© BRT

DÜNÜN 5'i BİRYERDESİ

Dün haberleştiremediğimiz 5 önemli olayı birarada sunuyoruz _İYİ Parti'nin Bursa Mitingi heyecan vericiydi -Akademisyen Cüneyt Akalın için başsağlığı ve cenaze programı -Akbelen köylüleri Maden Yasası'nı istemiyor -İrfan Uzun: “Ücretli öğretmenlik adalet değil, sessiz bir eşitsizliktir” -Diploma çetesi....

İYİ Parti Bursa’da “Birinci Vazifen” mitingi düzenledi: “Bu ihanet sürecine ‘hayır’ demek için buradayız”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bursa mitinginde “Terörsüz Türkiye” sürecini eleştirdi. Dervişoğlu, “Bu ihanet sürecine ‘hayır’ demek, ‘dur’ demek için buradayız” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bursa’da düzenlediği mitingde “Terörsüz Türkiye” sürecini eleştirdi. Dervişoğlu, İmralı’daki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın telkinleriyle kurulan komisyonu ihanet süreci olarak niteledi.

Dervişoğlu, “25 yıldır çözmeyip nemalananların” derdine ortak olmayacaklarını belirtti. İYİ Parti lideri, hükümeti terör örgütleriyle ortaklık yapmakla suçladı, “FETÖ’yle, İsrail’le, ABD ile faiz baronlarıyla yol yürüdüler” dedi.

Dervişoğlu Meclis’te farklı standart uygulandığını söyledi

Dervişoğlu, Meclis’te farklı standartların uygulandığını savundu. İYİ Parti lideri, partisinin 28. dönemde 128 kanun teklifi ve 533 araştırma önergesi verdiğini söyledi. Dervişoğlu, “Ya gündeme almamışlar ya da reddetmişler” diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı, “İmralı’daki teröristbaşı katil Abdullah Öcalan önerince Meclis’te hemen bir komisyon kuruyorlar” diyerek iktidarı eleştirdi. Dervişoğlu, “FETÖ’nün siyasi ayağını araştırma önerilerinin reddedildiğini” söyledi.

Müsavat Dervişoğlu ekonomik kriz ve sosyal sorunlara değindi

Mitingde ekonomik sorunlara da değinen Dervişoğlu, çiftçinin perişan durumda olduğunu söyledi. İYİ Parti lideri, “Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamıyor” dedi. Dervişoğlu, esnafın kepenk kapatma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Gençlerin geleceklerinden umutsuz olduğunu vurgulayan Dervişoğlu, “Yabancı ülkelerin konsoloslukları önünde istikbal kuyruğuna girmişler” diye konuştu. İYİ Parti Genel Başkanı, sınavlarda yolsuzluk yapıldığını ve liyakatin ayaklar altına alındığını iddia etti.

Eskişehir’deki orman yangınında 10 itfaiyecinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Dervişoğlu, “100 liralık fosforlu yeleklerle ateşe yürüttü evlatlarımızı” dedi. İYİ Parti lideri, “Peygamber Ocağı’nda askerlerin susuzluktan öldüğünü” söyledi.

Metan gazı nedeniyle 12 askerin şehit olduğunu söyleyen Dervişoğlu, “500 liralık aleti çok görmüşler evlatlarımıza” diye konuştu.

Cumhuriyet ve kimlik vurgusu

Dervişoğlu, “Kimliklere, dinlere, mezheplere, soya, sopa kör, sağır ve dilsiz bir devlet isterim” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı, vatandaşlığa dayalı eşitliği savundu, Türk kimliğinin birleştirici gücünü koruyacaklarını belirtti.

Müsavat Dervişoğlu, “Cumhuriyeti, ulus devleti bir terörist, bir delirmiş, bir de kendini padişah zannedenin hezeyanları uğruna peşkeş çektirmeyiz” diye konuştu.

Dervişoğlu Kürtlere seslendi

Kürtlere de seslenen Dervişoğlu, “Ben sizin düşmanınız, muarızınız değilim” dedi, anadili ve kimliği esirgeyecek bir hadsizliğin öznesi olmadığını belirtti.

Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti altında eşit hukuk, eşit muamele talep etmek toplumda başkalık isteyerek gerçekleşmez” diye konuştu. Müsavat Dervişoğlu, ayrılıkların mesafeler, mesafelerin de kopuşlar yarattığını söyledi.

Dervişoğlu, “Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmeye geldik” dedi.

Dervişoğlu, “Bu ihanet sürecine ‘hayır’ demek, ‘dur’ demek için buradayız” dedi. Müsavat Dervişoğlu, iktidarın Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğini söyledi, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganıyla mitingi sonlandırdı.

Akbelen’de köylülerden “Maden Yasası'nı tanımıyoruz” eylemi: “Toprağımızı, ağacımızı, geleceğimizi vermeyeceğiz”

 

 

Akbelen’de köylülerden “Maden Yasası'nı tanımıyoruz” eylemi: “Toprağımızı, ağacımızı, geleceğimizi vermeyeceğiz”

 
 

 

(MUĞLA) - Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’nde bulunan Akbelen Ormanı’nda köylüler, Meclis’ten geçen maden yasasına karşı bir araya geldi. ''Maden Yasası'nı tanımıyoruz'' sloganıyla düzenlenen eylemde konuşan Esra Işık, ''Sesimizi duymadılar. Çünkü bu Meclis, şirketlerin Meclisi olmuş'' dedi. 

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi'nde yer alan Akbelen Ormanı'nda köylüler, yeni Maden Yasası’na karşı protesto ve basın açıklaması gerçekleştirdi. “Maden Yasası'nı tanımıyoruz” sloganıyla düzenlenen eyleme çevreci yurttaşlar ve yaşam savunucuları da destek verdi. 

Köylüler adına açıklama yapan Esra Işık, mücadelelerinin yalnızca topraklarını korumak için değil, aynı zamanda demokrasi ve yurttaşlık hakları için olduğunu söyledi. 

''Başka bir memleketimiz yok''

Işık, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: 

''Bugün burada biz, bir karış toprağımızı da, bir dal zeytinimizi de, herhangi bir köyümüzü de, herhangi bir yaşam alanımızı da, tek bir ağacımızı da, hiçbir şeyimizi size vermeyeceğiz. Şirketlere vermeyeceğiz. Geleceğimizi peşkeş çekmeyeceğiz demek için buluştuk. Hemşerilerimiz, en son bir maden yasası geldi gündeme. Hepiniz gördünüz, hepiniz duydunuz çığlığınızı. O yüzden bugün buradasınız, bunu biliyoruz. Bu maden yasası geçmesin diye köy köy, kapı kapı dolaştık. Komşu köylerimize gittik. Buradan Ankara'ya defalarca kez yol teptik. Defalarca kez Meclis'in kapısına, Meclis'in içine gittik.

Ankara'nın sokaklarında yattık, kalktık biz yirmi gün. İnsanlarımız, seslerimizi duymadılar diye köylülerimiz bedenlerini açlığa yatırdılar. Aç kalacağız, bunu anlatmak için açlığa yatırdılar. Ama bizi duymadılar. Sesimizi duymadılar. Çünkü bu Meclis, şirketlerin Meclisi olmuş. Çünkü bu Meclis’in koltuklarında artık görüyoruz ki patronlar temsil ediliyor. Artık köylüler, yurttaşlar, vatandaşlar değil; patronlar, sermayedarlar, cebi dolular temsil ediliyor. Biz bunu birebir gördük, yaşadık. Meclise bizi almadılar. Meclis'in kapısına oturduk. Dedik ki, 'Bizi insan yerine koyuyorsanız gelirsiniz buraya. Buradan gitmiyoruz' dedik. Yedi saat boyunca Ankara'yı sel alan yağmurlar yağdı. Üzerimizden, altımızdan seller, sular geçti. İnanın bir adım ilerlemedik, kalkmadık, inat ettik. 'Geleceksiniz.' dedik. 'Biz insan yerine koyulmayı öğreteceğiz size' dedik. Biz de bu ülkenin yurttaşıyız. Bizi bu ülkenin yurttaşlığından kovdunuz, haberimiz mi yok' dedik. Meğer haberimiz yokmuş. Biz bu ülkenin yurttaşı değilmişiz artık. Bunu gördük. Şimdi topraklarımıza döndük. Çünkü burada bu mücadeleyi ilmek ilmek daha da öreceğiz, daha da büyüteceğiz. Sadece Muğla’da değil, Türkiye’de… Bu güzel memleketimizin, bu güzel topraklarımızın her bir karışında, her bir karışında bu mücadeleyi büyüteceğiz. Başka şansımız yok. Çünkü başka bir memleketimiz yok.'' 

İrfan Uzun: “Ücretli öğretmenlik adalet değil, sessiz bir eşitsizliktir”
 


Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun, ücretli öğretmenlerin yaşadığı güvencesizliğe dikkat çekerek, yeni dönemde ‘eşit işe eşit ücret’ anlayışının hayata geçirileceğini açıkladı.

AYNI SINIFTA, AYNI SORUMLULUKTA AMA EŞİTSİZ ÜCRET

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun, ücretli öğretmenliğin Türkiye eğitim sistemine yakışmadığını belirterek, “Aynı sınıfa girip aynı çocuklara ders veren, aynı sorumluluğu taşıyan ama farklı ücret alan, güvencesiz ve geleceksiz çalıştırılan binlerce öğretmenimiz var” şeklinde konuştu. Bu durumun sadece sosyal adalet açısından değil, eğitim kalitesi bakımından da kabul edilemez olduğunu vurguladı.

“BU, BİR SEÇİM VAADİ DEĞİL; YENİ BİR DÜZENİN KARARIDIR”

İrfan Uzun, partisinin öğretmen haklarına bakışını şu sözlerle özetledi:
“Bu insanlar yalnızca geçinmeye çalışmıyor; her sabah bir milletin vicdanını, kültürünü ve geleceğini ayağa kaldırıyor. Biz bu gerçeği yok sayan sisteme karşı yola çıktık. Çünkü eğitimin temeli, hakları teslim edilmiş öğretmendir.”

EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET, GÜVENCELİ GELECEK

Adalet Birlik Partisi olarak öğretmenlerin özlük haklarını güçlendirmeye kararlı olduklarını belirten Uzun, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

– Ücretli öğretmenlik geçici değil, güvenceli bir meslek haline getirilecek.
– Eşit işe eşit ücret ilkesi derhâl uygulanacak.
– Kadro, sosyal güvence ve özlük hakları yeniden düzenlenecek.
– Öğretmen, sadece sınıfta değil; devletin gözünde de hak ettiği saygıyı görecek.

“ONLARI SAYI DEĞİL, GELECEĞİN MİMARI OLARAK GÖRÜYORUZ”

İrfan Uzun, ücretli öğretmenlerin yaşadığı sorunların yalnızca bir istatistik gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Bizim için eğitim emekçisi, hiçbir zaman ‘idare edilmesi gereken bir sayı’ olmadı. Her biri bu ülkenin geleceğine yön veren isimlerdir. Onların haklarını teslim etmek sadece adalet değil, milletin yarınlarına duyduğumuz saygının da gereğidir.”

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun, sözlerini “Sözümüz söz: Ücretli öğretmenler yalnız değil. Biz varız. Ve birlikte başaracağız” şeklinde tamamladı.

 

Tam Türkiye’lik bir sahtekar ve dolandırıcı çetesi: Kaç kişiye sahte diploma verdikleri bile belli değil

İki ayrı iddianame ile ortaya çıkan sahte diploma ve ehliyet çetesinin lideri halen doktora yapan bir isim çıktı. Çete Ankara'da koca bir villayı 'Eğitim Merkezi' gibi gösterip bütün faaliyetini buradan yürütmüş. Sahte e-imzalarla kaç kişiye diploma ve ehliyet verdikleri bile bilinmiyor.

Türkiye özellikle ekonominin bozulmaya başladığı 2018’den itibaren sahtekarlık, dolandırıcılık ve sahtecilik yapan çetelerin oldukça yaygınlaştığı bir ülkeye dönüştü.

 

 

Bugüne kadar sayısız saadet zinciri ortaya çıktı, kripto dolandırıcılığı çok yaygın bir suç türü. Türkiye’de herkes hakkı olmayan şeylere ulaşmaya çalıştığından en yaygın suçlardan biri ehliyet sınavında kopya çekmeye çalışmak örneğin.

Sahte doktora ve yüksek lisans tezi hazırlama ilanlarının sosyal medyada serbestçe yayınlandığı ülkemizde son ortaya çıkan çete, pastanın kremasının üzerindeki çilek gibi: Sahte diploma çetesi.

Çete, kabaca çok sayıda üst düzey kamu görevlisinin elektronik imzalarının birer kopyasını edinmeyi başarmış, sonra da başta Milli Eğitim Bakanlığı ve en azından dört üniversitenin web sitelerine sızmış, bu sayede ellerindeki e-imzaları kullanarak ücretini verenlere ehliyetten lise ve üniversite diplomasına, hatta iddiaya göre profesörlük belgesine kadar pek çok şeyi üretmiş.

Bu sahtekarlığın boyutları yani toplamda kaç kişiye sahte üniversite diplomaları düzenlendiği veya kaç kişinin aslında ehliyet sınavında başarısız olduğu halde başarılı gibi gösterildiği henüz tam  olarak bilinmiyor. Gerçek boyut, tek tek her kamu kurumunun kendi içinde yapacağı kapsamlı araştırmalar sonrası ancak ortaya çıkabilir.

Çetenin başı doktora öğrencisi

Gündemdeki e-imza çetesinin başındaki ismin Düzce Üniversitesi’nde doktora yapan Ziya Kadiroğlu olduğu ortaya çıktı. Benzer suçlardan pek çok kez yargılanan Kadiroğlu 5 yıl da cezaevinde yatmış.

Çok sayıda kamu kurumundaki yöneticinin e-imzasını kopyalayarak sistemlere yetkisiz erişim sağlayıp sahte üniversite, lise diplomaları ve sürücü belgeleri düzenleyen şüphelilere yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 23’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde iki ayrı dava açtı.

Geçen mayıs ayında açılan ilk davada 134 şüpheli yer alırken temmuzda tamamlanan ikinci iddianameye 65 şüpheli daha eklendi. Her iki iddianamede başta Ziya Kadiroğlu, Gökay Celal Gülen, Zeynep Karacan’ın bulunduğu 6 şüphelinin sahte diploma organizasyonunu yöneten kişiler olduğu anlatıldı. Birinci iddianamede Milli Eğitim Bakanlığı ve Gazi Üniversitesi Rektörlüğü şikâyetçiler arasında yer aldı. İkinci iddianameye göre ise şüphelilerin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı, Başkan Yardımcısı ve YÖK Eğitim Öğretim Daire Başkanı ile 14 farklı üniversitenin Öğrenci İşleri Daire Başkanları veya personelinin e-imzalarını kopyaladıkları tespit edildi.

‘Ziya Hoca’ kendini böyle savundu

Dava dosyasında e-imza skandalının başındaki isim olarak ‘Ziya Hoca’ diye nitelendirilen Ziya Kadiroğlu gösterildi. Kadiroğlu, ifadelerinde benzer suçlardan daha önce ceza aldığını anlattı.  2010 ve 2012 yıllarında KPSS soruşturması kapsamında örgüt lideri olarak, 2016’da sahte diploma çetesi soruşturmasında yine örgüt lideri sıfatıyla yargılandığını kabul eden Kadiroğlu, toplamda 3 kez örgütsel suç kapsamında operasyon geçirip yargılandığını, bu davaların ulusal ve uluslararası basında konusu olduğunu, adının kamuoyunda hem suçlu hem de kahraman olarak anıldığını anlattı. Sanık Kadiroğlu, ülkedeki sınavlara yönelik yasal ya da yasadışı eğitim danışmanlıkları verildiğini söyleyerek kendisini savundu.

Kadiroğlu ayrıca 2010-2016 arasında, kamuoyunda “KPSS çetesi” bilinen dosya kapsamında örgüt lideri olarak yargılanmasına ilişkin, “Başkalarının yerine joker adayı sınava sokmam iddiaları ile ilgili olarak hakkımda işlem yapıldı. Daha sonra diploma ve atama çetesi olarak adlandırılan dosyada yargılandım ve cezalar aldım. 5 yıl cezaevinde kaldım. Yalnızca 2002 ve 2005’e ait iki dosyadan ceza aldım, diğer tüm dosyalardan beraat ettim. Haksız tutuklama nedeniyle tazminat kazandım” dedi. Kadiroğlu, Adana, Osmaniye, İstanbul ve Ankara’da hakkındaki soruşturmalar nedeniyle ifade verdiğini, halen Düzce Üniversitesi’nde doktora yaptığını da belirtti.

Her yere sızmışlar

İddianameye göre organizatörlerden şüpheli Gökay Celal Gülen’e ait elektronik materyaller üzerinde yapılan incelemede, pek çok kişiye ait kimlik bilgileri, sahte kimlik oluşturulmasına yarayacak nitelikte görsellerin yanı sıra çok sayıda kamu kurum ve kuruluşuna ait web sitelerine giriş tespit edildi.

Sahte kimlik kullanılmak suretiyle e-imza üretilen Milli Eğitim Bakanlığı  İşyeri Tabanlı Mesleki Eğitim Daire Başkanı’nın hesabına yetkisiz erişim sağladığına dair bulgular ele geçti.

İddianamede Gülen’in elektronik materyallerinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait “web tapu SMS modülü” içerikli belgeler, Tapu Kadastro Personeli M.Y.’ye ait kullanıcı hesabı üzerinden “Taşınmaz satış randevusu” içerikli belgeler de bulunduğu belirtildi. Hakkındaki suçlamaları reddeden Gülen, “Bu verilerin benimle alakası yoktur. Ziya Hoca’nın bana verdiği disklerden kalan veriler olabilir” dedi.

Sahtecilik konağı

İddianamelere göre, çete faaliyetlerinin büyük bölümü Ankara Ulus’ta bulunan TUZEM Akademi isimli lüks bir konakta yürütüldü. E-imza skandalının organizatörlerinden Mıhyeddin Yakışır ifadesinde, “Ulus’ta bulunan çok lüks bir şekilde döşenmiş, konak şeklinde yapılmış, içerisinde server’lardan tutun toplantı salonuna kadar her türlü detay düşünülen TUZEM Akademi isimli bir işyerinde işlemler devam etmektedir. İşyerinin ön kısmında normal uzaktan eğitim faaliyetleri ile ilgili sertifikalar düzenlenmekte olup, sanki normal okul gibi görünüm verilerek arka tarafta tüm bu illegal işlemler yapılmaktadır. Bu işyeri Zeynep adına kayıtlıdır” dedi.

Operasyondan iki gün önce TUZEM Akademi isimli işyerinin kamera kayıtlarının silindiği tespit edildi. Şüpheli Karacan’ın diğer şüpheli Gülen ile yakalandıkları takdirde ne şekilde savunma yapacaklarını konuştuklarına ilişkin mesaj kayıtlarına da ulaşıldı.

YÖK ve üniversitelerde büyük soruşturma

Çetenin eylemleri sonucu üniversitelere öğretim görevlisi, akademisyen olarak yerleştirilen Türkiye geneli 400’den fazla kişi bulunduğu, birçoğunun doçent ve profesör olduğu iddiası soruşturmayı yeni bir boyuta taşıdı.

YÖK davanın da seyrini değiştiren ifadeyle ilgili harekete geçti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar iddianamedeki bilgiler ve ifadelerde geçen isimler üzerinden kurul bünyesinde soruşturma açarken geçen perşembe günü de ilgili üniversitelere yazı göndererek soruşturma açmaları talimatını verdi. Prof. Özvar “Çok ciddi bir hadise. İki koldan soruşturma yapacağız. Hem biz hem de ilgili üniversiteler ayrı ayrı soruşturma yürüteceğiz. Sahte diplomanın önüne geçmek ve cezai yaptırımları artırmak için yasal düzenlemeye ihtiyaç var” dedi.

Sanık sayısı 199 oldu

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen sahte e-imza soruşturmasında sanık sayısı 199’a ulaştı. Şüphelilerin ZATR ve TÜRKTRUST gibi elektronik sertifika sağlayıcılar üzerinden aldığı e-imzaların çoğunda “yüz yüze kimlik tespiti yapılmıştır” onayı bulunduğu belirlendi. Soruşturma, kamu kurumlarına yönelik organize dijital sızmaları ortaya çıkardı.

“Nizam-ı Cedid Derneği” Genel Başkanı ve siyasetçi Nizam Perk, Atatürk Üniversitesi mezunuymuş gibi sisteme kaydedildi. Ancak yükseköğretim kaydı bulunmadı. Mezuniyet kaydı, Atatürk Üniversitesi Öğrenci İşleri Başkanı adına sahte e-imzayla oluşturuldu. YÖK, Perk’in sistemlerinde hiçbir kaydın olmadığını yazılı olarak bildirdi. Sorgulamalar, Nizam-ı Cedid Derneği’ne ait internet hattından yapıldı.

Sahte mezuniyet kayıtları Atatürk, Gazi, İnönü, Ege ve Yıldız Teknik üniversiteleri üzerinden oluşturuldu. Diploma numarası, not ortalaması ve mezuniyet tarihi eklenen kayıtların bir kısmı tek şablondan çoğaltıldı. Abdullah Doğan’ın düzenlediği belgede üç farklı şahsın adı yer aldı.

Usulsüz lise diplomaları da düzenlendi. Ahmet Sarı adına çıkarılan sahte e-imza ile MEB sistemine girilerek Adem Şenol (Hınıs Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi), Songül Alak (Açık Öğretim Lisesi), İskan Canat (Cumhuriyet Anadolu Lisesi) ve Mıhyeddin Yakışır (Anafartalar Anadolu Lisesi) adına kayıt oluşturuldu. Kayıtlar 5 Kasım 2024’te silindi.

MEB sistemine yetkisiz erişimle Motorlu Taşıt Sürücü Kursiyerleri E-Sınav sonuçlarında başarısız notlar başarılıya çevrildi. Örnekler: Mahsun Kaya (60→78), Bayram Çetin (52→72), İbrahim Köse (44→74), Cengiz Daban (22→72). Mehmet Koç, Yusuf Bender, Süleyman Demir, Mehmet Çomakcı, Hamza Yüksel, Fatma Şenyüz, Alperen Efe Kadıroğlu, Eyyüp Avcıbaşı, Cengiz Akkılıç, Ergün Dinler, Salih Dağdelen, Seher Ensari, Ali Kama ve Cengiz Kendirci gibi 100’den fazla kişinin notu değiştirildi.

Kadiroğlu ve Gülen dışındaki bazı şüpheliler 

Zeynep Karacan: TUZEM Akademi’nin resmi sahibi. Sahte belgeler, kamera kayıtlarının silinmesi ve savunma hazırlıklarıyla bağlantılı.

Halil Erkoç: TÜRKTRUST Adana bayisinde 16 sahte e-imza başvurusuna onay verdi, ödemeleri şahsi hesaplarından yaptı.

Mıhyeddin Yakışır: 6 farklı sahte kimlik bilgisiyle e-imza başvurusu yaptı, TUZEM Akademi’de aktif rol aldı.

Yaren Özkarakaş: Üç farklı kamu görevlisi adına çıkarılan sahte e-imzaların ödemesini yaptı, 8 GSM hattı üzerinden örgütsel irtibat sağladı.

Yelda Boğa: Sahte mezuniyet belgelerinde kendi vesikalık fotoğrafını kullandı, E-TUĞRA firmasıyla doğrudan temas kurdu.

İsa Can Erdem: Göç İdaresi’ne ait bir kamu görevlisinin adıyla sahte e-imza oluşturdu.

Belgelerin fiyatlarının 250 bin TL ile 2,5 milyon TL arasında değiştiği, bazı ödemelerin kripto para ile yapıldığı belirlendi. Yazışmalarda “Hocam sistem aktif”, “Sorguda çıkıyor” ifadeleri kullanıldı.

Savcılığın üçüncü iddianame hazırlığı sürerken yeni gözaltıların yapılabileceği belirtiliyor.

Emlakta vergi şokuna hazır mısınız

2026 yılında uygulanacak emlak vergisi tutarlarında rekor artışlar var. Takdir komisyonlarınca hesaplanan arsa ve arazi metrekare birim değerleri 30 Haziran itibarıyla muhtarlıklara bildirildi.

Ekonomi 3 Ağustos 2025
   
 

Emlak vergisi değerleri her dört yılda bir takdir komisyonlarınca belirleniyor. 2021-2025 yılları arasında enflasyon ve döviz kurlarındaki artış %350-525 seviyesindeyken, emlak vergisi değerlerindeki artışın %1000’i aşması tepki çekti.

 

 

Takdir komisyonunda belediye, vergi dairesi, tapu müdürlüğü, ticaret odası ve muhtarlık temsilcileri yer alıyor.

Belediyelerin bu süreçte doğrudan etkili olmadığı belirtiliyor.

BirGün’de yer alan habere göre hiçbir geliri olmayanlar, sadece sosyal güvenlik maaşı alanlar, gaziler, engelliler, şehit yakınları ve dul-yetimler, 200 m²’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları durumunda emlak vergisinden muaf. Ancak bu muafiyet, sınırlı bir kitleyi kapsıyor.

Emlak vergisindeki artış, özellikle kira geliriyle geçinen veya kısıtlı gelire sahip vatandaşları olumsuz etkiliyor. Astronomik zamlar nedeniyle bazı vatandaşların evlerini satmak zorunda kalabileceği belirtiliyor. Bu durum, vergilendirmede mali güce göre ödeme ve belirlilik ilkelerine aykırı bulunarak, devlete olan güveni zedelediği eleştirisi yapılıyor.

Ne yapılabilir?

Vatandaşlar, takdir komisyonu kararlarına karşı 30 gün içinde vergi mahkemelerinde dava açabilir. 30 Haziran’da bildirilen kararlar için dava süresi adli tatil nedeniyle 7 Eylül 2025’e kadar uzuyor.

Önümüzdeki dönemde vergi mahkemelerinde çok sayıda dava açılması bekleniyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER