"KISKANIRIM SENİ BEN"

Saçını, yüzünü kıskanıyorsunuz! Birine söz söylese dilini kıskanıyorsunuz! Meydanlarda olmasını ve insanlara olan sevgisini kıskanıyorsunuz! İsmini, soyadını kıskanıyorsunuz! Giydiği kravatını kıskanıyorsunuz! Gömlek kolunu yukarı kıvırmasını kıskanıyorsunuz! İnsanların kalbindeki yerini kıskanıyorsunuz! Halkın ona olan güvenini kıskanıyorsunuz! Yaptığı kültürel ve tarihsel yatırımı kıskanıyorsunuz! İnsanların ona olan aşkını kıskanıyorsunuz! "Bu nasıl bir aşktır?" diye diye en sonunda öleceksiniz derdinden!

Size göre, onun için söz söylemeyelim! Yüzüne bakmayalım! Sesini duymayalım! Fotoğraflarını taşımayalım! Haksızlığa uğramasını dillendirmeyelim! Onun için yürüyüş yapmayalım, onun yolunda yürümeyelim! Düşüncelerini yaymayalım! Gelecek için düşüncelerini dillendirmeyelim! Ona bel bağlamayalım! Onu hatırlatmayalım! İsmini anmayalım! Yokmuş gibi davranalım! Kalp gözüyle bakmayalım! Bu nasıl bir korkudur? Onu cana yakın kim bulursa ona düşman olalım, isteğiniz bu mu?

Diplomasını aldınız! Aile şirketini aldınız! Ailesini ondan kopardınız! Yaptığı görevi aldınız! Arkadaşlarını aldınız! Çalışanlarını aldınız! Fotoğraflarını toplattınız! Yazılarını kaldırdınız! Sesini yasakladınız! Yaptığı hizmetleri yok saydınız! Özgürlüğünü aldınız! Onu diri diri gömmeye çalışıyorsunuz! Sorarım size her şeyini alsanız bu insanlardaki sevgisini nasıl alacaksınız? Bu topluluk onu sevgisiyle yarattı! Mevcudu çukura o onu ise Kafdağı'na attı.

Adını unutturmaya çalışsanız da gülüşünü unutturmaya çalışsanız da duruşunu bozmaya çalışsanız da şeklini hatırlamamızı engelleseniz de türlü nedenlerle iftiralar atsanız da onu unutmak için her türlü yola başvursanız da "Artık bitmiştir!" diye nokta koyduğunuzda küllerinden doğan Anka kuşu gibi tekrardan var olacaktır. Beklemeye alınan yer onun yenilenmesine, mücadele etme becerisine ve tekrardan dirilmesine yarayacaktır. Ne yaparsanız yapın Anka kuşuna engel olamayacaksınız!

Gençlerimizin geleceğini, toprağın geleceğini, suyun geleceğini, doğanın geleceğini, tarımın geleceğini, hayvancılığın geleceğini, ormanın geleceğini, denizin geleceğini yok ettiniz! İşçinin geleceğini, sendikaların geleceğini, emeklinin geleceğini, futbolun geleceğini, üniversitelerin geleceğini meçhule attınız! Sorgulayan ve araştıran beyni; feni, matematiği, biyolojiyi, edebiyatı nerdeyse bitirme safhasına getirdiniz! Kurucu önderi, Lozan Antlaşmasını tartışır hale getirdiniz!

İşte; millet eskiden olduğu gibi içinden bir yiğit çıkarır ve Sevr Antlaşmasını dillendirenlerin, yurdun madenlerini dış güçlere verenlerin, devletin malını yok pahasına satanların, yerli malını ortadan kaldıranların, devletin yapacağı yatırımı on kat fazlasına yandaşa yaptıranların, devletin jandarmasını ve polisini halkın karşısına dikenlerin, devleti faize boğanların karşısına diker! Ne yaparsanız yapın hiç vazgeçmeyeceğiz! Kötüler kaybedecek, iyiler kazanacak ve her şey çok daha güzel olacak!