İstanbul
10 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4045.6
  • BIST
    9.391
  • BTC
    94584.048$

Özel'den CHP Van Mitingi'nde önemli mesajlar

Özel'den CHP Van Mitingi'nde önemli mesajlar
Silivri (Marmara) Cezaevi'ndeki Ekrem İmamoğlu için CHP'nin düzenleyeceği beşinci mitingin adresi bu kez Van... CHP Lideri Özgür Özel, Van'da kayyum olarak da görev yapan valinin, mitinge gelenleri örtülü tehdit ettiğini söyledi. Özel, " Vali efendi, valiliğini bil! Oturduğun yerde otur! Oturduğun yerde otur!" dedi.

CHP, 23 Mart'ta tutuklanan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için mitinglere devam ediyor.

CHP mitinglerin ilk adımını Samsun'da attı. Samsun mitinginin ardından, Yozgat, Konya ve Mersin mitingleri yapıldı. CHP beşinci mitingini de Van da düzenlemeye karar verdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Van'daki miting için sabah saatlerinde kente geldi. Havalimanı çıkışında konuşan Özel, İmralı Süreci'ndeki kritik adımlara ilişkin de konuşacağını bildirdi. Özel, Van'dan dikkat çeken mesajlar vereceğini bildirdi.

ÖZGÜR ÖZEL'den dikkat çekin mesajlar: 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel:

"KALELER BİTMİŞTİR"

Bugün güneşin şehrindeyiz. Bugün saklanan feryatları, gizlenen umutları taşın altından çıkarmaya, bugün bu meydanda bir miting yapmaya değil, barışın ve adaletin sesini duyurmaya, barışın ve adaletin umudunu haykırmaya, bu meydanda baskılara, zulme, kayyuma, halkın iradesini tanımayanlara, darbecilere, cuntacılara karşı eylem yapmaya geldik Van'a! Eylem yapmaya!

Artık artık o eski siyaset dönemleri bitmiştir. Kaleler bitmiştir. Orası benim kalem, burası benim tapulu malım dönemi bitmiştir.

Buraya Konya'nın selamını getirdim. Buraya Mersin'in selamını getirdim. Yozgat'ın, Samsun'un selamını getirdim. Buradan selam almaya, selamınızı ta İzmir'e götürmeye geldim. Selam olsun Van'a! Selam olsun Konya'ya! Konya'nın selamı Van'da, Van'ın selamı İzmir'de çınladıkça barışın karşıtları, dostluğun karşıtları, bu memleketteki Türkü Kürde kırdırmak isteyen, Alevi'yi Sünni'ye düşman gösterenlerin bütün oyunları bozulacak.

"CHP'NİN KALELERİ VAN'A FEDA OLSUN"

Bir olacağız, hep birlikte başaracağız! Konya'ya, Konya'ya gidince, kimi diyor ki: "Özgür Özel, Cumhuriyet Halk Partisi, AKP'nin kalesine gitti." Kale male yok. Ne AKP'nin kalesi var artık ne CHP'nin kalesi. Artık tüm Türkiye, tüm şehirler, bu milletin, bu halkın, kardeşliğin kalesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kaleleri Van'a feda olsun! Size feda olsun! Biz demokrasiye inanmış bir gelenekten geliyoruz.

Öyle ki Van'da oyumuzun arttığı da oldu, çok düştüğü de oldu. 1957'de %57 oyu da gördük, 2015'te %1,5'u da gördük. Millet karar verdi, 5 vekilin beşini de aldık. Millet karar verdi, hiç milletvekili çıkaramadık. Millet karar verdi 1963'te, %70 oyla belediyeyi kazandık. Millet karar verdi, Van'da belediyesiz kaldık.

Ama hiçbir zaman hatayı Van'a, hatayı Vanlılara yüklemedik. Kusuru kendimizde bildik. "Kendimizi doğru anlatamadık." dedik. "Doğru söylemedik." dedik. "Yeterince çalışmadık." dedik. İşte şimdi artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin sadece bir parti olarak değil, Türkiye İttifakı diye söylediği, yani sosyal demokratlarla muhafazakar demokratları, muhafazakar demokratlarla milliyetçi demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları ve Türk'ün demokratıyla Kürt'ün demokratını birlikte kucaklayan Türkiye İttifakı'yla geldik!

Bu ittifak, bu ittifak, bu ittifak aslında sandığı savunan ittifaktır. Bu ittifak ya otokrasi ya demokrasi diyen ittifaktır. Bu ittifak önce demokrasiyi kurtaralım, ondan sonra aramızda yarışırız diyen ittifaktır. Bu ittifak tek adam anlayışına karşı halkın, halkların, milletin sesini duyan, duyuran ve eninde sonunda kazanacak olan ittifaktır. Demokrasi budur. Demokrasi kazananın yönettiği, kaybedenin sırasını beklediği rejimdir. Ama maalesef geçmişte demokrasiden istifade edenler, hatta "Ya biz demokrasi istemiyorduk." diyenlere, "Bir trendir. Bir trendir. İşimize gelince bineriz, işimize gelince ineriz." diyenler maalesef bugün sandığı, geldiği sandığı inkar etmekte, işlevsiz kılmaktadır. Bunun ilk örneği de, son örneği de Van'dadır. Van bu konuda dertlidir. 19- 2019 yılında BDP'den Sayın Bekir Kaya %53 oyla belediyeyi kazanmış ama ardından Van'ın iradesine kayyum atanmıştır. Ardından 2019 yılında HDP'li başkan,, birlikte sizlerin oylarıyla verdiğiniz %53 oyla, her iki kişiden birinin rızasıyla seçilmiş, göreve gelmiş ama yerine kayyum atanmıştır. 2024 seçimlerinde, daha bir yıl önce Vanlılar bu iki kayyuma, yani devletin "Seçsen de yönettirmem. Benim adayımı seçeceksin. Benim adayımı seçmezsen Van'ı size yönettirmeyeceğim." diyen inada karşı kendi iradelerini asla sakatlamamış...

"VALİ MEYDANA GELİNMEMESİ İÇİN ÖRTÜLÜ TEHDİTLERDE BULUNDU"

İnada karşı kendi iradelerini asla sakatlamamışlar. Oyu bırakın bu baskılardan sinmek, geri adım atmak, arttırarak %56'yla Sayın Abdullah Zeydan'ı ve Neslihan Şedal'ı Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı'na seçmişlerdir. Ancak ancak bu milleti tanımaz, Kürde düşman, Kürt'ün iradesine düşman irade yine üçüncü kez Van Büyükşehir'e kayyum atamış, kendi adayını seçmeyenlere atadığı valiyi kayyum olarak dayatmıştır. Güvenlik, valinin valiliğine sözüm yok. Emniyet tedbirlerine sözüm yok. Ancak valinin siyasetine sözüm var. Bir atanmış ve şu anda ayrıca Van'ın iradesine kayyum atanmış kişi bu meydana gelinmemesi için, gelinirse şöyle olur, böyle olur diye ricalar, örtülü tehditler, kulak çekmeler, mesaj vermeler... Vali efendi, valiliğini bil! Oturduğun yerde otur! Oturduğun yerde otur!

Ve ve Sayın Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal seçildiklerinde Van'ın bu iddialı, bu haklı, bu kendi iradesine sahip çıkan duruşuna daha ilk gün "Mazbatayı vermeyeceğiz. İkinci partiye mazbata vereceğiz." diye bir hazırlığa giriştiler. O gün Vanlılar bu hazırlığa karşı itiraz ederken bu arkamda duran kardeşleriniz, evlatlarınız, canlarınız, canlarım geldi sizinle birlikte mücadele ettiler, o mazbatayı söke söke aldılar. Biz kazandığımız seçimde kazanmasını biliriz. Kaybettiğimiz seçimde saygı göstermesini biliriz. Ama biz asla ve asla milletin iradesine karşı çıkılmasına, direnilmesine, kayyum atanmasına, haksız tutuklamalara geçit vermedik, bundan sonra da vermeyiz.

Şimdi gündemde bir süreç ayrıca değineceğim. Ama ben söyleyince, çıkıp da, çıkıp şunu söyleyince "Kürt sorunu vardır." deyince birileri kızıyor ya. Kürt sorununu, varlığını kabul etmeden göya, söylemeden çözeceklerini sanıyorlar ya.

"İŞTE SANA KÜRT SORUNU"

Bak kardeşim, Kürt sorunu nedir biliyor musun? Kürt sorunu tam da budur. Manisa'da Manisalı belediye başkanını seçiyor CHP'den, geçiyor yönetiyor. Osmaniye'de, Devlet Bey'in memleketinde belediye başkanı seçiliyor, gidiyor yönetiyor. Rize'de, Tayyip Bey'in memleketinde Rizeler kendini kim yönetecek diye karar veriyor, oy veriyor, seçiyor, yönetiyor. Van'a gelince, Diyarbakır'a gelince, Batman'a gelince, Mardin'e gelince "Siz belediye başkanı seçemezsiniz. Seçerseniz de yönettirmeyiz." diyor. İşte sana Kürt sorunu. Kürt sorunu budur, Kürt sorunu. O yüzden, o yüzden bu sorunları mutlaka hep birlikte demokrasiye ve birbirimize sarılarak çözeceğiz. Bakın, sadece demin değil. Evet, geçen dönem tam 49 tane belediyeye kayyum atadılar. Şu ana kadar tam 145 kez çeşitli dönemlerde Kürt'ün iradesine kayyum atadılar ve bizim de belediye başkanlarımıza, 3 belediyemize kayyum atadılar. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin en büyük ilçesi Esenyurt'un seçilmiş belediye başkanı, öz evladınız Ahmet Özer'dir. Buradan selam olsun Ahmet Özer'e.

"ÖZER'İN SUÇU ESENYURT'U BİR KÜRT OLARAK KAZANMAKTIR"

Ovacık'ta yapılanda, Ahmet Özer'e yapılanda aynı şeydir. Şimdi diyorlar ki: "Ahmet Özer terörle ilişkili." Bakın, Ahmet Özer'in suçu neymiş? Ahmet Özer'in suçu çözüme, barışa dair kitap yazmak. Ahmet Özer'in suçu, geçen sözüm sürecinde Abdullah Öcalan Ahmet Özer'in adını vermiş, "İyi bir akademisyendir, katkısı olur." diye. Bunu yazmışlar iddianameye. Ahmet Özer'in suçu memleketi Van'da bir evlat ölmüş, evlat. Anneyi aramış. Anneye demiş ki: "Başın sağ olsun. Başın sağ olsun. Ölen çocuğun gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirdin. Altı evlattan bir tanesi terör örgütü üyesiymiş." Bu yüzden terör örgütü üyesinin anasına "Kuvvetli evlat yetiştirdin." deyince terörü övmek oluyormuş. Bu sebepten Ahmet Özer içeride. Lafı eğip bükmeyelim. Açık açık konuşalım, açık açık. Ahmet Özer'in suçu Esenyurt'u bir Kürt olarak kazanmaktır. Kürt'ün iradesine de, Kürt'ün başarısına da tahammül yoktur. Bunu, bunu şöyle anlatayım: Allah gani gani rahmet eylesin. Çok yakın dostumdu. Hapisteyken de çok ziyaretine gittik arkamızdaki arkadaşlarla, bütün milletvekillerimizle. Sırrı Süreyya Önder, özel, özel bir hukukumuz vardı. Cezaevinden çıktı, geldi. Benim odanın önünden geçerken daldı içeri, sarıldı. İki üç ay önce cezaevinde son ziyaretimi yapmıştım. "Hoş geldin." dedim. "Otur." "Yok." dedi. "Racondur. Cezaevinde gelene, cezaevinden çıkınca ziyarete gidilir. Ama ilk çayı sende içersem bizim Demliler beni mahveder." dedi. "Önce bir kendi partime gideyim, sonra gelip çay içeyim." İşte o Sırrı Süreyya Önder, bana hayatının önemli bir sırrını da emanet eden Sırrı Süreyya Önder, o sırrı bir kez de burada hatırlatayım. Bir Cumhuriyet şarkısı filmini izlememi istedi. Daha ilk haftasıydı.

"O ZAMAN SIRRI BEY'İN RESMİNİ OKŞAMIYORLARDI"

Sordu: "Beğendin mi?" Dedim: "Çok beğendim." "Atatürk nasıl anlatılmış?" Dedim: "Çok güzel. Gözlerim yaşlı, üç kere ağladım." dedim. "Sana" dedi, "bir sır vereceğim. Namusuna emanettir." Dedim: "Başım üstüne." Dedi ki: "Ben ölene kadar söylemeyeceksin." Dedim: "Söz olsun." Dedi ki: "O filmin senaryosunu ben yazdım." Dedim: "Dedim ki: "Peki niye afişe yazmadın?" Dedi ki: "O zaman, tabii, Sırrı Bey'in resmini okşamıyorlardı o zaman. Sırrı Bey'i hapisten hapse sokuyorlardı. Sırrı Bey'e zulmediyorlardı rahmetliye. Onu, onu şeytanlaştırıyorlardı. Ona terör örgütünü övmekten ceza veriyorlardı." Dedi ki: "Ya beni yazarsak filmde oynayanın, çalışanın, emekçinin emeğine yazık olur. Filmi kötülerler. 'Sırrı yapmış.' derler, kusur bulurlar. Bu sende dursun. Ne zaman ölürüm, o zaman bunu sen söylersin." "Niye?" dedim, "bana emanet?" "Ya partinin birinci genel başkanını anlatmışım, sonuncusuna emanet ediyorum. Kime edeceğim?" dedi. "Kime edeceğim?" Şimdi Sırrı Bey bu Ahmet Özer'in durumuna ilişkin, sizin seçip de kayyum atanmasına ilişkin meselede şöyle söylerdi, şöyle söyledi hep. Derdi ki: "Bu ülkede Kürtler doğru söylüyorlar. Doğru söylüyor söyleyenler. Bu ülkede Kürtler her şey oluyor." "Olur abi." dedi. "Her şey olur. Bakan olabilir Kürt. Kürt başbakan olabilir. Kürtten cumhurbaşkanı olabilir. Kürtten Genelkurmay Başkanı da oluyor. Kürtler bir tek Kürt olamıyor." dedi. "Kürt olamıyor." Kürt, Kürtlüğünü söylerse, Kürt Kürt olarak bir yere gelirse o zaman ona huzur vermiyorlar." dedi. İşte o huzuru kaçıranlara karşı bu meydana huzur bulmaya, kucaklaşmaya geldik hep beraber.

Ve 19 Mart 19 Mart günü aynı darbenin bir benzeri bu sefer Türkiye'nin en bilindik metropolüne, büyük şehrine yapıldı. İstanbul'un üç kez, birincisi 2019'da, hazmedemediler, mazbatasını iptal ettiler. 60 gün sonra bu sefer 806.000 farkla 5 yıl yönetti. Odasının yanında 300 tane müfettişle 5 yıl yönetti, bir çöp kusur bulamadılar. Onun önceki döneme ait bulduğu yolsuzluk dosyalarına el koydular, işlem yapmadılar ama kendi döneminde de tek kusur bulamadılar. Karşısına başbakan çıkardılar, Binali Yıldırım'ı, hem de meclis başkanı iken, başaramadılar.

Şehircilik bakanını koyup "Bu işten en iyi bu anlar." dediler, İstanbulluyu ikna edemediler. 1.100.000 farkla İstanbul'u kazanan Ekrem Başkan'a hazımsızlıktan, "Yarın İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır, Türkiye'yi kazanır." lafına, kendi lafına inanıp İstanbul'un iradesine kayyum atamak istediler. Terör soruşturması açtılar. Suç, suç, batıdaki Kürtleri belediye meclislerine koyarak yönetimde söz sahibi yapmak, böyle yazmışlar.

Eğer bu suçsa bu suçun tamamını bütün Cumhuriyet Halk Partililer hep birlikte üstleniyoruz! Bu darbeye, bu darbeye hem terör yaftasına hem de mali konularla ilgili iftiralara elbette inanmadık. Millet inanmadı. Millet bu konuda gözünü kulağını açtı, dinlemeye çalıştı. TRT'den, yandaş kanallardan dünya kadar yalana, iftiraya hep birazdan büyük bir mücadele ile direndik ve doğruları anlatmaya çalıştık. Şöyle ki bu darbe girişimi olduğunda koştuk, Saraçhane'ye gittik, binaya girdik, 7 gün 7 gece o binadan ayrılmadan kayyum ihtimaline direndik.

Orada tek başına dursak başaramazdık. Sadece milletvekilleriyle, sadece belediye meclis üyeleriyle de bu iş olmazdı. Dedik ki eylem yasağına rağmen, neredeyse sokağa çıkma yasağı var. Tarihi Yarımada'ya giden köprüler kaldırılmış, gelen vapur seferleri durdurulmuş, metro istasyonları kapatılmış, 10 kilometre çevrelenmiş noktada "Ne olacaksa bugün, bu akşam olacak." dedik. Başta gençler ve her yaştan ama demokrasiye, iradesine sahip çıkan yüz binler, milyonlar 7 gün 7 gece Saraçhane'ye geldiler, direndiler, darbeyi ve darbecileri geri püskürttüler. Helal olsun Saraçhane'ye! Helal olsun demokrasiyi savunanlara! İşte o günden sonra, o günden sonra köprüyü geçip, 7 gün orada miting yaptıktan sonra, köprüyü geçip Maltepe'de 2.2 milyon kişiyle tarihinin en büyük mitingini yapıp Anadolu'ya geçtik. O gün bugün çarşamba akşamları İstanbul'un bir ilçesinde, darbenin olduğu çarşamba gününün gecesinde bir ilçede, cumartesi ya da pazar günü Anadolu'nun bir köşesinde.

Öyle CHP'nin gücüne falan bakıp değil, %1.2 oy aldığımız Yozgat'a da giderek, milletvekilini az farkla kaçırdığımız Van'a da koşup gelerek, Ege'ye de giderek, İç Anadolu'da Konya'da da miting yaparak bu mücadeleyi sürdürüyoruz ve bütün bu meydanlardan hep birlikte haykırıyoruz: Ekrem Başkan'a, arkadaşlarımıza özgürlük istiyoruz. Ekrem İmamoğlu serbest kalmalıdır. Tutuksuz yargılanmalıdır. Cesaretiniz varsa yargılama TRT'den yayınlanmalıdır! Hodri meydan!

Meydanlarda, meydanlarda sadece Ekrem Başkan'ı, Cumhuriyet Halk Partililerin özgürlüklerini değil, hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm siyasi tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Biz Selahattin Demirtaş'ın özgürlüğünü de savunuyoruz. Bu güzel meydan Van Van Selahattin Demirtaş'ı hayır sever. Başkanlan birlikte 5 yıl boyunca Zeydan Başkan ona hücresinde, hücresinde arkadaşlık ederken Van da Selahattin Başkan'a gönlünden en çok sahip çıkan illerden biri oldu. Selam olsun Selahattin Başkan'a! Ancak sadece Selahattin Başkan'ın değil, hem Ekrem Başkan'ın, tutuklu belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerinin ve Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın, tüm siyasi tutsakların özgürlüğünü savunuyoruz. Çünkü başımızda şöyle bir şey var: Şunu her meydanda anlattım, anlatacağım. Saraçhane'ye ilk çıktığımızda zaferli gençler de geldi, demli gençler de oradaydılar. Birisi Selahattin Başkan'ın özgürlüğünü, biri Ümit Başkan'ın özgürlüğünü alkışlıyordu. Birininkini öbürü homurdanıyordu, öbürünkünü öbürü. Ama yukarıda biri vardı, ikisinin de başkanını o almıştı. Bununkine bu sevinince o da seviniyordu. Bununkine bu sevinince o da seviniyordu. İkisi de kaybediyor, hep o kazanıyordu. Bu oyunu bozmak için şöyle haykırdık: "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber! Kurtuluş yok ya hep beraber! Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber!

Yaptığı darbe, yaptığı darbe bugüne kadar her birimize, her birimize ₺27.000 yara açtı. Kundaktaki bebeğe de, yatalak nineye de 86 milyona ₺27.000 kaybettirdi şu ana kadar. Bu darbeye harcadığı parayla çiftçilerin, bütün Türkiye'deki çiftçilerin bankalara bütün borçları faiziyle bir kapanıyor ve paranın yarısı daha kalıyor. Her çiftçiye borcu kadar daha para verebilirsin. Bu parayla emeklilere ₺14.000 değil, ₺30.000 verebiliyorsun ve bunu 10 yıl boyunca yapabiliyorsun. Bu parayla Vanlı amcam, teyzem hastaneliksizlikten yakınır ya, 200 tane 800 yataklı, tam teşekküllü hastane yapabiliyorsun. Bu parayla Kredi Yurtlar Kurumu'ndan ₺3.000 kredi verdikleri, beğenmedikleri Ecevit'in verdiği krediyle 4 gr altın alınıyordu. ₺3.000'yla 1 gr altın alamazsın, ₺4.000 gramın altını. KYK kredisini ₺3.000'dan bütün öğrenciler için ₺30.000'a çıkarabiliyorsun aylık, ₺30.000'a. Onun için biz Van'ın, ki Türkiye'deki işsizlik sorunu büyük ama Van'da tam iki katı sorun, tam iki katı. Ve Van'da, doğunun incisi Van'da, güneşin şehri Van'da, Van Denizi'nin kenarında boşu boşuna "Dünyada Van, ahirette iman." denmişken maalesef Van Denizi'nin kenarında kurulu bu güzelim şehir yıllardır ihmal edilmiş durumda. Eğitimde, sağlıkta ülke ortalamasının tamamen gerisinde, en kötü yerlerde. Kişi başına milli gelir sıralamasında Van son beşin içinde. Bakın, Türkiye'de kişi başına milli gelir düşük, fakiriz ama Türkiye ortalaması üç, Van'ınki bir. Türkiye'nin ortalamasının üçte biri. İradesine saygı duyulmayan bu kentte maalesef yoksulluk da, işsizlik de Türkiye'nin bile çok çok üzerinde. Ve Van'a verdikleri hiçbir sözü tutmuyorlar ve Van'da Vanlılar kendi başlarına, bir başlarına mücadele ederken Vanlıların yüzünü güldürenlerle bugün buraya gelirken otelin önünde karşılaştım. Vanspor, Vanspor'un aslanları, kahraman Vansporlular! Tut bakalım başkan, tut bir görsünler! İkinci ligde play-off oynuyor. Maçlarını kazanacaklar, birinci lige çıkacaklar. Biz de Van'ın başarısını yürekten alkışlayacağız.

2025-05-10-13-23-48-00-00-16-21-still001.jpg
"Bu il başkanım, milletvekili adayımızdı. 160-170 oyla hakkını yediler. 18.000, 18.000 geçersiz oy yaptılar. Tekrar sayacaklardı, sayıma hile karıştıracaklardı. İktidar geri çekti, hakkını yedi ama mücadele veriyor. Ona sahip çıkın, partiye sahip çıkın, eninde sonunda hakkımızı alacağız."

İMRALI SÜRECİ AÇIKLAMASI

Şimdi esas meselenin sonuna gelirken bugünlerde çok konuşulan, adına bir şey koymadıkları, "Çözüm süreci" bile demedikleri, "Barış süreci" diyemedikleri, süreç süreciyle ilgili bir şey söyleyeyim. Sırrı Başkan gelip anlattığında rahmetli, "Bunun adına ne diyeceğiz?" dedim. Dedi ki: "Bir adı yoktur." "Peki nasıl ilerleyeceğiz?" dedim. Dedi ki: "Geçen sefer denedik, uğraştık, başımıza da iş açtık ama ben vazgeçmem, devam ediyorum. Geçen sefer 'Önce çözüm, sonra barış.' dedik, olmadı. Şimdi 'Önce barış, sonra çözüm.' diyoruz." Dedim ki: "Sırrı Başkan, böyle olur mu? Bu işin bir garantörü var mı?" dedim. Dedi ki: "Garantörü falan yoktur. Garantörü sensin, garantörü benim. Bu süreci kim sahiplenirse, bu sürecin garantörü biziz. Hiçbir çıkar beklemeden barışı savunanlar olacak bu sürecin garantörü." dedi. Şimdi, şimdi öyle günlerden geçiyoruz ki bu topraklar çok fırtınalardan geçti. Savaş vurdu, sel vurdu, deprem vurdu ama adaletsizliğin ve eşitsizliğin vurduğu kadar bu coğrafyayı hiçbir şey bulmadı. Bir süredir bu yeni süreç ilerliyor. Biz Kürt meselesini inkar edenlerden hiç olmadık, hep doğru yerde, tarihin doğru yerinde durduk. Bu sorunun var olduğunu, çözülmesi gerektiğini savunduk en başından beri. Samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı, meclis zemininde çözülmesi gerektiğini, mağdurların, şehit ailelerinin, gazilerin, bu süreçte zarar gören herkesin ortak rızasıyla, mutabakatıyla, anaların gözyaşının dinmesini savunduk. Partimizde kendi komisyonumuzu kurduk. Çalıştılar, hazırlandılar ve çalışmaya da devam ediyorlar. Terörün bitmesi, barışın gelmesi için atılan ve atılacak, samimi, kandırmaya, aldatmaya, pazarlığa yönelik olmayan her adımı destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Bu uğurda ömrünü barış yolunda harcayan Sırrı Süreyya Önder'i buradan ruhuna değsin diye bir yürekten şöyle kuvvetle alkışlayalım. Bu ülkenin tüm vatandaşları cumhuriyetin eşit hissedarlarıdır. "Çanakkale'de Türk'le Kürt yan yana, koyun koyuna yatıyor." lafı metafor değildir. Gidip gördüğünüzde bir Türk'le bir Kürt'ün nasıl bir mezarı paylaştığını görürüz. Onun için bu konuda adım atmayanlar, senelerce karşısında duranlar, bir adım atınca biz onu mahcup edip tutarsızlığını, haksızlığını, geçmişteki zehirli dillerini hatırlatmak yerine aksine atılan her adım kıymetlidir, dedik. Hatta dedik ki: "Katkı vereceğiz. Biz Kürtlere bir devlet vadedeceğiz." Bunu kesip biçip yalana çevirirken şöyle bir şey gördük, şöyle bir şeyi.

CHP VAN İL KADIN KOLLARI BAŞKANI RAHATSIZLANDI

Özgür Özel konuşurken, CHP Van İl Başkanı Beyhan Aslan'ın tansiyonu düştü. Ayakta durmakta zorlanan Aslan'ı bir vatandaş fark etti. Özel, ardından duruma hemen müdahale etti.

2025-05-10-13-24-38-00-04-01-57-still001.jpg

Ve ve dedik ki: Biz Kürtlerin bu devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kendi devletleri olarak, eşit haklara sahip oldukları, sahip çıktıkları uğrunda dedelerinin can verdiği bu devleti kendi devletleri bildikleri kadar demokratik, atılması gereken hangi adım varsa bu adımların hepsini hep birlikte atacağız. Buradan bir kez daha söylüyorum: Efendim, terörsüz Türkiye'ye ne diyorsunuz? Biz terörün durmasını savunuyoruz. Terörsüz Türkiye'ye "Evet." diyoruz. Bugünlerde beklenen bir haberle, terör örgütünün silah bırakacak olmasıyla ilgili haberin bir an önce gelmesini, silahların bırakılmasını sonuna kadar destekliyoruz ve ardından birileri var olduğunu söyleyince kıssa da meclis zemininde bugün Kürtlerin kendini eşit hissetmediği her türlü kötü, yanlış, eksik uygulamaları düzeltecek yasal adımların hep birlikte atılmasını ve en başta, en başta kayyum uygulamasının son bulmasını, siyasi tutsakların özgür kalmasını bekliyoruz.

İMAMOĞLU'NUN VANLILARA MESAJI OKUNDU | 12.40

CHP Van İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu, Silivri'deki İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun Vanlılara mektubunu okundu:

“BU KARANLIK GÜNLERDEN KURTULACAĞIZ”

Mektubuna, Van Denizi’nin kıyısındaki cesur ve kararlı yürekler merhaba...” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Türkiye’yi umuda kavuşturma yolunda bir durak olarak gördüğüm Silivri Cezaevi’nden, hepinize en içten selamlarımı gönderiyorum. Gönlüm, bugün buluştuğunuz meydanda sizlerle birlikte olmayı isterdi. Türkiye’ye hukuku çok gören, halkın iradesini hiçe sayanlar, buna engel oldular. Hükümleri şimdilik buna yetse de milletimizin yüreğindeki, dualarındaki yerimizi azaltmaya güçleri yetmez... Meydanı dolduran genci yaşlısı, kadını erkeği, Van’ın asil evlatları; cesaretiniz, umudunuz ve kararlılığınız için size teşekkür ediyorum. Hep birlikte bize yaşatılan bu karanlık günlerden kurtulacağız, buna yürekten inanıyorum. Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün sesi, bugün Van denizinin kıyısından yükseliyor. Bu sesi kısmaya çalışanlar, bu iradeyi bastırmaya çalışanlar bilsin ki; başaramayacaklar.”

“ZİNCİRLER KIRILACAK, MİLLET İRADESİNİ ÇİĞNEYENLER GİDECEK”

“Türkiye’nin dört bir yanında, halkın iradesine kumpas kuranlar, aynı karanlık aklın temsilcileridir. Adil rekabetten kaçan, koltuklarını korumanın ihtirasıyla yanıp tutuşan ve her türlü hukuksuzluğu gözlerini kırpmadan yapanlar, Van’da, İstanbul’da ve Türkiye’nin her yerinde, baskıyla milleti esir almaya çalışıyor. Van’a ne yaptıklarını biliyoruz. Seçimi kazanamayınca, nasıl AK Parti adayını başkan yapmaya çalıştıklarını, neden Van’a kayyım atadıklarını, Van’ı nasıl bir OHAL düzeniyle yönettiklerini biliyoruz. Az kaldı; zincirler kırılacak, millet iradesini çiğneyenler gidecek ve bizim de dallarımız yeşerecektir. Bir tebessümü bu aziz millete çok görenler gittiğinde, Van’ın da yüzü gülecektir.”

VANLI ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI PROF. DR. AHMET ÖZER’İ ANDI

“İstanbul’un kaderi de Van’ın kaderi de birdir. Bize; İstanbul’a, Van’a, Türkiye’ye her türlü kumpası kuranların ilk hangimize saldırdığını biliyorsunuz. Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer, kaybetme korkusundan eli ayağına dolanan bu darbecilerin hukuksuz kumpasları yüzünden cezaevindedir. Van’ın evladı, bu ülke için yıllarca akademide çalışmış, evlatlarımıza eğitim vermiş, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Esenyurt’un ve Van’ın gelişmesi için çalışmış olan başkanımız Sayın Ahmet Özer’in özgürlüğüne kavuşmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu garabet düzeni, hepimizin ortak mücadelesiyle sona erecek. Barışa, umuda, Türkiye’nin güzel geleceğine birlikte yürüyeceğiz. Van’ın meydanlarında yükselen bu ses, İstanbul’un meydanlarında, Anadolu’nun her köşesinde yankılanıyor. Milletin sesi, hiçbir baskıyı ve engellemeyi dinlemeden yükseliyor.”

“BİLMEDİKLERİ BİR ŞEY VAR”

“Sevgili kardeşlerim; bizim bu millete hizmet etmek, onun sesine ses olmak, çocuklarımıza, gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çıktığımız yolu, diplomamı iptal ederek, cezaevine koyarak durdurmaya çalışıyorlar. Ama bilmedikleri bir şey var: Biz yola ikbal derdiyle değil, bu ülkeye, bu millete olan bağlılığımız ve sorumluluk duygumuzla çıktık. Hak yemeyen, hakkını yedirmeyenler olarak, milletin hakkını da kimseye yedirmemek için çıktık. Cezaevi, mücadele azmimizi kırmak bir yana, adil ve müreffeh Türkiye’yi var etme yolundaki kararlılığımızı arttırmıştır. Zindanda bulunduğum süreci, Türkiye’nin geleceği için çalışmakla değerlendiriyorum.”

“VAN İÇİN BÜYÜK PLANLARIMIZ VAR”

“Ülkemizi hak ettiğine kavuşturma yolunda, Van için büyük planlarımız vardır. Biz Van’ı, bir sınır kenti olarak görmüyoruz. Aksine, bulunduğu coğrafyada bir ufuk kenti olarak görüyoruz. Van sadece doğunun incisi değil, geleceğin merkezidir. İnşallah millet iradesi kararını verip, bizlere emaneti devrettiğinde, Van Türkiye’nin uluslararası ticaret merkezlerinden biri olacaktır. Van, ülkemiz için düşündüğümüz ticaret yolları ve sanayi entegrasyonu modelinin baş şehirlerinden bir tanesidir. Geçmişin ve geleceğin ticaret yollarının üzerinde bulunan Van, sanayiyle de buluşunca, Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri haline gelecektir. Gençlerimiz için Van’da istihdam oluşacak, Van’ın Türkiye’ye kattığı ekonomik değer, Van’a hizmet için kullanılacaktır. Türkiye, büyük bir ülkedir; Van, büyük bir şehirdir. Biz, Van’ın hak ettiği payı, ilgiyi ve hizmeti almasını sağlayacak, Vanlıların yüzünü güldüreceğiz.”

“UMUDU DİRİ TUTUN”

“Sizlere, iradenize sahip çıktığınız, bu onurlu mücadelede dimdik durduğunuz için tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Hiç mahsun olmayın, umudu diri tutun, haklı bir mücadelenin sonunda ferah günlere kavuşacağız. Hep birlikte, özgür ve adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.
O güne dek hepinizi Allaha emanet ediyorum. Ekrem İmamoğlu.”

AHMET ÖZER'DEN HEMŞEHRİLERİNE MEKTUP | 12.35

İstanbul Esenyurt'un tutuklanan Vanlı Belediye Başkanı Ahmet Özer'in kızı Seraf Özer:

Ve Profesör Doktor Ahmet Özer, kıymetli babamın mektubunu okuyorum. Güneşin kenti, doğduğum kadim toprağın cesur yürekleri, Ahmedi Hani'nin gönül dostları, Fakih-i Teyran'ın arkadaşları. Hun bihar hatin, ser sara ser çava hatin.

Değerli halkımız, kıymetli kardeşlerim, size bu satırları Silivri'deki hücremden yazıyorum. Bedenim Silivri'de ama yüreğim Van meydanında sizlerle birlikte atıyor. Zira bedenimizi hapsedebilirler ama ruhumuzu asla! Değerli hemşehrilerim, bir şafak operasyonuyla beni alıp Silivri zindanına koydular. Başkanı olduğum Erciş belediyesine ise kayyum atadılar. Halk iradesini gasp ettiler. Türkiye'nin en büyük ilçesini Vanlı bir Kürdün yönetmesini hazmedemediler. Batıdaki Kürtlere temsil hakkı verdik diye bizleri yargılıyorlar. 100.000 Vanlının yaşadığı Erciş'te Kürtlere temsil hakkı almışsa biz bundan ancak gurur duyarız. Cumhuriyet Halk Partisi Kürtlere temsil hakkı verdi diye bize karşı kumpas kurdular. Demokratik Güç Birliği'ni terörize ediyorlar. Kürtler batıda kendilerini temsil edemez diyorlar. Oysa demokrasinin ilk şartı temsildir, adalettir. Adalet ve temsiliyet zaafa uğrarsa devlet zaafa uğrar. Değerli hemşehrilerim, sürekli milli irade den bahsedenler sizin de iradenizi hiçe saydılar. Van'ımızın değerli başkanları, Abdullah Zeydan Başkan'la Necmettin Başkan'ı görevlerinden alıp yerlerine kayyum atadılar. Van halkının iradesini gasp ettiler. Ama dün olduğu gibi bugün de bu haksızlığa geçit vermeyeceğiz. Bunun için el birliğiyle mücadele edeceğiz. Çünkü haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Biz asla dilsiz şeytan olmayacağız.

"İKTİDARIN KORKULU RÜYASI EKREM İMAMOĞLU"

  • Silivri zindanındaki hücremde dimdik ayaktayım. Hepimiz adına mücadelemi sürdürüyorum. Her zaman başı dik bir hemşehriniz olarak sizi asla mahcup etmedim ve hiçbir zaman asla mahcup etmeyeceğim. Her zaman gurur duyacağınız bir kardeşiniz olacağım.
  • Değerli kardeşlerim, bugün adalet ve özgürlük mücadelemizin lideri Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel sizlerle. Bugün iktidarın korkulu rüyası Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun kalbi sizlerle. Silivri'de birlikte yattığımız Bekir Kaya başkanımızla birlikte yüreğimiz sizlerle atıyor. Hep birlikte Van'a bin selam, Tuşba'nın yiğit insanlarına bin selam olsun.

"KÜRT SORUNUNU BİZ ÇÖZECEĞİZ"

  • Kardeşlerim, bu iktidar yıllardır Van'ımızı ihmal etti. Van halkını işsizliğe, yoksulluğa mahkum etti. Uyguladıkları yanlış ve taraflı politikalarla hayvancılığı, tarımı yok ettiler. Güzelin Van Gölü'nü, efsanevi Akdamar'ı, kadim Van Kalesi'ni, benim doğup büyüdüğüm Muradiye Şelalesi'ni unutturdular. Van'ımızın tarihi turistik değerlerini yok saydılar. Güzelliklerini ve turizmini bitirdiler. Ama merak etmeyin. Karanlık koyulaşıyorsa şafak sökmek üzeredir. Ülkemizin demokrasi şafağındayız. Silivri zindanında beraber tutuklu olduğum, yol arkadaşı olmaktan onur duyduğum Sayın İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı seçeceğiz. İmamoğlu'nun ilk seçimde sizlerin de desteğiyle seçileceğine yürekten inanıyorum. Haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe son vereceğiz. Yoksulluğu, yasakları hep birlikte bitireceğiz. Yıllardır iktidar tarafından sürüncemede bırakılan Kürt sorununu biz çözeceğiz, biz!

"BARIŞ SÜRECİ MUTLAKA BAŞARIYLA SONUÇLANMALI"

  • Sürdürülen barış süreci mutlaka başarıyla sonuçlanmalı. Onurlu ve kalıcı bir barış inşa edilmeli. Kürt sorunu demokratik bir biçimde çözülmelidir. Değerli dostlar, biz Ekrem Başkan'la birlikte Van ile kurduğumuz gönül köprüsünü hizmet köprüsüyle buluşturacağız. Bizim birlikte çalışmamızı hazmedemediler. Kurduğumuz hizmet masasını devirdiler. Ama biz kararlıyız, bunu mutlaka sürdüreceğiz. Ülkemizin demokrasi şafağında, üretimde, bölüşümde, özgür günlerde birlikte olacağız. Bu zorba despotik düzene son vereceğiz. Van'ın yıllardır değişmeyen makus talihini hep birlikte yeneceğiz. Mücadeleye devam! Van'a, köklerime, hemşehrilerime bin selam. Silivri 9 No'lu, Profesör Doktor Ahmet Özer, Erciş'in seçilmiş belediye başkanı.

HaberKaynak:Halk TV Haber Merkezi

Görseller: BRTAJANS (TV'den)

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.