İstanbul
17 Haziran, 2025, Salı
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4045.6
  • BIST
    9.391
  • BTC
    94584.048$

Demedim mi?

16 Haziran 2025, Pazartesi 20:00
Demedim mi?

Demedim mi?

Turhan EYÜBOĞLU

 

Üzerine şarkılar, şiirler yazılan, içinde çeşitli balıklar barındıran, geçtiği yere hayat veren, akıntısında duygulandığın, göllerinde serinlendiğin, yanında dinlendiğin, başın daralsa pikniğe gittiğin, çay demleyip içtiğin, akan suya derdini anlattığın, varlığı sana huzur veren, uzun uzun bakıp hayallere daldığın, hep yanında olmak istediğin doğanın sana bahşettiği "Derelerini korumalısın!" demedim mi?

 

Şimdi o gözbebeklerinle aynı dereyi görebiliyor musun? Şimdi farkına vardın değil mi? Anladın mı dereyi yok ettiğini? Şimdi anladın mı varlığıyla gurur duyduğuna ihanet ettiğini? Anılarını hatırlatacak benliğini zorlasan da faydası yok artık! "Anılar diye diye hep onu andığında o seni duymayacak!" demedim mi? Yeniden başlama imkanın da kalmadı. "Beni bağışla!" desen bağışlama imkanı yok. Şimdi yok bir anlamı suskunluğun! "Kafanı çevirip görmezlikten gelsen de vicdanın seni bırakmayacak!" demedim mi?

 

Milyonların ziyarete geldiği Sümela Manastırından bir kişi bile Maçkaya uğramıyor. Maçkalılar, Sümelaya giden otobüslere el sallamaktan başka bir şey yapmıyor. Bu tarihi hazineden Maçka faydalanamıyor. Kendi topraklarımızda olan dünyaca ünlü bir manastıra yabancı kalan Maçka! Böyle bir hazine yanında ve "Ekonomik olarak Maçkaya nasıl faydası olur?" diye hiç mi düşünmedin? Maçkayı on iki ay ekonomik olarak canlı tutacak böyle bir varlığa hiç mi inanmadın?

 

Bunun için müze şart, demedim mi? Sümelanın içindeki hazine Ankarada! "Orda değil, Maçkada kurulacak müzenin içinde olması gerekiyor!" demedim mi? "Sümela'yı ziyaret edenleri bu müze sayesinde Maçkada tutarız; bu da bize ekonomik kazanç sağlar!" demedim mi? "Nüfusun azalmasını durdurur, yeni işyerlerinin açılmasını sağlar, tarihi kasaba unvanını gelenlerle yaşarsın!" demedim mi? Bunun yapılması için "Top yekün yetkilileri bu göreve çağıralım!" demedim mi?

 

Bu toprakların en eski manastırı, MS 270 yılında yapılan ve İncildeki vaftizci Yahya peygambere adanmış olan Vazelon Manastırıdır. Kaderine terk edilmiş bu manastır! Avrupa'nın herhangi bir şehrinde olsa dünya turistlerinin akın edeceği bir yer olurdu. Olduğu yeri ekonomik olarak kalkındıracak tarihi geçmişe sahip Vazelon Manastırının yeri nerdeyse bilinmiyor! İçinden alınıp götürülen hazinelerin nerde olduğunu bilen yok! Bir hayalet manastır olarak kaldı. Yetkililerin umrunda bile değil!

 

Vazelon Manastırı arşivinden kalan tek parçanın Leningrad Müzesinde bulunduğunu ve onu topraklarına geri getirerek müzemize koyulması gerektiğini demedim mi? Vazelon Manastırının son papazının Dionysios Amatantidis'in Yahya ikonunu alarak Yunanistan"a götürdüğünü ve "Onu burdaki müzemize geri getirmemiz gerekiyor!" demedim mi? Dünyanın en güzel "Cennet, Cehennem ve Mahşer günü" fresklerinin Vazelon Manastırında olduğunu, 1925 yılında kaderine terk edildiğini ve bu eserin korunması gerektiğini demedim mi?

 

8. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen, Maçka sınırları içinde olan, bulunduğu Kuştul mevkisi ile aynı adı taşıyan bir manastırımız daha var. Ulaşılması güç kaya bloğunun üzerine kurularak vadinin tamamına hakim olan manastırımız! Nüfus mübadelesinin yaşandığı 1923 yılında boşaltılan Kuştul Manastırı! Tek giriş kapısı, yetmiş iki odası olan ve yakın çevresinde kaya mezarları, kilise kalıntıları ve çeşmeler bulunan manastır!

 

"Bu manastırın turizm ziyaretine açılması o bölgeyi ekonomik olarak kalkındırır!" demedim mi? "Bu üç manastırın faal olması yatılı turist sayısını iki katına çıkarır!" demedim mi? "Maçka, bu yatırımlarla çok ön plana çıkıp bir dünya ilçesi olur!" demedim mi? Hay demez olaydım! Dedim de ne oldu? Boyum arşa da değmedi ne yazık ki!

 

Yaradan, üçünü de bu ilçeye fazlasıyla vermiş. Peki bu ilçeyi yönetenler ne yapmış veya şöyle diyeyim ne yapmamışlar? "Kardeşim, bir şeyler yapıyorlar da sen görmezlikten geliyor olabilir misin?" diye aklınıza gelebilir. Merak etmeyin, onlar yaptıklarını abartarak size anlatırlar zamanı geldiğinde! Ama benim yazdıklarımı, size anlatamayacakları için yazıyorum!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.