İstanbul
03 Eylül, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    41.14
  • EURO
    48.33
  • ALTIN
    4443.9
  • BIST
    11.372
  • BTC
    115944.00$

Özgür Özel Halk TV'ye konuştu: Teslim olmak geleneğimizde yok!

Özgür Özel Halk TV'ye konuştu: Teslim olmak geleneğimizde yok!
Halk TV ekranlarında Kürşad Oğuz, Fikret Bila ve Sinem Fıstıkoğlu'nun sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kayyum olmayı kabul eden Gürsel Tekin'i partiden ihraç ettiklerini söyledi. CHP Lideri, operasyonlar nedeniyle komisyondan çıkıp çıkmayacaklarına dair soruya da yanıt verdi. Özel, operasyonlar için "Teslim olmak geleneğimizde yok" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Halk TV'de gazeteciler Fikret Bila, Kürşad Oğuz ve Sinem Fıstıkoğlu'nun sorularını yanıtladı.

CHP İstanbul Yönetimi'nin görevden alınması kararını tanımadıklarını ifade eden Özel, kayyum olmayı kabul eden Gürsel Tekin'i partiden ihraç ettiklerini söyledi.

CHP İSTANBUL YÖNETİMİ GÖREVDEN ALINDI

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararla CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetim kurulunu görevden alındı. Mahkeme İstanbul İl Başkanlığı’na geçici olarak Gürsel Tekin, Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap'ı atadı.

ÖZGÜR ÖZEL KARAR SONRASI HALK TV'DE

CHP İstanbul Yönetimi'nin görevden alınmasının ardından genel merkezde Olağanüstü MYK toplantısına katılan Özgür Özel, toplantı sonrası Halk TV canlı yayınına konuk oldu.

zel.jpg
CHP Lideri Özgür Özel Halk TV'de

"9 mahkeme reddetti 10’uncuda tutturdular" diyen CHP Lideri Özgür Özel, İstanbul'da 196 delegenin ve CHP İstanbul Yönetimi'nin görevden alınmasına ilişkin Halk TV yayınında şunları söyledi:

  • "Bu 10. denemeydi. 10. denemede tutturdular diye özetleyeyim. Ankara'da altı, İstanbul'da dört tane dava var. Bu dava, dört davanın bir bileşimi. Ankara'da da altı davanın bir bileşimi bir dava yürüyor. Asliye Hukuk Mahkemelerine başvuruyorlar ve diyorlar ki, işte "İstanbul İl Kongresi'ni iptal edin." ya da "CHP'nin kurultayını iptal edin." ve "Tedbir kararı verin." Yani mahkemeyi daha görmeden, görevdekileri uzaklaştırın. Bunu bugüne kadar dokuz ayrı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin başkanı reddetti.
  • Sebebi de şu, hatta bunu böyle bu konunun uzmanı hukukçular, hukukçu arkadaşlarım şöyle anlatıyorlar. "Bu davada tedbir kararı verilemez çünkü doğrudan sonuç doğurur. Şimdi, yönetimin uzaklaştırılmasını talep ediyorsun bir gerekçeyle, daha doğrusu yapılan kongrenin iptalini talep ediyorsun. İptal olursa yönetim uzaklaşacak. Sen bunu yapmadan ilk günden iptal et." diyorsun. Bunu dokuz mahkeme reddetti. 10'uncuda tutturdular. 11'incisini de bugün bir Akın Gürlek, bir birleştirme kararıyla yapmaya çalışıyor.
  • Yani o da diyor ki, "Nihayet tutturdunuz. Sürece ben de vaziyet ediyorum." deyip kendince, kendince baş kötü olarak bu kötülükten de benim haberim var. Dolayısıyla en baştakinin haberi var. Sayın Erdoğan'ın talimat ve direktifleriyle biz sizinle uğraşıyorduk. Nihayet bu kadar hukuksuzluğu kabul edebilecek bir asliye hukuk mahkemesi bulduk." deyip zil takıp oynuyor bugün."

Kürşad Oğuz'un polis eşliğinde kayyumun göreve getirilmesi hakkında sorusuna yanıt veren Özel, "Şerefli Türk polisini bu iğrençliğe alet etmesinler." dedi.

"KARARI TANIMIYORUZ"

"Ankara'da böyle bir hakim bulamadıkları için İstanbul'daki bir hakime bu kararı aldırmışlar. Bu durum, hukuk sistemi açısından tamamen bir kanunsuzluk hali olduğu için Anayasa Mahkemesi'ne de bu durum açısından tedbir talebiyle başvuracağız. Bunların hepsini teker teker yaparız." diyen CHP Genel Başkanı AKP'nin kararı savunması halinde MHP'nin de siyaseten zarar göreceğini şöyle ifade etti:

"Ne sonuç doğuracak? Siyaseten Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, eğer bu kararı onlarla birlikte savunacak olurlarsa, Milliyetçi Hareket Partisi'nin siyasete zarar göreceği, muhalefetin ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin birbirine daha sıkı sarılacağı bir siyasi sonuç doğurur bu. Bugüne kadar seçim sonuçlarını yargı yoluyla değiştirmeye çalışmak ne sonuç verdiyse, örneğin İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı ilk seçim iptal olduğu gece, fark 13 bindi. 60 gün sonra yapılan seçimlerde fark 806 bine çıktı. Millet sevmiyor böyle şeyleri. O yüzden siyaseten son derece güçlü olan ve güçlenmekte olan pozisyonumuzu tahkim eder bu.

  • Ama hukuken neler olacak, o tartışmanın detaylarını hukukçulara bırakmayı tercih ederim. Ama biz ne yapacağız derseniz, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hukuken yapılması gereken her adımı atacağız. Hukukçu arkadaşlar bakıyorlar. Örneğin, mahkemeye itiraz edilecek elbette. Mahkemenin kararına istinafta itiraz edilecek elbette. Ama bir yandan bu mahkemenin yaptığı bu iş Türkiye'de seçim hukukunu askıya alıyor.
  • "Bu açıdan Yüksek Seçim Kurulu'na ve yine bu mahkemenin aldığı karar Türkiye'de, bir asliye hukuk mahkemesi, İstanbul'daki bir asliye hukuk mahkemesi. Bundan önceki bütün asliye hukuk mahkemeleri hep ne yaptı? Gelen davayı görevsizlikle dedi, Ankara'ya yolladı. Çünkü siyasi partilerin genel merkezleri Ankara'dadır. İllerin tüzel kişilikleri yoktur. Siyasi partilerin ve onların illerdeki yönetimlerinin aleyhine açılan davalar Ankara'da görülür."

43e1760b-75f9-491c-9355-2a4e87e193b3.jpg

Sinem Fıstıkoğlu'nun bu kararı 15 Eylül'deki mahkemede yapılabilecek kayyum hamlesinin ön hazırlığı olarak görüp görmediğine dair sorusuna Özel şöyle yanıt verdi:

  • "Bu olursa, bakın bu yolu bir açarsanız, Türkiye'de yarın iktidar değişti, geldi bir asliye hukuk mahkemesi, yeni iktidar dedi ki, bir tane uygun hakim buldu oraya. Bunların yaptığı gibi. "MHP'nin kongresini iptal ettim, AKP'nin kongresini iptal ettim, bilmem ne." Ya hukuk güvencesi diye bir şey yok. Seçimin kesinleşmesi diye bir mevzu var.
  • O zaman kimsenin aldığı mazbatanın bir değeri yok. Sen bunu yapmaya kalktığında, sen bunu yapmaya kalktığında, Türkiye'de artık seçilmiş hiçbir kimsenin garantisi olmuyor. Yarın bir asliye hukuk mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal ettim derse ne olur? Tedbir uyguladım derse.
  • O seçimde bugünkü ne diyor? "Bir delil olmamakla birlikte delil olabilecek kadar kuvvetli bilmem neler söylendiğinden tedbiren aldım." Bir asliye hukuk mahkemesi, İstanbul İl Kongresi'ni iptal ettiği gibi, ki o da İstanbul İl Seçim Kurulu'yla, İlçe Seçim Kurulu'yla, itiraz durumunda il ve YSK ile kesinleşiyor. YSK'nin verdiği Cumhurbaşkanlığına ilişkin seçimle ilgili kararı tedbiren kaldırdım, beş kişiyi kayyum atadım derse ne diyeceksin?"

"HER ŞEYE HAZIRLIKLIYIZ"

Hakkında hazırlanan fezlekeler için de Fikret Bila'nın "Hakkınızda daha önce de fezlekeler düzenleyip meclise göndermişlerdi ama Meclis Başkanı onları zaten komisyona havale etmiyordu. Meclisin de geleneği budur aslında, siyasi tarihi olarak. Ama şimdi komisyona havale kararı da aldı Meclis Başkanlığı. Bunu da dikkate alırsanız acaba iktidarın yargı eliyle sizin üzerinizde bir tasarrufa hazırlandığı gibi bir duyumunuz veya beklentiniz var mı?" şeklindeki sorusuna Özel, her şeye hazırlıklı olduklarını belirterek şu yanıtı verdi:

  • "Bunların hepsini bekliyoruz. Zaten tarihe bu hukuksuzluklarıyla geçiyorlar. Yani aslında bunlar kendileri hakkındaki iddianameyi kabartıyor. O kadarını net olarak söyleyeyim yani. Bu kadar suç işlenmez. Ama burada bir mesele var. Psikolojik üstünlüğün muhalefette olduğunu atları gibi biliyorlar ve bunun bir çoğunluk enerjisine dönüştüğünü de görüyorlar.
  • Bu psikolojik üstünlük, temelini ahlaki üstünlükten, haklılıktan alıyor. Haksız birisi psikolojik üstünlük elde edemez rakiplerine karşı. Haksız bir parti elde edemez. Haklıysanız olur. Millet haklıyı haksızı gözünden tanır. Çıkıp da meydanlara birisi eline mikrofonu alacak, "Bu yolsuzluk iddialarına inanmayın." diyecek ve bu millet belagatla buna inanacak, öyle mi? Bu millet kimin hırsız, kimin hırsız olmadığını görüyor."

"SANDIĞA KASTEDEN BİR YARGI DARBESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

"Mesela bizim MYK toplantısındaki kararlılığı, gücü, milletin birbirine verdiği desteği, "Şunu şöyle yapabiliriz, bunu böyle yapabiliriz." Ben bir umutsuzluk hali görmedim. Ne MYK'de. İstanbul İl Başkanı'na telefon açtım, "Başkanım, geçmiş olsun." dedim. Karşımdaki ses tonu, "Sağ olun genel başkanım. Üstesinden geliriz inşallah." Ya genel başkanım, "Bizi de görevden aldılar." diyen yok karşımda yani. Çünkü o görevini asliye hukuk mahkemesinden almamış ki. O görevini bu partinin kuruluş ilkelerinden almış." diyen Özel şunları söyledi:

  • "O yüzden biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak arkamızdaki meydanlardaki o çoğunluk enerjisini, psikolojik üstünlükten, ahlaki üstünlükten alıyoruz. Bu insanlara tek talebim, bu çoğunluk enerjisini artırarak sürdürmeleri. Tek kurtuluş orada. Bir başka kurtuluş yok. Rejime kasteden Anayasa değişikliği yapmışlardı. Şimdi sandığa kasteden bir yargı darbesiyle karşı karşıyayız."

"CHP'Yİ ORTADAN KALDIRMA NİYETLERİ VAR"

Kararın CHP'yi durduramadakları için verildiğinden bahseden Özel, "Bugün MYK'da bir değerli genel başkan yardımcım şöyle bir şey dedi. "Genel başkanım, demek ki bunlar ekonomiyi de düzeltemeyeceklerini anlamışlar." dedi. Çünkü ekonomiyi düzeltebilecek olsa, belki seçimi kazanabilir. "Biz ekonomiyi düzeltemeyeceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'ni yenemeyeceğiz. Her şeyi göze alalım ve CHP'yi ortadan kaldıralım." Böyle bir niyetleri var." dedi ve Atatürk'ün partisini ortadan kaldırmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini ifade etti. Özel şöyle konuştu:

“Şimdi Atatürk'ün kurduğu partiyi ortadan kaldırmak sana nasip olur mu? Bu millet savaş meydanlarında kurulmuş partiyi Asliye Ceza Mahkemelerinde sana kapattırır mı veya işlemez hale getirtirir mi? Yüzün tutuyorsa kapatma davası aç. Bir onu yapmadılar.”

"MİTİNGLERE DEVAM EDECEĞİZ"

Olağanüstü MYK toplantısında durum ile ilgili Sinem Fıstıkoğlu'nun ne kararlar aldıklarına dair sorusuna yanıt veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mahkemenin verdiği kararın yok hükmünde olduğunu vurgulayarak mitinglere devam edeceklerini ifade etti.

Özel, şöyle konuştu:

  • "Yarın ilk önce çok önemli bir işim var benim. O işimin önüne kimse geçemez. Yarın saat 11'de Nehir'i kazandığı okuluna kaydettireceğiz. Ferdi'nin kızı sevgili nehri Mimarlık Fakültesi kazanmıştı. Onu okuluna kaydettireceğim velisi olarak. O görevimi yapacağım. Ondan sonra da mücadeleye devam edeceğiz. Diğer tarafı, işin şu: Yarın akşam Zeytinburnu'nda zaten bir miting planlanmıştı.
  • Bu yapılan büyük haksızlığa karşı, buna tepki gösteren herkesi, bütün İstanbulluları, İstanbul'un bütün demokratlarını Zeytinburnu'na davet ediyoruz. Saraçhane İBB'ye kayyum atama girişiminin ve direnişin sembolik mekanıydı. Ancak burada il başkanlığı seçimi iptal edilmeye çalışıldığı için bütün ilçeler bizim açımızdan, 39 ilçemizde mücadele alanı ve yarınki Zeytinburnu'ndaki miting alanı değiştirmiyoruz. Bu meseleye de tepki göstereceğimiz, zaten bu mesele 19 Mart darbe sürecinin son geldiği evredir. Bu mitingimizi yapacağız."

11c0be47-90cf-4a0f-b433-38780c09b1af.jpg

AKP'nin mitinglerden rahatsız olduğundan bahseden Özel, "Toplanmamıza yasak getiriyorlar. Biz onların vapurları bağladığı, köprüleri kaldırdığı, metroları durdurduğu gün 1 milyon 150 bin kişi, 1 milyon 200 bin kişi Saraçhane'de olmuşuz. O yüzden onların icazetiyle toplanmadığımız için onların da icazetiyle dağılmıyoruz. İcap ettirdiği gün, dağılmamak üzere toplanırız. Tek meydanda değil, çok meydanda toplanırız. Yüz binler, 1 milyonlar değil, 10 milyonlar toplanırız. Meselenin özü şuna dair: Burada anayasayı askıya alan, sandıktan vazgeçen bir iktidar var." dedi.

"GÜRSEL TEKİN'İ PARTİDEN İHRAÇ ETTİK"

Kayyum olarak atanan Gürsel Tekin hakkında da konuşan CHP Lideri Özgür Özel, daha önce istifa ettiğini söyleyen ancak herhangi bir dilekçe vermediği ortaya çıkan Tekin'i partiden ihraç ettiklerini söyledi.

Öte yandan Özel, görevi kabul edecek olanları da partiden ihraç edeceklerini şöyle ifade etti:

  • "Özgür Çelik, İstanbul İl Başkanımızdır. Görevinin başındadır, görevine devam ediyor. İsminden bağımsız olarak atanan kayyum heyetinden, görevi kabul edeceğini anladığımız, açıklaması o yönde olan kişiyi partiden ihraç ettik. Kendisini tedbirli şekilde, yani karar alındığı an parti üyeliği sona eriyor. Tedbirli şekilde Yüksek Disiplin Kurulu'na verdik ve partiden ihraç ettik.
  • Bu, Gürsel Tekin olsa olur, bir başka isim olsa olur. Bu saray düzeninin, bu yargı kumpasına "Ben görev yaparım." diyen diğer dört arkadaşın açıklamalarını bilmediğimiz için onlar çok yakın takibimizde olan partililerimiz, geçmişte ilçe başkanlığı görevleri yapmışlar. Eğer onlar "Biz görevi kabul ediyoruz." derlerse onlar da ihraç edilecek."

"SINIRLARI ÇİZİLMİŞ BİR MUHALEFET OLARAK OTURACAĞIMA, MÜCADELEMİ YAPARIM"

CHP'ye kayyum atanması ihtilaminde ekonominin çökeceğinden bahseden Özel, "O kayyum atama meselesinin bu ekonomiye vurduğu ağır darbenin, fiyatlardaki yükselişini herkes biliyor. Sokağa çıktığımızda herkes biliyor. Bu iktidar, bu yaptıklarıyla, yani "Ekrem İmamoğlu korkusuyla, bırakırsak bu Cumhurbaşkanlığı'na yürüyor, CHP'ye bunu cumhurbaşkanı adayı yapacak." "Ne gün toplanıyorlar ön seçim için? 23'ü. 19'unda alalım, 4 gün gözaltı süresi verelim." Bizden beklediler ki, "23'ündeki seçimi iptal edelim." Etmeyince, "23'ünde tutuklayalım, koyalım." Beklediler ki vazgeçeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini Ankara'da siyaset yapmaya çağırması hakkında konuşan CHP Genel başkanı şunları söyledi:

  • "Bana diyor ki, "Ankara'ya git, partinin başında otur." Bu ne demek? Anadolu'yu gezersen seni partinin başından indiririm. Beni tehdit ediyor. Beni partinin başından indirmekle tehdit ediyorlar. Ben de onlara diyorum ki, 'Partinin başında, sizin dediğiniz gibi, tarif edilmiş bir muhalefet olarak, sınırları çizilmiş bir muhalefet olarak oturacağıma, mücadelemi yaparım, hadi gelin indirin.' İndirirsen millet kimi indiriyor görürüz."

"MHP'YE KOALİSYON OLALIM DEMİYORUM"

MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye yönelik olumlu ifadelerinin hatırlatıldığı soruya CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi:

  • "Şimdi, ben Devlet Bey'e, "Bırak AK Parti'yi, birlikte koalisyon olalım." demiyorum. Ben Devlet Bey'e, "Demokratikleşme ile ilgili ihtiyaç duyulursa birlikte adım at..." Ben AK Parti'yle de birlikte demokratikleşmeye... AK Parti'nin demokratikleşme kaygısı olmadığı için ve demokratikleşme ile ilgili yapılabilecek iyi şeyleri bırakın, mevcudu bozduğu için, "MHP'nin böyle bir şeyi varsa MHP'yle dahi birlikte olabiliriz." dedim. Devlet Bey bunu sanki "Efendim, işte AK Parti'yi bırak, birlikte siyaset yapalım. Siyasette birlikte olalım." gibi algılamak istemiş. Onun üstünden AK Parti'yle kendince nikah tazeliyor."
1736403575-kurdistan24.jpg
Devlet Bahçeli - Recep Tayyip Erdoğan

"ASLİYE HUKUK KARARIYLA MUHALEFETİ DİZAYN EDİYORLAR"

Asliye hukuk mahkemelerinin kararıyla siyasetin dizayn edilmeye çalışdığını belirten Özel Meral Akşener'in MHP Genel Başkanlığı'na aday olduğu kongreyi hatırlatarak şunları söyledi:

  • "Bir asliye hukuk mahkemesi kararıyla partisinde kaybettiği iktidarı kazananların, bugünkü iktidarın dümen suyuna girdiğini unutmadık mı diyeyim? Meral Akşener, Milliyetçi Hareket Partisi'nde 900 delegenin desteğini almışken filanca yerdeki asliye hukuk mahkemesinden gelip de yapılınca... Peki, İzmir'de şu anda İzmir milletvekili olan birisinin, MHP ile mahkeme arasında mekik dokuduğunu, AKP arasında mekik dokuduğunu, bir genel başkan yardımcısının ve MHP'nin asliye hukuk mahkemesiyle kurultay sürecinin durdurulduğunu, İYİ Partililerin partiden ayrıldığını, MHP'nin bölündüğünü ama MHP'nin AK Parti'yle birlikte rejim değişikliğine rıza gösterdiğini mi söyleyeyim?"
  • "Biz bunu yapmadığımız için, eğer partinin başından gideceksek ben giderim kardeşim partinin başından. Ben bu ülkeyi, AK Parti on yıl daha benim iktidarım, benim partideki iktidarım karşılığında, AK Parti asgari ücretliyi, AK Parti emekliyi ezecekse, gençlerin dörtte üçü yurt dışına gitmek isteyecekse, memura sefalet zamları verilecekse ben bunun karşısında partinin genel başkanı olacaksam olmaz olsun öyle genel başkanlık, reddediyorum. Denemesi bedava. Bir asliye hukuk mahkemesi düzeni üzerinden AK Parti'ye teslim olmuşlar."

"MHP'Yİ İKTİDARLARINA YEDEKLEDİLER"

MHP'nin o dönemin diyetini ödediğini ifade eden Özel şöyle konuştu:

  • "Cumhur İttifakı 15 Temmuz günü sokaklarda kuruldu diyor değil mi? 15 Temmuz akşamı MHP'nin yaptığı açıklama ortada. "Hiçbir ülkücü sokağa çıkmayacaktır. Asla polisle asker çatışmayacak, partimin mensupları taraf olmayacaktır." Hala duruyor sitesinde. Ben 15 Temmuz'da bu partiye herkesi toplayan, meclisi açma kararını savunan, darbeye karşı... 15 Temmuz akşamı sokaklarda kurulmuş. Asliye hukuk mahkemesinde kuruldu Cumhur İttifakı'nın temellerini attınız. 900 oyla Meral Akşener geliyordu, iktidar oluyordu partide, bir asliye hukuk mahkemesi kararıyla AK Parti'nin o zaman avukat, genç bir milletvekilinin aracılığıyla, sonra genel başkan yardımcısı da yaptılar, İzmir milletvekilinin aracılığıyla adım adım, tane tane biliyor, tarih biliyor bunları. Türkiye'de hukuk camiası bilmiyor mu?"
  • "Hangi asliye hukuk taklasıyla parti içindeki iktidarlarını korudular da ondan sonra? O aracılığı mı sağladı yani? Ben anlamak için soruyorum. Biraz isim, ismi de düşünüyorum kim olabilir diye. Ya MHP'nin kongresini Anadolu'daki bir asliye hukuk mahkemesinin marifetiyle, Meral Akşener'in yaptığı tüzük değişikliklerini iptal ettirip MHP'nin gelmekte olan kongresini, seçimli kongresini iptal ettirip bu yönetimi MHP'nin başında tutan, İYİ Parti, Meral Akşener ve ekibinin de partiden ayrılması bir asliye hukuk mahkemesinin marifetiyle oldu. Buna da AK Partililer aracılık ettiler, sonra da MHP'yi iktidarlarına yedeklediler. Bunu bilmeyen mi var? AK Parti marifetiyle oldu diyorsunuz yani. Elbette. Bunu bilmeyen mi var? MHP'nin bunun diyetini ödemediğini bilmeyen mi var?"
komisyon-aa-2386386.jpg
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

"KOMİSYONDAN ÇIKMAMIZ AKP'NİN İŞİNE YARAR"

Operasyonlar nedeniyle Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan CHP'li üyelerin çekilip çekilmeyeceği yönündeki soruya yanıt veren Özel, komisyonda çıkmalarının en çok AKP'nin işine yaracağını söyledi.

"Ben bu komisyona bizim arkadaşlara operasyon yapılmasın, bırakılsın, bilmem ne şartıyla girmedim ki... İşte operasyon oldu ya da "Bak, daha bırakmadılar, şimdi buradan çıkasın." Bu komisyon 18 Mart gününde kurulsaydı darbe sürecinden önce, girmeyecek miydik? O yüzden, sapla samanı, elmayla armudu ayırmak lazım birbirinden." diyen Özel, soruya şöyle yanıt verdi:

  • "Meclis, AK Parti'nin, MHP'nin mülkü değil. Meclisin komisyonuna girince onların bir yerine girmiş olmuyorsun. Milletin bir yerine gelip de verdiği görevi yapıyorsun. Milletin sana verdiği yetki doğrultusunda. Ama girerken dedim, şunu söyledik. "Biz burada anayasa konuşmayız." dedik. Önce bir sürü tartışma oldu.
  • Sonra, hatta o zaman Cumhuriyet'in manşetiydi. Her partiden kutuyu koymuş. Her parti ilk gün "Bu meclisin, bu komisyonun anayasa konuşmayacağını, anayasayı değiştirmeye çalışmayacağını" taahhüt ettiler. Altını çizdiler. Biz de memnuniyetimizi ifade ettik. Yine bu meclisle ilgili, sadece "Terörsüz Türkiye" noktasında... "Terörsüz Türkiye evet ama terörsüz ve demokratik Türkiye." dedik. Komisyonun adına "demokratikleşme", "demokrasi" kelimesinin konmasını istedik ve sağladık. Şimdi, bu perspektiften ilerlerken, burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu komisyonda olmamasını isteyen, en çok isteyen biri var, o da Recep Tayyip Erdoğan."

"İKTİDARIN TEK HEDEFİ İMAMOĞLU'NUN ADAYLIĞINA ENGEL OLMAK"

İktidarın temel hedefinni Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Adaylığı'na engel olmak olduğunu ifade eden Özel, şu sözleri sarf etti:

"Buna direndiğim için beni de partinin başından atmaya çalışıyor, uzaklaştırmaya çalışıyor. Diyorum ki, "Gel, hani sen, arzu ettiğin şartları yapmak için hukuku bu kadar ayaklar altına alma. Şartları biz sağlayalım sana. Birimiz aday olmayacağımızı söyleyelim, birimiz genel başkanlığı bırakalım seçime kadar." Ama seçime kadar otobüsün üstünden inmem. Ona da söz veremem. Yani, ben genel başkanlık, genel başkanlık unvanını bırakırım ama kampanyayı yaparım yani."

"BAŞSAVCININ YAPTIĞI SUÇ"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in Adli Yıl Açılış töreninde İBB'ye yönelik soruşturmayı "100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası." olarak tanımlamasına yanıt veren Özel, şunları söyledi:

"Bu açıklamayı yapması Adalet Bakanlığı'nın 152'ye taksim bir nolu genelgesinde, bu açıklama için HSK'den izin alması gerekiyor. İzin almış mı? İzin yok. İki, diyelim ki almış. HSK'nin 33 nolu genelgesine göre basın açıklamasının kamuoyunun, kişinin suçlu olduğuna ilişkin kanaati uyandıracak ya da hakim veya mahkemelerin olayları değerlendirmesinde ön yargılı davranmalarına sebep olacak mahiyette olmaması gerekir diyor. Eğer bir başsavcı, açıklama yapacaksa "Bizden izin alacak. Yaptığı açıklama kişilerin suçlu olduğuna ilişkin kanaat uyandıracak ya da hakim ve mahkemelerin olayları değerlendirmesinde ön yargılı davranmalarına sebep olamaz." Yani daha iddianame yazılmamış, yargılama başlamamış, deliller tartışılmamış, tanıklar dinlenmemiş, savunma yapılmamış. Son gün, mahkeme başkanının ve heyetin kanunla ve vicdanla verecekleri kararı şimdiden ilan ediyor."

Gürlek'in "Bizde sadece tanık beyanıyla tutuklu kimse yok, beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz. Varsa öyle birisi, söyleyin hemen ertesi gün tahliye edelim." ifadeleri hakkında sorulan soruya da yanıt veren Özel, şöyle konuştu:

  • "Şu kadarını söyleyeyim; ilk önce işte Çınar'dı, Meşe'ydi, Ladin'di falan üç tane odunun ifadeleriyle gizli tanık. Sonra o olmadı, milleti iftiracı yaparak. Ama Anayasa Mahkemesi diyor ki, "Gizli tanık beyanıyla tek başına olmaz. Birisinin sadece itirafçılık beyanıyla olmaz, somut delille destekleyeceksin." Nerede somut delil? Bir kör kuruş ispatlayabildin mi bugüne kadar?
  • O yüzden, ha yarın öbür gün o delilleri koyacak, iddia ettiği "Bu delildir" diyecek, o delilleri de tartışacağız. Vaktiyle bir MASAK raporu çıkardı. Ne oldu şimdi? Şimdi MASAK raporu diyen var mı? Peçete oldu gitti hepsi birden. Son MASAK raporunun, olanların dört katını dört kere tekrar ettiğini, ne dediler? "Yapay zeka yaptırdık, ondan yanlış çıktı" dediler. İlk MASAK raporunda arkadaşlarımız açısından bir liralık bir usulsüzlük saptanmadı. O yüzden tamamen yalan atıyor ve bu süreci çok haksız şekilde yürüttü."

"TÜRKİYE'DE ADALETİ TAYYİP ERDOĞAN'LA AKIN GÜRLEK YÖNETİYOR"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un kendisine yönelik "Eczacı hukuk" bilmez eleştirisine yanıt veren Özel, şunları söyledi:

  • "Sayın Tunç HSK'nın başkanı. Akın Gürlek HSK'dan izin almadan basın açıklaması yapıyor. Sayın Tunç bunun altında eziliyor, bir şey diyemiyor. Sayın Tunç HSK'ya bazı isimler istiyor, Akın Gürlek'le çatışıyorlar. Akın Gürlek, yerine bakan olmak istiyor. Akın Gürlek'in yaptığı her iş, Sayın Tunç'u paspas eden işler.
  • Bugün, eğer Yılmaz Tunç, HSK'nın genelgesine rağmen Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını baştan suçlu ilan edip masumiyet karinesini zedeliyorsa ve mahkeme daha görülmeye başlamadan hakimleri, savcıları etkileyecek açıklama yapıyorsa, Yılmaz Tunç buna disiplin işlemi yapmıyorsa, Yılmaz Tunç hiç konuşmasın. Yılmaz Tunç, Adalet Bakanlığı portresidir. Hani bir portresi olur ya şeylerin, gerçek bir portre.
  • Duvara asmışlar bunu Adalet Bakanı diye. Türkiye'de adaleti Tayyip Erdoğan'la Akın Gürlek yönetiyor. En kötü şekilde yönetiyorlar. Bu da hani Hababam Sınıfı'nda paşanın resmi var ya asılı, ha paşa resmi gibi duruyor orada. Tunç Paşa."

"YÜZYILIN EN BÜYÜK HAYSİYET CELLATLIĞIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

"Bu yüzyılın en büyük haysiyet cellatlığıyla karşı karşıyayız. Yüzyılın en büyük iftira kampanyasıyla karşı karşıyayız. Yüz yıl boyunca unutulmayacak ama hesabı da öbür dünyaya kalmayacak, bu dünyada da görülecek bir büyük saldırının altında." diyen Özel, İmamoğlu'nun Atatürk'ün partisini iktidar yapacağı için cezaevine atıldığını ifade ederek şunları söyledi:

  • "Ekrem İmamoğlu, öyle Beylikdüzü'nden çıkmış gelmiş herhangi bir siyasetçi falan değil. AK Parti'yi otuz sene sonra, AK Parti'nin elinden İstanbul'u alan, "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder." sözünü Tayyip Erdoğan'ın zihninde çınlatan, İstanbul'u üç kere üst üste kazanan, Tayyip Erdoğan'ın gösterdiği hiçbir adayın yenemediği, dört kez Tayyip Erdoğan adaylarını yenmiş birisini, Türkiye Cumhuriyeti'nin işte 102. yılında, bilemedin 103. yılında, bilemedin 104. yılında yeniden Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı yapıp Atatürk'ün partisini iktidar yapacak."
  • "Bu sebepten dolayı içeri alındı, atıldı Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu'nun suçu Erdoğan'ı yenme suçudur. Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluk gerekçesi, bu suça yeniden teşebbüs edecek olmasıdır. Ekrem İmamoğlu'nun "suç örgütü" diyor ya, o suç örgütü dediği, onun Erdoğan'ı yenme suçunu işlerken onunla birlikte iyi belediyecilik yapan arkadaşlarıdır ya da onunla birlikte çalışan bürokratlarıdır. Bunu bilmeyen kendini kandırır. Bu kadar net durum."

İBB soruşturmalarında tutuklanan isimlerin ailelerinden uzaktaki cezaevlerine sevk edilmesini hatırlatan Özel, şunları söyledi:

  • "Buradan o Akın Gürlek'e soruyorum. Kocaeli'ne sürdün Fatih Keleş'i. Bir gün bir arabayla aldın getirdin Çağlayan Adliyesi'ne. Bir odaya girdiniz. Bir başsavcı, üç savcı, Fatih Keleş. Avukat var mı? Yok. Ne yapıyorsunuz siz o odada? O odada yapılanın adı nedir? Avukat olmadan "Biz seni" diyorlar "sorguya çağırmadık." Demiş ki "Avukatımı istiyorum." Diyor ki "Biz seni sorguya çağırmadık, sohbete çağırdık." Peki Akın Bey, sen sohbete Kocaeli'nden getirirken o yolda trafik kazası olsa, Fatih Keleş'in başına bir şey gelse, "E sohbete geliyordu, vefat etti" mi diyeceksin ailesine, anasına, babasına, eşine, çocuğuna? Olacak iş mi? Hangi hukukta yazıyor? Olacak iş mi? Diyor ki, "İtirafçı olmaya zorlamak yok."
gjxtx3cxmaalvbv-1200x799.webp
Ekrem İmamoğlı - Özgür Özel - Mansur Yavaş

İMAMOĞLU ADAY OLAMAZSA KİM ADAY OLACAK?

İmamoğlu'nun adaylık yolunun tamamen kapatılması ihtimalinde Fikret Bila'nın "Aday Mansur Yavaş mı olacak?" sorusuna Özel, İmamoğlu'nun seçilerek aday olduğunu hatırlatarak "En doğru aday kimse onu aday yapacağız. Anketlerde kim öndeyse aday o olacak" şeklinde yanıt verdi.

Adaylığı konuşulan Mansur Yavaş'ın İmamoğlu'nun yedeği değil teminatı olduğunu belirten Özel, ayrıca kendisinin aday olmayacağınız bir kez daha ifade etti:

  • "Şu kadarını söyleyeyim, en doğru adayı aday göstereceğiz. Tabii birtakım gazeteci arkadaşlarla soru cevap üzerine, sonra soru olmadan sadece cevap üzerinden yorumlar çok doğru değil ama çok net bir şey söyleyeyim. Birincisi, biz Ekrem İmamoğlu'nu, daha doğrusu ben partinin genel başkanı olarak, bir genel başkan partinin doğal adayıdır. Aday olursan ilan edersin, olursun. Bunda Türkiye'deki siyaset sistemi de, Türkiye'deki siyasi gelenek de buna müsait. Geçmişte bunun örnekleri de çok oldu.
  • Hatta parlamenter sistemde partinin genel başkanı milletvekili adayı olur, seçimi hangi parti kazanırsa onun genel başkanına hükümeti kurma görevi verilir. Bunu bu yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı aday gösterdiği de oldu, aday göstermediği de oldu.
  • O yüzden de iki ihtimalin de olduğu bir yerde, ben adayın belirlenmesinde ya da kendisi aday olursa tartışmasız aday olabilen bir noktada olduğum için, objektif olamayacağı için bir faninin bu konularda, kendime baştan böyle bir kısıt koydum ve bu kurala da uyuyorum. Ben dedim ki, kendi adaylığımı, herkes bana çevrem de söyleyebilir, kendi adaylığımı bu partiye dayatmak yerine en doğru adayı belirlemenin teminatı olacağım."

CHP'nin seçim çalışmalarının 4-9 Eylül tarihleri arasında yeni bir aşamaya geçeceğinden de bahseden Özgür Özel şöyle konuştu:

  • "Program 4-9 Eylül haftası somutlanacak, sonra redaksiyon aşamasına geçecek artık yani üzerine. Ama ne zaman resmi kurultayımızı yapacağız bu olağan kurultayımızı, o kurultayı normalde üç gün yapıyorsak dört gün yapacağız.
  • Bir gün öncesinde yine tabii ki işin hukuken yapılması gereken adımları var. Yani madde madde okunuyor, varsa önergeler alınıyor, oylanıyor. O teknik kısmını da o gün halledeceğiz ve resmileşecek. Ama biz 4-9 Eylül'den sonra somutlanan alanlarda bunları konuşmaya başlayacağız. Yani beklemeyeceğiz ki aralık olsun kurultay şey olsun. Sanki 8 Eylül'de bir açıklama yapılacak gibi okumuştum. 8 Eylül gününde örgüt temsilcileri meclisi var.
  • Bunun doğal üyeleri önceki genel başkanlarımız, ben ama bütün il başkanlarımız, illerden oy oranımıza ve nüfuslarına oranlı bir takım şeyler, yani bir küçük kurultay çalışması içinde. 8 Eylül'de de önemli bir açıklama olacak. 9 Eylül daha sembolik bir gün tabii. Partimizin ikidir kuruluşu, hem 9 Eylül 23'te hem darbeden sonra açıldığı doğum günümüz, hem İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşu.
  • Bu anlamlı günde de daha sembolik, daha resmi, işte bir parti meclisi de toplayarak geleneksel olarak onu yapıyoruz biliyorsunuz. Hep birlikte Anıtkabir'e gideceğimiz, tabii bu şartlar altında bazı revizyonlar alabilir ama akşamına bir cumhuriyet konserinin olacağı bir güzel kuruluş haftasını planladık."
539jpg-hs033oexvk24-7k5b1sqoa.webp
Nuray Başaran'ın sorularını yanıtlayan Aziz İhsan Aktaş

ÖZEL'DEN AZİZ İHSAN AKTAŞ RÖPORTAJINA TEPKİ

İtirafçı Aziz İhsan Aktaş'ın Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün portresi önünde televizyon kanalına röportaj vermesi hakkında da konuşan Özel, "Ben dönüp de Aziz İhsan Aktaş 380 ihale almış, bunların 80'ini CHP'li belediyelerden almış ki bunların da 50'den fazlası önceki dönemden kalan ve devam eden ihaleler ya da sonlandırılan ama parası ödenen ihaleler. 300 tane de AK Parti'nin yönettiği belediyelerden ve kurumlardan almış." diyerek şu ifadelerde bulundu:

  • "Bir AK Partiliye soru yok, CHP'lilerin hepsini içeri attılar. Kütahya Belediyesi Aziz İhsan Aktaş'la en çok çalışan belediye, onun dosyasını ayırıp Kütahya'ya yolladılar Alim Işık'ın dosyasını, ki doğrusu odur. Bakın doğrusu odur. Bugün de Adana dosyasının ayrılıp yollanması, Adıyaman dosyasının ayrılıp yollanması lazım. Yani ben çok ağır laflar işitiyoruz MHP'den ama Kütahyalı Alim Işık'ı da getirin Silivri'ye atın demem. Kütahyalı Kütahya'da, Kütahya'da bir suç işlediği iddia ediliyorsa orada yargılanmalıdır."
  • "En çok Alim Işık'tan çok çalışan birisi varsa o da Aydın Özlem Çerçioğlu'ydu, ona da ya AK Parti'ye katılacaksın ya hapse atılacaksın dediler, o da AK Parti'ye katılmayı tercih etti. Orada da yanlış anlaşılmasın, Özlem Çerçioğlu'nun yolsuzluğu vardır demiyorum. Aziz İhsan Aktaş'la çokça çalışmış. Aziz İhsan Aktaş'la çalışmak suçsa bu kadar AK Partili niye dışarıda? Yok, suç değilse bizimkiler neden içeride? Böyle bir durumdayız."

Aktaş ile röportaj yapan Nuray Başaran hakkında da konuşan Özel, şunları söyledi:

  • "O kişi, daha önce "İBB Medya A.Ş. tarafından 1300 tane cep telefonu alındı, Cumhuriyet Halk Partisi delegelerine dağıtıldı." denen, geçmişte gazeteci unvanını taşıyan bir müsvette, bir tane cep telefonunun Medya A.Ş.'den alınıp dağıtıldığı ispat edilmedi. Ama o yalanı köpürtüp köpürtüp anlattılar, şimdi o yalandan geçtiler. Şimdi söylüyoruz, "CHP bunu söylüyor, beni hedef mi gösteriyor?" E bu yalanı atan sensin. Bu yalanı atan sensin. Şimdi ben o kişinin programına bilmem nesine niye yapacağım yani? Gündemime, şu ağzımdan çıkan nefes israf."

 

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.