün. Başka bir şeyle değil.”

 

“FİLİSTİN SENİ AFFETMEYECEK”

 

“Aşağıdan duydum. Daha önce de ‘Nehirden denize Gazze yürüyüşleri’ yapmak isteyip engellenen il başkanımız, ‘Bütün bayraklar insin Filistin bayrağı dimdik dursun’ demişti. Buradan şunu açıkça söyleyelim. Filistin tarihinin en büyük acılarını yaşıyor. Trump denen şahsiyet geldi. Efendim ‘Gazze şeridi çok güzelmiş, ben oraya oteller yapacağım, kumarhaneler yapacağım, turizme açacağım. Filistinlileri de etraftaki 5 ülkeye dağıtacağım’ dedi, biri de biziz. Öyle bir noktaya geldi ki iş, soykırımdan sonra tehcir ve orayı süpürme hareketi yapıyorlar. Bu sırada Erdoğan bir gitti, bir toplantı yaptılar. Toplantıda sadece ve sadece ‘İsrail’i kınıyoruz’ diye bir ifade. 25 maddelik bildiride Doha’dan etkili bir sonuç çıkmadı. Ama Erdoğan, Filistin meselesinden Nethanyahu’ya laf söyler gibi yapıp, işin esas hamisi Trump’a ağzını açmıyor. Trump’ın meselesi oraya kumarhane yapmak değil. Önündeki hidrokarbon yatakları. Orada Avrupa’ya 100 yıl yetecek doğalgaz var. Oraya da sulanıyor, Kıbrıs’ın arka tarafına da sulanıyor. Bütün hesabını buna göre yapıyor. Bunun için bütün Gazze’yi boşaltıyor, soykırım yapıyor. Ama bizimki ne yapıyor? Ağzını açıp da Trump’a bir kelime söylemediği gibi, bakın buradan açıklıyorum. Daha geçen hafta cumartesi günü, İstanbul’da Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde ismini gizleyerek, Trump’ın oğlu junior Trump’ı ağırlayarak, onunla pazarlığa tutuşuyor. İş adamı yazmışlar, ismini yazmıyorlar ziyarete, iş adamı yazmışlar. Filistin kan ağlarken Trump’ın oğlu ile lobi şirketleri üzerinden iş tutuyor. Filistin’i, Filistin’deki kardeşlerimizi yalnız bırakıp, Filistin’i Trump’a terk ediyorlar. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum bir kez daha. Meclis’i topladık. Bildiri çıkardık. Kürsüden çağrı yaptık. ‘Düş önümüze’ dedim, ‘Gelin girelim kol kola. Bütün partilerin liderleri hep birlikte gidelim Filistin’e’ dedim, tık yok. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak Karaoğlan Ecevit’in Yaser Arafat’a omuz verdiği yerdeyim. Ben Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin Kurtuluş Örgütü’ne sahip çıktığı yerdeyim. Sen neredesin Erdoğan? Filistin yanıyor, sen neredesin? Trump Filistin’e çöküyor. Sen neredesin? Aklını başına topla, Filistin seni affetmeyecek. O çocukların gözyaşında boğulacaksın.”

“İMAMOĞLU ÜST ÜSTE DÖRT KEZ ERDOĞAN’I YENME SUÇUNU İŞLEMİŞTİR”

 

“19 Mart darbesinin üzerinden tam 182 gün geçti. 182 gün sonra buradayım. Aslında önce size sorayım, sonra cevabı ben de söyleyeceğim. 182 günde suç var mı? Delil var mı? İddianame, yargılama. Yok. Ne var, yargısız infaz var. Ama ben düşündüm, taşındım, itiraf etmeye karar verdim. Sizinle aynı fikirde değilim. Bu Ekrem İmamoğlu’nun suçu var, kabul ediyorum. Diyor ya ‘Ekrem’in suçunu kabul et, git Ankara’da otur.’ Ekrem İmamoğlu’nun suçunu kabul ediyorum. Ekrem İmamoğlu üst üste dört kez Recep Tayyip Erdoğan’ı yenme suçunu işlemiştir. Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluk gerekçesi; ıslah olmaması, aynı suçu işlemeyi kafaya koymuş, ona kararlı şekilde ilerliyor olmasıdır. Bugün kendisinin yanındaydım. Başkanların yanındaydım. Her birinin ayrı ayrı selamları, sevgileri var. Bir de bizi İzmir’den izleyen canımız Mehmet Murat Çalık’ımız var. Onu da cuma günü ziyaret edeceğim. Mehmet Murat Çalık’ın talebi üzerine Ekrem Başkan ve bütün arkadaşlarımız için kendisi gibi Maçkalı olan birinden, Allah gani gani rahmet eylesin, Volkan Konak’tan bir Yiğidim Aslanım yapalım mı? Yakın bakalım ışıkları. Bahçelievler’den bütün siyasi tutsaklara, bütün arkadaşlarımıza gidiyor. Ne bir haram yediler, ne bir cana kıydılar. Onlar bizim yiğitlerimiz, aslanlarımız. Muhteşem, muhteşem… Ayrıca bu kadar ileri bir mesafe, ses ne kadar gidiyor bilmiyorum. Gözün görebildiği yere kadar insan var. Büyük bir motivasyonla bir miting dinlemeye değil, eylem yapmaya gelmenin bilinci ile o en arkada duran arkadaşlarımın alnından öpüyorum. Kimse onlar benden daha çok bu mücadeleye onların emeği var. Helal olsun onlara.”

 

“BAYRAMPAŞA BELEDİYESİ’NE ÇÖKMEK İSTİYORLAR”

 

“Sesiniz nereye gitti, biliyor musunuz? Bayrampaşa Belediyesi’nin önüne gitti. Orada bizi şimdi ekrandan izleyenler, Bayrampaşa’nın iradesine, seçilmiş belediye başkanına, belediye meclis üyelerine sahip çıkmak için orada bulunanlar var. Bayrampaşa’ya bir kuvvetli dayanışma alkışı önce… Şimdi AK Parti ile bir hesaplaşma, bir yüzleşme zamanı. Bugün Hasan Mutlu’nun yanındaydım. Hasan Mutlu birkaç bilgi verdi, aynı bilgileri burada ifade edeyim. Muhataplarından bir-iki yılık, mılık cevap geldi. Esas onlara şimdi soruyu buradan soralım. Mevzu şu: Hasan Mutlu hepinizin bildiği, bu partiye emeği olan tertemiz bir belediye başkanı. 20 belediye meclis üyesi CHP’de var, 15 Cumhur İttifakı’nda var. Dün akşam belediye başkanımız ve beş belediye meclis üyemizi tutukladılar. İki de bağımsız vardı. Şimdi o dengeleri değiştirmek için bizim arkadaşlarımızı tutuklamak marifetiyle Bayrampaşa Belediyesi’ne çökmek istiyorlar. Hasan Mutlu dedi ki ‘Genel Başkanım bundan üç hafta önce bir sefer, iki hafta önce bir sefer, en son bu perşembe akşamı bir…’ Yani cumartesi gözaltına alınacak. Perşembe gecesi bir, cuma sabahı bir; toplamda dört kez. ‘Cumhur İttifakı’na geçersen operasyonu durdururuz. Yoksa seni içeri alacağız, dediler. Buradan perşembe akşamı beni Milliyetçi Hareket Partisi’nin İstanbul il yöneticisi aradı. Eğer geçersen operasyonu durdurabiliriz, dedi. Olmayacağını söyledim. Sonra cuma günü sabahtan AK Parti’nin İstanbul il yöneticisi aradı. Geçersen durursun, dedi.’ Açıkça formülü önüne koymuş. ‘Eğer AK Parti’ye geçersen kurtulursun, yoksa yarın gözaltına alınır tutuklanırsın. Ya AK Parti‘ye geçeceksin ya Silivri’ye gireceksin.’ Hasan Mutlu Bey’in eşinin de tanık olduğu bu telefon görüşmelerini Hasan Mutlu Bey dakikasıyla söylüyor. Her yerde HTS’ye bakmasını, cep telefonlarının bazına bakmasını bilenlere söylüyorum.”

 

“VARSA MEMLEKETTE HUKUK, ALIN DA GÖREYİM ONLARI DA”

 

“Dün Hasan Mutlu bunu söylemiş, AK Parti İl Başkanı Sayın Abdullah , bugün açıklama yapıyor. ‘Özgür Bey bir şey biliyorsa gitsin, savcılığa suç duyurusunda bulunsun.’ Hasan Mutlu, dün akşam bu saatlerde savcıya suç duyurusunda da bulundu, saatini de söyledi, dakikasını da söyledi. Şimdi Abdullah Bey, Abdullah Bey, esas İstanbul İl Başkanı olarak sana söylüyorum. Diyor ki Hasan Mutlu ‘Benim bölgemde Terazidere’de bir otopark var. Bunu işleten kişi taksitlerini ödemiyordu, geçmiş borcu vardı. İhaleye giremezsin, dedik. Geldi, kapattı. Sonra da girdi, aldı. Öğrendim ki AK Parti’nin ilçe başkan yardımcısı. Bu olaylar ortaya çıkmaya başlayınca beni aradı…’ Bakın ne diyor AK Partili? ‘Hasan Başkanım’ diyor, ‘Hasan Mutlu Başkanım, Allah senden razı olsun. Senden önceki dönemde belediye AK Parti’deydi. Bana sen yatırma elden alacağız, der; otoparkın aylık ödentisini elden alırlardı. Bazen götürüp yatırmışlar, bazen yatırmamışlar. Beni de kazıklamışlar. Ayrıca benden her ay AK Parti haraç keserdi. İktidar değişti. CHP geldi, böyle bir şey görmedim. Savcı çağırırsa gider ifade veririm’ diyor. Şimdi Abdullah Özdemir’e söylüyorum, AK Parti İl Başkanı’na. Kişi Bayrampaşa’da sizin ilçe yöneticiniz olan ve çağrıldığında ‘İfade veririm’ diyen Kaan Yürür. Haydi bakalım, haydi. ‘Gizlim yok, saklım yok, savcıya ifade veririm’ diyor. Eskiden, bakın belediye AK Parti’de iken, AK Partili Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Gemici işi böyle götürüyormuş, ‘İllallah’ dedirtiyormuş. Şimdi Akın Gürlek bir tarafta hiçbir suçu olmayanlar, bir tarafta AK Parti yöneticisinin itiraf ettiği geçen dönem yönetici. Haydi bakalım varsa memlekette hukuk hodri meydan, alın da göreyim onları da. Kaan Yürür, namusluca durumu anlatmak isteyen kişi. Suçlanan, İsmail Gemici. Ayrıca AK Parti il yöneticisi ‘Ya AK Parti’ye geçersin, ya Silivri’ye gidersin’ diyen kişiler. Buradan şimdi Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Bahçelievler’de vardır herhalde, eskiden guguklu saatler vardı. Biliyor musunuz? Şimdi hukuklu saat var. Eskiden guguk kuşu çıkıyordu, şimdi hukuk kuşu çıkıyor; Adalet Bakanı. Günde iki sefer çıkıyor, ‘Türkiye hukuk devletidir, Türkiye hukuk devletidir, yargı bağımsızdır.’ Haydi bakayım hukuk kuşu çık da söyle şimdi. Nasıl olmuş bu işler, nasıl? Hukuk kuşumuz Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç çık bakalım yine söyle, ‘Yargı bağımsızdır’ de.”

 

“MHP’DEN, SAYIN BAHÇELİ’DEN SİYASİ BEKLENTİM YOK AMA…”

 

“Bu burada bitmiyor arkadaşlar. En önemli kısmına geldik. Geçtiğimiz günlerde MHP’den Emin Sönmez ve Yasin Sönmez diye baba - oğul ihraç edildi. Yasin Sönmez, MHP’nin Bayrampaşa ilçe yöneticisiydi. İkisini birden içeri attılar. MHP de tutuklandıklarını görünce, gözaltını görünce disipline verdi, dün ihraç etti. Kişi Sayın Emin Sönmez diyormuş ki… Buradan Sayın Devlet Bahçeli’ye sesleniyorum. MHP’li, MHP’de hukuk ve seçilmiş işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımıza sesleniyorum. Emin Sönmez, Sayın Bahçeli’nin iyi tanıdığı biriymiş, zaman zaman Sayın Bahçeli ile görüşürmüş. Birden içeri atılmışlar ama Emin Sönmez’in ifadesi şu: ‘Bana Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’ya 1 milyon lira verdim de, bu kâğıdı imzala, işine gücüne devam et, dediler. Allah’tan korkarım. İftira atmam, Allah’tan korkarım, dedim. Beni yaka paça, oğlumu da beni de içeri koydular’ diyor. Sayın Bahçeli’den rica ediyorum. Sayın Bahçeli lütfen bir milletvekilinizi yarın düne kadar MHP’li kadim dostunuz Emin Sönmez‘e, yöneticiniz Yasin Sönmez’e yollayın. AK Toroslar çetesi bir ses kaydı bulmuş, üç sarhoştan. ‘Bir milyon lira verdiler’ diyorlarmış, ‘Duyduk.’ Ama öyle bir para yok. MHP’li işadamına ‘Ben verdim, dersen işine gücüne bakarsın yoksa bir miktar içeride yatarsın’ demişler. Buna bir MHP’li milletvekili yollamak, konuşmak bedava. Aksi takdirde bu AK Toroslar çetesinin önünü almak mümkün değil. Sayın Bahçeli şikâyet ediyor ya ‘İçişleri Bakanlığı’nda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde paralel yapı var.’ ‘Kahramanları uzaklaştırıyorlar, yerine bir cemaati dolduruyorlar. Yakında darbe de olur’ diye yazıyor Bahçeli’nin danışmanları. Paralel yapının kralı Çağlayan adliyesinde var, AK Toroslar çetesinde var. Buradan AK Parti ile MHP’nin arasına girmek niyetim hiç yok. Onu yanlış anlayıp yanlışı konuşuyorlar. Ama gelin Türkiye’de AK Toroslar çetesini de birlikte dağıtalım, paralel yapının da üstüne birlikte gidelim. Ben hukuku savunmak için, size açık çek veriyorum. Düne kadar MHP’lileri alıp ‘İftira atarsan, bu işten yırtarsın diye tehdit etmiş dimdik duran biri var’ diyorlar orada. Ben söyleyince HSK’ya ne suç duyuruları, ne tehditler, ne şantajlar, ne para teklifleri, ne ses kayıtları… Ama HSK kulağının üstüne yatıyor, duymuyor, konuşmuyor. AK Toroslar çetesine yol veriyor. Ama bu sefer bu MHP’li iş adamının beyanlarıyla Devlet Bey bu işe sahip çıkarsa bu AK Toroslar çetesinin de kirli çamaşırları ortaya çıkacak. Çağrıda bulunuyorum. Bir daha söylüyorum. Devlet Bey’den, MHP’den siyasi bir beklentim yok. Ama İçişleri Bakanlığı’ndaki rezalete de, Çağlayan’daki rezalete de Türk milleti adına el koymak için açık çek veriyorum.”

 

“RESUL EMRAH ŞAHAN’A APAR TOPAR TUTUKLAMA VERDİLER”

 

“322 gündür Ahmet Özer tutuklu. Geçtiğimiz günlerde olumlu açıklamalarla ‘Ahmet Özer, Ahmet Türk, belediyelerine dönmelidir, serbest kalmalıdır’ açıklamaları oldu. Ama Ahmet Özer bu davadan tutuksuz, başka davadan tutukladılar. Resul Emrah Şahan. Pırıl pırıl Şişli Belediye Başkanı Kent Uzlaşısı’ndan içerideydi. Kent Uzlaşısı’nın çöktüğü, bittiği, konuşulmayacağı, suç olmadığı anlaşıldı. Tutup apar topar bu sefer başka dosyadan tutuklama verdiler. Buradan açıkça söylüyoruz. Biz Meclis komisyonuna samimiyetimizden, sorun Meclis’te çözülsün diye girdik. 10 toplantıdır gayret ediyoruz. Yıllardır süren tarihi tutarlılığımızı sürdürüyoruz. Kürt’ün de Türk’ün de anasının gözyaşı dinsin istiyoruz. Memlekette barış olsun, paralar silahlara, paralar terörle mücadeleye gitmesin, emekçinin kursağından geçsin, yoksulların kursağından geçsin istiyoruz. Ancak görünen o ki birileri bu meseleyi istismar ediyor. Öncelikle şunu söyleyeyim: CHP komisyona hiçbir pazarlıkla girmedi, kimsenin ricasıyla girmedi, hiçbir şeyden korktuğundan girmedi. Bu fikrin sahibi olduğu için girdi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğu değil, olmadığı komisyonlardan korkun. Biz varsak yanlış olmaz. Ama bir yandan komisyon toplamak, İmralı uzlaşısı yapmak, sonra birer Kürt belediye meclis üyesi ki iddianameye yazmış, ‘Belediye kazanamayacak olan Kürtler’i listelerine koyarak Kürtler’den oy almak ve Kürtler’i belediye meclislerinde söz sahibi yapma’ suçu. Bu suç değil kardeşim. Bunun adı demokrasi, bunu da sonuna kadar savunuyoruz. Ne utanıyoruz ne çekiniyoruz. Belediye meclisinde fikir söylemekle terör olmaz. Ama işine gelince herkesi terörist ilan edip milli olanlar, işine gelince pazarlık masasına oturanlar, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bu konuda dil uzatamazlar. Kimse kusura bakmasın.”

 

“28,5’TAN 29 ERDOĞAN’I, ORADA OTURTMAYACAĞIZ”

 

“Aramızda en gencimiz Hikmet Çetin de var. Tüm zorluklara rağmen, tüm kumpaslara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi birdir, beraberdir. 21’inde Ankara’da, son kurultayda ortadan ikiye ayrılmış gibi görünen, birbiriyle yarıştığı ve şimdi de olunca sanki çatışacakları söylenen delegelerin tamamı tek vücut olmuştur, partiye karşı saldırıda 1,5 günde binin üzerinde imza noterden yollanmıştır. 196 İstanbul delegesi, 60 Parti Meclisi, Yüksek Disiplin, doğal delegeleri çıkarınca zaten sayı binin biraz üzerindedir. Neredeyse tüm delegeler partilerine sahip çıkmıştır. Son seçimde İstanbul’da iki taraf yarıştı, neredeyse 300 - 300. O seçimin galibi az bir farkla sizin evladınız Özgür Çelik’ti. Bugün delegelerin 560 tanesi omuz omuza verdi, Özgür Çelik’e ve partisine sahip çıkıyor. Bu yüzden söylemekten onur duyduğum, gurur duyduğum konu. Birileri sarayda plan yapadursun. Birileri Çağlayan’da ayarladığı hakime tam gününde başvuru yaptırıp parti üzerinde hesap yapadursun. Birileri kayyımlık hesabı yapsın, birileri kayyımcılık oynasın. Cumhuriyet Halk Partisi tüm üyeleriyle, milletvekilleriyle ve yöneticileriyle, eskileriyle, yenileriyle, yaşlılarıyla, gençleriyle, kol kola, omuz omuza hep beraber iktidara yürümektedir. Dokuz değil 99 dalga operasyon olsa, 55 değil 555 miting yapacağız. 28,5’tan 29 Erdoğan’ı, orada oturtmayacağız.”

 

“KARARLI BİR YÜRÜYÜŞLE İKTİDARA YÜRÜYORUZ”

 

“100 yıl önce olduğu gibi hiçbir zorluğu kendimize engel görmeyerek, hiçbir şeyden korkmayarak, var gücümüzle bir kez daha memleketi yoksulluktan kurtarmak için, bir kez daha memleketi esaretten, tek adam rejiminden kurtarmak için, gençlere yasaksız bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa, yasakların yasak olduğu bir Türkiye hediye etmek için kararlılıkla yürüyoruz. Cumhurbaşkanı Adayımızla, büyükşehir belediye başkanlarımızla, il ve ilçe belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle, her biriyle ayrı ayrı gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi örgütüyle kesin, kararlı bir yürüyüşle iktidara yürüyoruz. Bu yolda sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Türkiye’nin bütün demokratları hep birlikte yürüyoruz. Bu yürüyüşe bu gece olduğu gibi, bu muhteşem Bahçelievler son bahar akşamında olduğu gibi omuz verecek misiniz? Birlikte yürüyecek miyiz? Birlikte başaracak mıyız? Haydi o zaman yürüyelim arkadaşlar.”

Haber: Cumhuriyet+Halk TV

Görseller: BRTAJANS (TV'den)

 

 

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.